SEVGİ/SEVMEK
Sevgi en yüce insani duygudur, bütün insanlarda yoğun olarak bulunması umulur. Bunun yanında fedakârlık, vefakârlık, paylaşmak için üretmek, toplumsal işleyiş için iyi ve güzel olana neden olmak ve iyiyi güzeli tercih etmek insani durumların önde gelenleridir. Bu insani duyguların insan hemcinslerimiz de bulunmasını olmayanların da eğitilerek bu yeteneklerin kazandırılmasının gerektiğine inanıyoruz. Bu yazımız da ise sevgi ve sevmek üzerinde durmayı düşünüyoruz.
Sevgide iki taraf vardır seven ve sevilen, sevilen yücedir, kıymetlidir yüceliği de kıymeti de sevmeye değer bulmamızdandır. Aslında bu değer sevginin/sevgimizin kutsallığındandır, ünlü bir düşünürümüz ve halk ozanımız olan Âşık Veysel, bir deyişinde ‘’güzelliğin beş para etmez şu bendeki aşk olmasa’’ diyerek hem sevilene hem de sevene değer biçilmesi gereğinin altını çok güzel çizmiştir. Sevmeye değer bulmuşsak bu bizden kaynaklanan bir durumdur ve sevmemek eldemidir?
Sevmek emek ister, yürek ister, bilmek, tanımak güvenmek ister, alçakgönüllülük ister, uyum ister, ayrıca sevdiğiniz için kendinizi sevilecek hale de getirmelisiniz. Sevmek severek sevilme umudunun önünün açılması demektir. Sevmek için nasıl sevilecek arıyorsak bizde sevilecek olgunluğa, niteliğe kendimizi getirmeliyiz gelmeliyiz.
Sevgimiz sevme yeteneğimize dayanırsa her zaman sevilecek bir şey buluruz.
Sevgi çeşitlerini ele alarak yazımıza devam edelim isterseniz.
a)Yaratan(Allah) sevgisi, yani bizi yarattığını düşündüğümüz Allah sevgisi en önde gelen sevgiler arasında yer alır, Dünyayı ve tüm canlıları yaratana duyulan vefa, saygı, sevgi, şükür minnet karışık duygularla duyulan sevgidir. Tanrı sevgisi ise ateist değilseniz hiç tartışılmaz sevgilerimizdendir, çünkü dünyayı ve bizi yarattığından dolayı hem ihtiyacımız vardır hem de vefa borcumuz. Ayrıca yaratanın sevgisini kazanmak için dünyayı imar etmemiz, iyi ve güzel şeylere vesile olmamız gerektiğini biliriz, İyi ve güzel şeylere severek, iyi ve güzel şeyler yaparak ulaşabiliriz.
b) Peygamber sevgisi ise bize getirdiği mesajların öneminden dolayıdır. Bize mesaj göndermek için tanrı onları seçmiştir, tanrının seçtiğini bizde seçip sevmemiz gerekir bunu biliriz. Bize bizi yaratandan getirdiği mesajlarla hayatımıza yön vermemize neden olan peygamber sevgisi inananlarda olması gereken sevgilerin başındadır. Nitekim peygamberimiz bir hadisinde ‘’İman etmedikçe cennete giremezsiniz birbirinizi de sevmedikçe iman etmiş olmazsınız’’ diye bizi uyarmaktadır. Bir birini sevenlerden oluşan toplum sorunlarını sevgileriyle daha kolay çözerler.
c) Anne sevgisi, Dünya ile ilişik sevgilerin en büyüklerindendir, bizim dünyaya gelmemize annemiz ve babamız aracılık etmiştir. Bu nedenle onlarında sevmek eylemlerimizdeki yerleri ayrıcalıklıdır. Anne sevgisi hissedilen ilk sevgidir, üstelikte bizim sadece biz olduğumuz için sevildiğimizi bildiğimiz, hissettiğimiz için insanlar için önemli ve karşılıksız duyulan bir sevgi kaynağıdır. Baba sevgisi bizden bazı kurallara uymamızı ister ve şart koyar, anne sevgisi şevkatli bir sevgi, baba sevgisi ise bizi hayata hazırlayan disiplinler içeren bir sevgidir.
d)Kardeş sevgileri de gerçekten farklıdır, biz onlara kendimizi beğendirmeye çalışmayız, olduğumuz gibi davranır onlarda bizi olduğumuz gibi severler, bizde onları oldukları gibi severiz. Bu sevgi bizi bütün kardeşlerimiz üzerinden bütün insanları sevmeye yönlendiren sevgidir. Semavi dinlerde yaratılışa inanıldığından bütün insanlar kardeştir. Bu sevgi bizi dayanışmaya, paylaşma ve toplumsallaşma duygularına iten bir sevgidir.
e) Önemli sevgilerden biri de ( sanki önemsiz sevgi var mı) çevreye duymamız gereken sevgidir, bu sevgi yaratılana yaratandan dolayı duyulan saygıyla karışık bir sevgi olmalıdır. Yunus, ‘’biz yaratılanı yaratandan dolayı severiz’’ derken hiçbir canlıyı sevgisinin dışında bırakmamıştır. Doğal olanın doğal olarak kalması için, doğadan yararlanırken daha çok yararlanalım ve kazanalım, daha çok yararlanalımdan vazgeçelim artık, yoksa dogal denge geri dönüşü mümkün olmayan noktaya dogru hızla ilerlemektedir. Vazgeçmemizin zamanı geldiğini olağandışı hava olaylarından(bu yıl dünyanın çeşitli yerlerinde sel felaketleri)anlıyabiliriz. Bu olaganüstü hava olayları aslında doganın bizi uyarmasıdır, bu uyarılara kulak tıkamayalım. Sevgimizle doğayı koruyalım, doğal kalmasını sağlayalım bu dogal dengenin bir parcasıyız dogayla birlikte bizde zarar görürürüz.
f) Karşı cinse duyduğumuz sevgi, edebiyat dünyasında olsun, magazin gündeminde olsun, kişilerin daha çok gündeminde olan bu sevgi iki şekil de ortaya çıkmaktadır. Birincisi şimdilerde daha çok cinsel birleşme isteğini dile getiren içgüdülerin yönlendirmesi(üreme iç güdüsü) diye adlandıralım, bu cinsel birleşme isteğidir, sevgisizde insanlar cinselliği yaşarlar, biz buna sevişme degil çiftleşme diyebiliriz. Bunu sadece üreme ihtiyacından kaynaklanan bir genetik kotlamada diyebiliriz. Sevgisiz yaşanılan cinsellik salçasız, tuzsuz, kuru fasulyeye benzer. Ama sevgiye dayalı cinsellik öylemi biz buna sevime diyebiliriz.
İkincisi ise birincisinden farklıdır yine cinsellik yaşama isteği de vardır. Bu sevgide ama amaç sadece cinselliği yaşamak, üremek değildir. Cinselliğin yanı sıra, aynı zaman da bir ömrü paylaşmaktır. Buna aşkla harman olmuş sevgi derler, biz buna sevme sorumluluğu diyoruz. Sevme sorumluluğu mutluluk verme mutluluk alma, sevdiğinin yaşadığı sorunu onunla yaşayıp o sorunu ortadan kaldırma sorumluluğudur. İşte cinsellik öncelikli sevgiden farkı da buradadır. Biz bu sevgiyi içgüdülerin yönlendirdiği sevgiden nasıl ayıracağız, karşımızdakinin davranışlarına bakacağız, onunla cinsellik dışında ki paylaştıklarımız ne kadar fazla ise sevgimiz içgüdülerle yönlenen cinsel birleşme isteği değil ruhlarımızın ve aklımızın yönlendirdiği sevgi olduğunun göstergesi oldugunu anlayacagız.
Cinsellik sevginin bir parçasıdır, gercçek sevgi, sevginin diğer parçalarıyla tamamlanan sevgidir. Sevginin diğer parçaları saygı, sorumluluk, ilgi, tanımak, bilmek, güvenmek ve bu duygularımız da samimi olmak, ayrıca her zaman adaletli olabilmektir.
Sevmek iyiliğe ve güzelliğe neden olan insani duyguların harman olması demektir. Fikri Adil
Aile içindeki sevginin genel olarak bize katkılarıyla devam edelim. Aile bağlarında sevgi bizi fiziksel ve maddesel ölçülerle ölçmez manevi ölçülerle ölçer kendi canından olduğunu severek gösteririz, hissederiz. Bu sevgiler vefa duygusuyla otonom olduğu için fazla gündemimizi meşgul etmez, durup şunu tartışmayız, ben annemi seviyormuyum, ben tanrıyı seviyormuyum, kadeşlerimi seviyormuyum bu sorular abestir.
Sevgi toplumsallaşmanın da en önemli kaynagıdır. Fikri adil
Toplumları değerlendirdiğimizde genel olarak otonom sevgilerde sorun yaşanmamaktadır. Bireysel yaşanılan sorunlar olsa da. Daha çok sorunlar cinsler arası sevgilerde yaşanmaktadır. Sorunlar yaşanmaktadır deyip sevgilerde güzelliklerin iyiliklerin yaşanmadığı çıkarılmamalıdır. Sevgi esasen iyiliklere ve güzelliklere neden olur olmalıdır. Yoksa seviyorum deyip öldüren zekâ yoksunlarının pozisyonuna düşülmüş olur ki oda sevgiyi, yaşam hakkını yok etmektir. Sevgi yaşatmaktır biz bunu biliriz.
Sevilenin kendisi olarak ve kalarak sevilmesine engel olunması demektir. Sevgide denge ise sevilen+seven=sevgi ölçüsünde olmalı hiç birini yok sayamamalıyız. Yok, saymak kedinden veya sevilenden vazgeçiştir. Ben, ben kalarak sevileninde kendisi kalarak sevmekten yanayım. Sevmek bir noktaya kadar değişmektir ama bu nokta yokolma ve yok etme noktası olmamalıdır. Biz sevdiğimiz için değişebiliriz, böyle bir hakkımız vardır, ama sevdiğimizi değiştirmek gibi bir hakkımız yoktur. Düşündüğümüzde, sevme nedenimizi, bizim sevgimize kaynaklık eden nedeni değiştirmeye çalışmak olur ki kendimizle çelişiriz. Sevmeye değer bulmuşsak değerli olanı değiştirmekte ne demektir. Sevmeye değer bulduksa, onu o olduğu için seveceksek bizim kalıplarımıza uydurmaya çalışmak hem bizi hem de onu yoracaktır, bize keşke sevmeseydin denilecektir.
Sevgide istismar; olmaması gereken bir durumdur ne yazık ki sevenlerin istismar edildiğine tanık olmaktayız. Bunun nedeni çıkara ve kullanmaya dayalı sevmek rolüdür. Çıkara dayalıdır kişilerin ekonomik beklentileri ve cinsel beklentileri insanları sevme rolüne itmektedir. Sevgi en kutsal insani duygulardan biri ise bana göre öyle, neden taleplerimizle, beklentilerimizle maddi kaygılarımızla bu duyguyu kirletiyoruz. Gerçek sevlerde kar zarar hesabı yoktur, sevenin de sevilenin de mutluluğuna vesile olan bir durum vardır. Ama zaman zaman böyle olmuyor.
Sevmek de ihtiyaçtır sevilmekte. Sevdiğimizden tek beklentimiz sevilmek olabilir, buda kesin değildir kimsenin sizi sevmeye mecburiyeti yoktur, sevmek zaten gönüllük gerektiren bir duygu durumudur. Sevgide kendin kalarak ve kendisi kalmasına razı göstererek sevmek istismarında önüne geçecektir. Sen gönüllü sevebilirsin ama senin sevdiğin ya gönüllü sevemezse, anlayışla karşılayıp sevgimizin karşılık bulmasını umut edip beklemeliyiz. İstismarsız sevgiler yaşasın isteriz.
En kötü yalan ve aldatma, sevgi rolü ile kişileri kandırmak ve istismar etnmektir. Cinsellik veya maddi kaynaklı beklentiler nedeniyle böyle küçülmeye gerek yoktur. Bu durum insanın küçülerek hayvan da aşağı inmesidir ki, Allah bize nasip etmesin, bu durumda olanları kurtarsın, sevgiler kirlenmesin.
Tolstoy’un dediği gibi İnsan ne ile yaşar Sevgiyle, o zaman sevmeklerimizi çoğaltırsak (tanrı, peygamber, ana baba, kardeş, akraba, kolu komşu, kadın erkek, kedi köpek, daga, böcek çiçek) seversek, sevmeklerimizle kısa zamanlarda bile çok yaşamış oluruz. Sevmeklerimizin çoğalması ve her sevginin karşılık bulması dileğiyle severek ve sevilerek kalın. Selam ve sevgilerimle…
|