|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
HABAERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE Mİ? |
HABAERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE Mİ?
(Haberleşme/İletişim Mahremiyetinin İhlali)
Bu olay üzerinde çok durulmuyor ama herkesin iletişim mahremiyeti risk altında.. Bu olay “Yeni Çağ” Gazetesinde çalışan iki gazetecinin şehit haberi yapmasıyla başlıyor… Önce devletle vatandaş arasında sözleşme olan anayasa bu konularda ne diyor, onlara bakalım mı?
MADDE 28- Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz. (Mülga: 3/10/2001-4709/10 md.) Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır.
“Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar.” Şehit haberlerinin verilmesi bu sınırlandırılmalara girer mi?
“Madde- 29/D D. Kamu tüzelkişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı (Değişik: 3/10/2001-4709/11 md.) Kanun, millî güvenlik, kamu düzeni, genel ahlâk ve sağlığın korunması sebepleri dışında, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz.”
Bunları ben yazmadım, bunlar devletin, vatandaşın arasında yaptığı sözleşme olan anayasa da yazar… Vatandaş yazılı hukuk kurallarına uymadığında suç işlemiş sayılır ve cezalandırılır… Ya devletin kurumları/görevlileri suç işlerse, neden vatandaşın cezalandırıldığı oranda, cezalandırılmaz.. Ya da görmezden gelinir…
Sonra hakların evrensel standartlara uyumunu sağmak için anayasamıza şunu yazacağız: “Madde 90: Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Uluslararası anlaşmalar haberleşme hakkında, iletişim mahremiyeti hakkında ne der araştırmak lazımdır..
Şimdi gelelim iki gazetecinin başına gelenlere: Hükümetin, yada kendini devlet, anayasa yerine koyan bazı kamu görevlilerinin, yada işgüzarların, kamuoyuna duyurmak istemediği şehit haberini sosyal medya aracılığıyla paylaşıyorlar… Hemen silin diye uyarılar geliyor, gazeteciler silmiyor, sonra sosyal medya hesapları ele geçiriliyor, o paylaşımlar siliniyor… Belki de tüm mesajlaşmaları kopyalanarak, hesaplar geri iade ediliyor… Şimdi bu gazeteciler, bundan sonra istenmeyen bir haber verebilirler mi? Ayrıca hangi haberin istenmediğini, hangi haberin istendiğini nasıl anlayacaklar? Biz askerlerimiz şehit olduğunda duyamayacak mıyız? Bu duyurmama hakkını kim kendinde görüyor? Aslında sorun şurada…
Demokrasi güçler ayrılığı ilkesine dayanır, bu bizim demokratik sistemimizin bu ilkeye uymadığını gösterir.. Güçler ayrılığı Yasama(TBMM, Yargı(HSK) Hükümet, (Seçilen Yönetim) denge ve denetimi sağlayacak bir şekilde güçler ayrılığı ilkesine uymazsa olacak olan budur!
"Libya'da şehit düşen albay, sessiz sedasız toprağa verildi" haberini yapan Yeniçağ gazetesi yazarları Murat Ağırel ile Batuhan Çolak'ın bu haberi yapma hakkı var mı, yok mu? Varsa neden, yoksa neden? Bu olay da olduğu gibi, yarın olacak olanlarda da, haberleşme hakkı, haber verme hakkı, haber alma hakkı, önemsenmezse, yarın siyasiler miting meydanlarında ne derse, ona inanmak zorunda kalırız… İktidar sahipleri istedikleri haberi yaptırırlar, istemediklerini yaptırmazlarsa, biz nasıl bilgi/haber alırız, doğruluğundan yanlışlığından nasıl emin oluruz? Bize göre çok kötü bir örnek olsada, K. Kore vatandaşlarının şuanda haber alma hakkı nasıl, hiç düşündük mü? Bu basit gibi gelen olay önemsenmezse, o noktaya kadar gidilebilir…
Haber verme/alma hakkına saygı duyan öncelikle bir iktidar, devlet ve vatandaş anlayışı üzerine hepimiz dikkatle durmamız gereğiyle, selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 25.2.2020 – vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|