ŞİDDET
Şiddet, insanlığın tarihi kadar eski, bir o kadar da başımızın belasıdır dersek yeridir, diger canlıların başvurduğu şiddet, düzenli, sistemli, akla dayalı olmadığı, bilinçsiz olduğu için şiddet olarak degerlendirilemez diye düşünüyorum. Onlar ya alanlarını korumak, ya da karınlarını doyurmak gibi anlık, refklekse dayalı tepkiler vermektedir. Kediler istisna onlar farelerle oyun oynama istegi ile karışık bir durum da davranış segiliyorlar diye düşünüyorum. Ama biz insanlar, işkence şiddet için öyle yöntemler geliştiriyoruz ki, gercekten de bazen insanlığımızdan utandığım oluyor. Çin de Uygur Türklerin den birisinin canlı canlı derisinin yüzüldüğü haberleri geldi, bu vahşet karşısında soy olarak yakınlığım olmasa bile buna üzülmeden acımadan, yanlışlığını beyan etmeden geçmek insanlıktan çıkmaktır. Mısır da, Suriye de, Irak da, Afganistan da, Arakan da yaşanılanları düşünüyorum ve bunlar en uç örnektir, ama rutin denecek seviye dedir. Bunlar kimiz dinsel, kimi meshepsel kimi iktidarını korumak için şiddete baş vurmaktadır. Bunlar toplumsal şitdet kaynaklarıdır ayrıca bireysel şiddet kaynakları da vardır ki hiç biri digerinden farklı degildir…
Erkeklerin kadınlara kadınların çocuklara uyğuladıkları şiddetlere tanık oldum, oluyoruz. Kim biraz güçlüyle ve kalabalıksa güçsüze ve azınlığı şiddet uygulama hakkını kendinde görüyor… Arakan diye bir yer var, biz ilk olarak orayı insanların canlı canlı yakılmasıyla duyduk, yakılma gerekceleri Müslüman ve azınlıkta oluşları, polis teşkilatı vatandaşı korur ya orada yakanlara işkence edenlere yakma ve işgence de yardımcı oluyorlar adeta… Bunlar günümüz de yaşananlar, ya tarihin derinliklerinde insanın insana yaptığını hangi hayvan başka hayvanlara yapıyor?
Bağla aclıkla öldür, Bir vaka, kocası kadını tuvalete baglıyor ve tuvalet evin dışında aclıktan kadın yarı canlı, yarı cansız kadının ailesi kadını buluyor kurtarıyor ve hastaneye kaldırıyorlar ve kadın geri dönülemeyecek kadar gücsüz kaldığından kurtarılamıyor ölüyor. Bu nasıl bir insanlıktır ki birlikte olduğun kadına bunu yapabiliyorsun??? Bunun cezası ne olmalıdır?
Dünyadan ve ülkemizden örneklere baktığımız da şiddetin nasıl yaygın olduğunu görüyoruz… Hele şavaşlar adeta toplu kıyımlar ve toplum işkencehanelere, şiddet gösterilerine dönmektedir. Irak'ın işğali sırasında, pardon demokrasi getirilmesi sırasında orada ülkelerini savunanlara karşı uygulanan sistemli işkenceler şiddeti aşan insanı, insanlıkdan çıkaran durumlardır. İnsanın kuralı vardır, olmadır ki hayvandan farkı olsun, benim izlenim odur ki üzülerek ifade ediyorum, hayvanların bizden bir derece daha yüksekliği vardır. Hani o kullandığımız insani kelimesi insanlar için degil, hayvanlar için geçerli hale gelmiştir. Şu soruyu hiç düşünmeden cevaplayalım, Hayvanlar mı daha insani, insanlar mı?? Ayrıca düşünüpde cevaplayalım, her iki durumda da bizim alehimize cevaplar vermek zorunda kalacagımızdan eminim…
İnsan doğduğu ortamda şiddeti adeta ögreniyor, bunun yanı sıra ister ekonomik paylaşımlardan olsun, siterseniz sosyal statülerden olsun ciddi bir eşitsizliklerle karşı karşıya kalıyor. Bu durumda kıskançlığa, saldırganlığa neden olmakta ve toplumsal barışı tehdit eden bir şiddet sarmalına sosyal adaletsizlikler de hizmet ediyor. Bunların yanı sıra birde uluslararası emperyalist devletlerin güçsüz ülkelerin zenginlik kaynaklarına ya direk el koymaları, yada teknik imkanları nedeniyle zorunlu ortaklıklar aracılığıyla sömürüyor olmaları da zulmün, adaletsizliklerin ve şiddetin temel gerekcelerinden olduğu görülüyor…
Bütün bunlar çatışmaları körüklemekte ve bu çatışmalar savaşa neden olmakta, savaşlar da şiddete kaynaklık etmektedir.
Allah'ın yarattıklarına yapılan baskı, zulüm, işgence, şiddet Allah'a hakarettir. Fikri Adil
Neden ne olursa olsun, sosyal adaletsizlik de olsa, toplumsal statülerde olsa, uluslararası ilişkilerden kaynaklı çıkar ilişkileride olsa, herşeyeden önce insan her şeyeden degerlidir, ona karşı siddet onu degersizleştirmenin ana kaynaklarından biridir. Dinler insanı gökyüzüne çıkarıp büyütürken, dindarlar ya meshep, ya da dini inançların farklılıklarından kaynaklı bir birlerine karşı kin ve nefret düşüncelerini ve eylemlerini şiddetle toplumsal yaşama kusmaktadırlar.
Dünyanın düzeni için oluşturulan siyasi sistemlerde, Vahiy edilen dinler de zulüm aracına dönüştürülmüştür. Oysaki dinin ve siyasetin temel amacı insanları bir toplumsal düzen içinde şiddetten uzak mutlu yaşatmak için Allah tarafından vahiy edilmiş ya da siyaset bilimi düşünürleri tarafından teori olarak insanlığa sunulmuştur. Dinin de, siyaset yöntemlerinin de hayata yansıması çok farklı olmuş İnsan eliyle adeta şiddete kaynakllık eder hale getirilmiştir. İslam toplumlarının günümüzde ki halleri ortadadır, Hiristiyan toplumlar da 1600-1700 lü yıllarda dinin ciddi baskısı ve işkencesiyle karşılaşmışlar hatta hızını alamayan kilise yöneticileri, daha çok aydınları olmak üzere gyotinlerle can almışlarıdır. Bütün bunların yanı sıra, yavaş ateşde yakmak gibi işkence ve şiddetler yapılmış, halk ipret alsın diye de bu olaylar halka zorla izletilmiştir. Bütün bu olanlar daha henüz insanın insani seviyeye ulaşamadığının göstergesidir. Teknik gelişmelerle insanı yaşatma cabaları gelişirken, öte ynadan silah tekniğindeki gelişmelerle de öldürme yöntemleri daha hızlı gelişmektedir. İnsan, gelişmenin insanlığa ne kazandırdığını bazen merak ediyor.
Kültürel ve teknolojik gelişmelere rağmen insanı insan seviyesine çıkaramama ile karşı karşıyayız, bir yanda catlayıncaya kadar yiyenler, bunun yanı sıra aşırı beslenmeye dayalı hastalıklar, diger yanda ise aclıkla karşı karşıya milyarlarca insan ve yetersiz beslenmeye dayalı hastalıklar… Ev halkının birbirine uyugladığı şiddet, mahalle halkının bir birine uyguladığı şiddet, şehir halkının biribirine uyguladığı şiddet, Ulusların birbirine uyuguladığı şiddet, Ümmetlerin birbirine uyugladığı şiddet, dini algılamaların birbirine uyguladığı şiddet temel şiddetlerden olup insanın degerine yapılan saldırılardır. Şiddet aracılığıyla degersizleştirilen insan, eliyle de herşeyin degeri tüketilmekte ve degersizleşen dünyada ise biz insanlar daha çok mutsuz olmaktayız.
En Büyük Şiddet, Adaletsizliktir. Fikri Adil
Şiddet her iki tarafada zarar vermekte şiddete maruz kalan kadar, yapanda da yaralar açmaktadır. Biz birimizde yaralar açmak yerine yaralarımıza merhem olmak için, Dinimizi ve siyasi düşüncemizi, ekonomik ve kültürel zenginliklerimizi insanlığın mutluluğuna hizmet eder hale getirelim, dilegiyle şiddetden uzak bir yaşam dilerim, selam ve sevgiler….
|