|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
EKONOMİK DÖNÜŞÜM PAKETİ |
DÜNYA'NIN ON'UNCU BÜYÜĞÜ OLMA HEDEFİ
Dünyanın on'uncu büyük ekonomisi olmak 17-18 olan ekonominin göreceli olarak %70-80 büyümesi demektir… Bu sıralama için gerekli bir büyüme… Bizden ilerdekilerin de büyümemesi şartıyla.. Kulaga hoş gelebilir, şu tarih de bu hedefe ulaşacagız demek, benim de hoşuma gidiyor… Ama nasıl olacak?
İşte bir örnek Ülker Dünyanın üçüncü büyüğü oldu, haberlerini Otomobil de, bilgisayar da, cep telefonun da, silah da, Yıldız Holdigin gibi alanın da üçüncü olmayalım da yedinci ve sekinci olalım ki dünyanın belli başlı büyük ekonomileri arasına girebilelim..
Yoksa bu zaman kadar koyduğumuz ve atıl kalan hedefler gibi buda atıl hedef olur… Yalnız başkan Davutopğlu'nun acıkladığı son paket (Ekonomik döşüm) yöneticilerimizin sorunların farkın da olduklarının göstergesidir…Zaten muhalefet de sorunların tespiti aşamasında degil dönüşümün kaynakları doğrultusunda eleştiriler yapmaktadır... Dönüşüm paketi sorunları iyi tespit etmiş ve çözüm önerilerini sıralamıştır…
Yalnız bazı şeylerin olabilmesi için bazı şeyleri yapmamız gerekir… Nedir bunlar, derseniz bence şu eksiklerimiz var….
1- Tasarruf ederek kaynak yaratmak, bunu mevduatlara yüksek faiz vererek yapabilecegimiz gibi, şuanda yapılan sigorta şirketleri aracılığıyla da yapılabilir. Yalnız sigorta şirketlerinin hangi fonlarda degerlednirecegini BDDK kurulu karar vermelidir. Buna sigorta şirketleri nasıl razı edilir veya şu andaki uygulama nasıldır açıkcası bilmiyorum… Yalnız toplanan primlerinin mutlaka bizim fonlarımız da degerlendirilmesi gerekmektedir….
2- Yine tasarruf ama bu sefer kamu kurumları ve özek kuruluşların yapması gereken, mesela kamu binası yapmaktan vazgeçmek, son 5-6 yıldır bütün bakanlıklar aşagı yukarı merkez binalarını yenilediler… Bunun ekonomimize maliyeti son bina üzerinden düşünülürse bizi uçuracak kadar kaynaktır… Özel sektöre gelince kamu kaynakları verimli kullanmıyor şikayetleri edilir ve öyle bilinirdi ki yok, paraya kolay ulaşan herkesin saçma harcamalara başladığını görüyoruz. Size bir degerlendirme yaparak bunu örneklendirelim… Sadece ve sadece zenginlerimizin garajlarında ki lüks araçları degerlendirelim, bu konu küçük bir araştırma yapın bakalım… Ne göreceksiniz şaşıracaksınız…. Bu garajda ki araçların yatırıma dönüştüğünü düşünün ekonomimiz ucar…
3- Fiziki yatırım dönemini artık kapatalım, bu yatırımları alt yapı, arıtma tesisleri, barajlar gibi gelecekteki öngörülen kuraklığa karşı önlem politikalarına dönüştürelim... Bunlar dışında fiziki yatırımlar askıya alınmalıdır ve daha teknik ve teknoloji agırlıklı yatırımlara doğru yönelerek daha çok artı deger üreterek gelecek on yılda on'uncu degilse de oniki- onüç'üncü ekonomi olma ihtimalimizi yükseltebiliriz… Başbakanın acıkladığı dönüşüm programı da bunu öngörüyor…
4- Kamu ayrıcalıklarının kaldırılması, Örnegin kamu kurumlarına luzumundan fazla personel alınması, işsizlege çözüm degildir. Bu insanların işe girerek daha çok tüketmesi demektir ki, işsizlik sigortasıyla desteklensin ama işe alınmasın çalışan veya çalıştığını düşünen kişi daha çok ücret beklentisi içine girmektedir. İster işe almalar da ister üvretlendirmeler de kamu ayrıcalıkları artık vatandaşların haklarını cigner hale gelmiştir. Buna ilk tepki Arnavutluk, Saray Bosna gibi ülkeler de verilmiştir… Ülkemizde de kamu aşırı ayrıcalıklılar sınıfına dönüşme aşamasındadır. Bir kurumun hizmetine bakılmadan sadece siyasi güçüne bakılarak ödeneklerinin %100 artırılması ne akla nede ekonomi bilimine sığmaz… Dünya genelin de On'uncu ekonomi olmak istiyorsak verimlilik ilkesi, tasarrufla harman edilerek hedeflere ulaşma cabamız devam etmelidir… Bundan kimse istisna edilemez, en üst makamdan en altakilere kadar bu hedefe kilitlenmeliyiz…
5- Ülkemizi tutan sosyal meseleleri çözerek devam etmeliyiz… Örnegin yeni bir sorun muhafazakar camia tarafından yılların bastırılmışlığına inat olsa gerek, bir sorun ısrarla kaşınmaya başlanmıştır… M.Kemal'e saldırarak, günümüzde hangi sorunumuzu çözebiliriz ki? Evet hiçbir sorun çözülmez, hiç ekonomik ve teknolojik gelişme sağlanamaz, büyük bir bölümün saygısını kazanmış kurucu lidere saldırarak çözülemez, sadece Kürt sorunu gibi, türban sorunu gibi yeni bir sosyal sorunumuz daha olur. Barış süreciyle dogu sorununu çözmek de elimizi güçlendirecektir. Yalnız izlenimim odur ki, sayın Başbakanımıza bu durumu sunarım… Biz bu sorun çözülmelidir dedikce, karşı taraf da sanırım şu izlenim oluştu, bunların eli mahküm ne istesek verecekler… Bunu silmek için silahlı unsurlara teslim olunmaması durumunda operasyonların olacagınının duyurulması gerekmektedir. Kamu güvenliği için de silahlı unsurların ya teslim olması, yada sınırlar dışına çıkması gerekir ki zaten barış sürecinin ilk aşamasın da verilen söz de buydu…Bizi hedeflere uaştıracak sorunlarımızı çözelim, yeni sorunlar ise çıkarmayalım... Mesela Atatürkcü, Muhafazar çatışması gibi..
Hedef koymak güzeldir, en azından bu hedeflere ulaşma düşüncemiz ve hayallerimiz vardır, zaten hayalleriniz ve düşünceleriniz yoksa hedef bile koyamazsınız, hedefleriniz de yok demektir. Yalnız ikinci aşama disiplinli çalışma ve gerekenleri bu disiplinle yaparak koyduğumuz hedeflere ulaşacagımızı unutmamak dilegiyle… Her alanda ülkemizin ilk on'a girmesini dileyerek yazımıza devam edelim…
Bu nedenle herkes konuşmalarına dikkat etmelidir, karşılıklı güven bunalımı yaracak ne ekonomik neden sosyolojik alanlara fillerin zücaciye dükkanına girdiği gibi girilmemelidir, uyarısıyla gönül isterki konulan hedeflere erişebilelim hatta aşabilelim temennileriyle, yazımıza son verelim… Sevgi ve saygılarımı sunarım… Selamlarımla….
Hüseyin Benek --- Kasım 14 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|