GELECEK GELİYOR!
(GELECEK GELİYOR DA, BİZ HAZIRMIYIZ?)
Toplumların ömürleri kişilerin ömürleriyle sınırlı değildir, örneğin Türkler neredeyse 3000-5000 yıldır yaşarlar, kişisel geleceğimiz bizim kişisel tarihimizken, kişisel organizasyonlar gerektirirken, ilkeler, senaryolar yazmamız lazımken. Toplumsal gelecek de toplum olarak en az 5-10-15 hatta 20-30, yok, yok 50-100 yılı yani bir asırı kapsayacak, öngörecek şekilde bilgiler, düşünceler, senaryolar, planlar, projeler bunu uygulayan bir toplumsal yapı, bunları iyi denetleyen bir sistem kurulacak ki geleceğe doğru toplumumuz her açıdan gelişsin, ilerlesin… Üzülerek belirteyim ciddi sıkıntılar var, teknoloji üretemiyoruz, Ar Ge’miz zayıf demek ki, teknoloji ağırlıklı sanayi ürün ihracatımız zayıf demek ki sanayide zayıfız, yada teknolojimiz yok… Tarım ürünleri ithal eder olduk demek ki tarım alanında da zayıfladık, hayvansal ürünler ithal ediyoruz, hatta bazen canlı hayvan ithal ediyoruz hayvancılığımız bizim ihtiyacımızı karşılamıyor demek ki bu alanda da zayıfız… Hangi alanda iyiyiz derseniz, görüldüğü gibi ihtiyaç duyulan alanlarda değil, kostaklanma alanların da iyiyiz… O da sadece birbirimize… Kostaklanan siyasetçi, kendini beğenmiş sonradan görme zengin görünce mahallenizden kovun, kovamazsanız da oradan uzak durun…
Hazırmıyız, Nazırmıyız?
Gelecek geliyor hazırmıyız diye sorduğumuz sorunun cevabına gelince sizce hazırmıyız? …….. Bana göre nazırız.. Hazırlanıyormuyuz? ……… Evet borçlanarak ve tüketerek hazırlanıyoruz.. Geleceğe nasıl hazırlanmalıyız ki, gelecekte, toplumumuz dünyanın, belli başlı toplumları arasında nasıl yer alır? ….. Bu noktalı yerleri szice doldurun ki toplum olarak gelecekle ilgili bilimsel bilgiye dayalı düşüncelerimiz, bunlara dayalı planlarımız olsun… Nasıl ki, gelecekle ilgili kişisel planlarımız sakatsa, araba almak, arsa almak, ev almak, mobilyaları değiştirmek, şurada tatil, burada gezi yapmak gibi… Bakın bunların içinde kişisel yeteneklerimi geliştireyim, içinde yaşadığım topluma katkılar sunayım düşüncesi, planı yok… Yaşamak sadece tüketmek midir? Üretmiyorsanız ne tüketeceksiniz, alırız, alacağımız parayı nereden bulacağız? Şimdiler de yaptığımız gibi borçlanarak...
Bu durumu genelleştirelim mi? Ne değişir, oraya bina yap, camlı olsun, şuraya bina yap havuzlu olsun, emlakcımız satsın, reklamcımız reklam yapsın, para kazansın kim üretiyor, arkadaşlar, hiç soruyormuyuz? Sahi kim üretiyor?.... Özel sektör böylede, Kamu nasıl derseniz, bizim sağımız solumuz yok, bizim özelimiz kamumuz yok, biz birbirimize benzeriz…. Kamu yöneticileri kendi paraları sanıyor toplumun paralarını, kamuda lüks, yoksul vatandaşa yapılan en büyük hakarettir. Evet, bu kadar net söylüyorum, toplumdan aldığınız vergileri bu kadar kolay harcamamalısınız, lüksle çarçur etmemelisiniz, uygun alanlara, uygun miktarda yatırımlar yapmalısınız, bu yatırımlar sadece inşaat da olmamalıdır. Olacaksa da fabrika inşaatı, Ar-Ge( Araştırma Geliştirme) atölyeleri inşaatı, Okul, Üniversite, eğitim kurumlarının bu alanda ki (Ar-Ge) bölümlerinin inşaatı olmalı ki geleceğin temelleri bu inşaatlar üzerinden yükselebilsin… Bu alanda ki projelere, yatırımlara, destek bu lüks arabalara, lüks lüzumsuz inşaatlara giden paralarla, geleceğin teknolojilerini üretecek alt yapıları olan kurumların yenileri yapılsın, eskileri yeniden ihya edilsin, canlandırılsın… Kısacası inşaat bu alanda yapılmalıdır ki geleceğe doğru toplumumuzu hazırlayabilelim… “Geleceğe bugünden hazırlanılır. Fikri Adil”
Gelişme, kalkınma iki ayaklı olmalıdır, neden mi? Amozon yerlilerinden farkımız olsun, sadece teknik, sadece teknolojik aletlerle, maddi olarak gelişirsek, insani akılda, yani manevi yanımız da gelişme olmazsa, ya da aynı hızda olmazsa daha çok tüketmek için insanları daha çok sömürürüz, silah teknolojimiz gelişir daha çok, daha kolay insan öldürür, dogadan dogaya zarar verecek şekilde yararlanırız, hem insanı, hemde dogayı katlederiz... Yada silahlı güçlerimiz gider, bombalar atar, diplomat, müteşebbis yerine askerler göndeririz, bizden daha güçsüz, gelişmemiş toplumların, özür, silahları gelişmemiş toplumların yöneticilerine kendi çıkarlarına ters, bizim çıkarlarımıza uygun, adaletten uzak olan anlaşmaları zorla dayatırız… Zengin ülkeler fakir ülkeler ilişkileri işte böyledir… İşçi işveren ilişkisi de aşağı yukarı böyledir, bugünkü uygulamalar bize bunları kanıksatmıştır. Güçlü güçsüzün elindekini alır, doğada kural budur, iyi de hani biz Amozon yerlilerine benzemiyorduk daha medeniydik falandı, filandı, ne oldu? İşte güçlü olmak için geleceğe hazırlanmak zorundayız yoksa adamlar bizi köle yapacaklar, yapıyorlar da… Aynı zaman da biz güçlü olmak için kimseyi sömürmemeliyiz, kimseye istemedikleri anlaşmaları dayatmamalıyız, o zaman ne yapacağız da zenginleşecegiz? Toplumsal sorumluluklarımızı yerine getireceğiz, yanlış karar alan siyasetçilerimize bizim partiden bile olsa tepki göstereceğiz, vatandaşlardan topladıkları vergilerle lüsk harcamalar yapmalarına engel olacağız, yanlış yatırım yapmalarına engel olacağız ki toplumsal kaynaklarımızı geleceğe doğru, toplumumuzu hazırlamada kullanabilelim, gelecekte güçlü ve adil bir toplum olabilelim… 1.000.000-2.000.000 luks arabalara biniyoruz diye kostanlanmak, övünmek yerine onları üreterek, üretiyoruz diye övünerek geleceğe doğru hazırlanabileceğimizi gelecek gelmeden anlayalım ne dersiniz? Biz kendimizi nasıl sunarsak sunalım, dünya toplumları bizi, markalarımızla, patentlerimizle, icatlarımızla, insanlığa, teknolojiye katkılarımızla, sanayi ve tarımsal alanlarımızda ki üretimimizle, borçluluk oranlarımızla zaten izliyor… Bizde kendimizin ne yaptığını izlesek de ona göre kararlar alsak geleceğe hazırlanırken düşüncemizi, planlarımızı güçlendirsek diyorum… Yabancılar bizi bizden daha izliyor, neden bize nasıl yaklaşırsak sonuç alırız, hangi ürettiğimiz ürünleri bunlara satarız diye… Bizde, bizim siyasetçilerimiz de 50-60 yıldır uyku halinden kurtulamadık, uyanalım geleceğe doğru hazırlanalım… Bir örnekle devam edelim, sadece cep telefonu ithalatı için yabancılara 23-24 milyar dolar vermişiz, bu kacak giren telefonlarla 25 milyar dolar eder diyelim… Biz ülke olarak 25 milyar dolarlık telefon almak almak yerine, onu üretecek yatırımlar yapsaydık, lüks arabalara biniyoruz diye değil şimdi dünyaya telefon ihraç ediyoruz diye övünürdük.. Arabaları ilaçları, bilgisayarları düşünün, silahları düşünün gelecek gelmeden hepsini üretmeliyiz… Bunları yapmayarak yol yaptık denmeside başka bir kaçak güreşmedir, kendi kendimizi aldatmak ve uyutmaktır... Gelecek geliyor, gelmeden uyanmalıyız…
Hazırlanırken, bilimsel yöntemler üzerine çalışalım, bakıyorum da hep politik yöntem üzere çalışıyoruz, onu da rant politikasına bağlamışız, bizim parti iktidara gelse de iki ihale alsak, şu arsayı çok katlıya çevirsek falan diye…
Oysaki sanayi, tarım, teknoloji politikaları gerekmiyor mu?...... Gelecek için teknoloji üretebilmek için onun alt yapısını oluşturacak Ar- Ge atölyeleri, eğitim kurumları hazırlanmalı, ezber yerine daha gerçekçi bilgilerle, araştırmaya dönüşecek bilgilere dayalı eğitimle, bilimsel bilgiler ve düşünceler üretmeli degilmiyiz? Bu sadece teknoloji ve üretimle değil başka planlamalarla, genel olarak özel, kamu vatandaş el birliğiyle bir seferberlik gerektiriyor ki bu ataletten kurtulabilelim… Şu sorunumuza da değinmeden geçemeyeceğim, ülkemizin nüfus genel olarak Marmara bölgesinde, burada İstanbul da, ülke nüfusunun neredeyse 1/5 bu ilimiz de yığılmış durum da... Bunun yerine bölgesel başkentlerde diyebileceğimiz, nüfusun dengeli dağıtılabileceği kentlerle, bölgesel nüfus dengelenerek büyük kentlere yığılma engellenerek de geleceğe hazırlanmamız gerekiyor… Bunların yanı sıra….
Ülke geneline yayılmış eğitim kurumları, Ar- Ge atölyeleri, Sanayi fabrikaları, inşaata açılmayan tarım alanları ve işlenilen tarım alanları ile nasıl olsa gelecek olacak gelecek için, biz şimdiden bunları yaparsak bizim çocuklarımız, torunlarımız gelecek de daha iyi, daha güzel, daha güçlü bir toplumda yaşayacaklardır. Bu potansiyel bu toplumda vardır, yeter ki, toplumsal bilinç oluşsun ve kaynaklarımız uygun bir şekil de gelecek için kullanılsın… Güzel gelecekler de görüşmek dileğiyle… Selam ve sevgilerimle…
Kaynak: http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/iste-15-yilda-ithal-telefona-harcanan-para-237273.html
|