İstibdat uygulayan şu padişahı, mevcut yönetime benzeten bir siyasimize iktidar sahibi siyasimizin cevabı… Efendim, bir karış toprak kaybetmeyen Büyük sultana artı halifeye söz söyleme cüretinizi nereden alıyorsunuz? Diye üst perdeden savunmaya giren hükümet eden siyasimiz tarihi sanki bugün yaşanıyormuş gibi konuşmaları… Öte yandan Ben bir düşünce ifadem de, monarşi ile Cumhuriyet karşılaştırması yapıyorum, sen şu Padişah efendimize neden hakaret ediyorsun, diye üst perdeden savunma ve bana saldırı… Buları toplumun gündemine taşımak, karşılıklı taraftar bulmak, tarihi siyasetin, günlük tartışmaların içine çekerek, belgesiz, rivayetlerle tartışma konusu yapmak… Oysa bu konuda gerçek nedir? Bunu farklı kaynaklardan söylentilere, rivayetlere, zanlara değil belgelere dayanan tarihçilerden de dinlemek, okumak lazım.. Bu söylentilerin tersi de olabilir, bize ulaştırılan bilgiler eksik de!

Söz konusu Padişahımız döneminde şuan ki mevcut ülkemiz Türkiye’nin neredeyse iki katı kadar toprak kaybedilmiştir, belgeye dayanan tarihçiler bunu der… Bu gerçeğe rağmen nasıl kendi kurduğumuz söylenti, zan dünyasından bu kadar emin olabiliyoruz? Toprak kaybetmeyi bırakın İmparatorluk kaybedildi, bunların o dönemin hataları, günahları ve sevapları üzerinden toplum olarak tarihten ders çıkartmamız için gerçekleri bilmemiz gerekir… Ders bilgileri gerçeklere dayanmazsa, o zaman alacağımız dersler ders değil zan, sanı, hayal, ütopya olur ki, bizi yanlış anlamalara ve yanlış kararlara düşürür… Örneğin iktidar eden siyasetçimiz bilmeyerek bir karış toprak kaybetmedi diyorsa, ciddi tarihi bilgi eksiliği var demektir, bilerek taraftarlarını yanıltıyorsa bu daha büyük bir sorun demektir ki… Tarihi konularda siyasal tartışmalardan kaçınmak lazım, hele yoruma acık konularda böyle net yüksek perdeden, gerginliğe, nefrete neden olacak şekil de konuşmamak lazım, siyasilerimizin güvenlerinin erezyona uğramaması için, hatta sadece kendi taraftarlarının degil toplumun genelinin güvenini kazanmak için bunu yapmaları lazım… Ayrıca…

Birbirlerini sebepli sebepsiz yalancılıkla suçlamamaları lazım, en uç söyleme bile taraftarlarını arasında hatırı sayılır inanan bir grubun olduğunu düşünüyor, siyasilerimizi daha dikkatli bir söylem kullanmaya davet ediyorum… Tarihi durumları siyaseten tartışmak, ne kadar sağlıklı bilemiyorum…

Birçok Muhafazakar milletvekilinin ve vatandaşın bu merdiven altı eğitimlerden etkilenerek mevcut yaşayan T.C devletimize mesafe koyduğunu, odalarında T.C Devletimizin sembolleri yerine eski Yıkılmış Osmanlı imparatorluğu sembolleri kullanıldığına tanık oluyorum… Bence bir eskiye saygı sınırı içindeyse sorun yok, ama bu bir tık geri dönüş özlemine dayanırsa, toplumun başka bir bölümünün padişahlığa/monarşiye mi dönüyoruz kaygısı, toplumda fitneye neden olacağını da unutmamak gerekiyor… Fitne olursa olsun diyenlere şuanda fitne yaşanılan toplumları incelemeyi öneriyorum… Ayrıca yönetme yetkisinin, babadan oğla miras bırakılan bir yönetim şeklini ben şahsen kendi seçtiğim yönetimin devletimizi yönetmesinin daha iyi olduğunu görüyor ve benimsiyorum… Buna rağmen yeni devletimizin değil de, eski devletimizin sembollerinin bu sıklıkta kullanılmasını anlamakta zorlanıyorum… Başka bir efsaneyle yazıyı bitirmek gerekirse… Osmanlı şeraitti de, T.C değil mi?

Kaynakları farklı olsa da hukuk sistemleri olan şeraitler/hukuk sistemleri adalete neden oldukça şeraittir.. Efendim Osmanlı hukuk sitemi şeraite dayanıyordu, nereden çıkarıyorsun diyor ve bir araştırma öneriyorum, Fransa dan ticaret hukukunu, daha iyi bularak kim aldı? Diye soruyorum, sizde sorgulayın rica ediyorum… Bildiğimiz bilgilerin ne kadar doğru olduğunu hiç düşünmeden, farklı düşünen herkesi atalarımıza saldırıyor, kültüre, gelenege saldırıyor zannıyla, tarihte yapılan hatalardan ders almanın önünü kapatan zihinsel anlayışlarla, günümüzde de daha çok hata yapabileceğini düşünüyor, hatta hata yaptıklarını görüyorum… Ayrıca demokratik sistem de farklı düşünceleri, siyasal oluşumları savunmanın bir anayasal hak olduğunu unutmamayı öneriyor… Her iki hatta dört tarafa da selam ve sevgilerimi sunuyorum…

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

M.Kemal Atatürk