EKONOMİK YÖNÜMÜZ (Yoksulluğa mı, Refaha mı?)
Ekonominin ne önemi var biri çukura bir taş atar, onu bin akıllı çıkarmaya çalışır, tartışır nasıl çıkarırız, akılsızın yaptığını akılla düzeltmeye çalışmak da çok zaman sonuç vermez… İşte biz toplum olarak böyle siyasal magazinsel, sahte gündemin peşinde koşar dururken… Biz oy almak için siyasal ortamı bilinçli ısıtırken, alttan alta ekonomi daha çok ısındı… Buna son örnek, Kemal Kılıçtaroğlu’na atılan yumruktur, bir lideri bırakın, bir kişiye yumruk atmayı normal sayabilir miyiz, bunu özendirici demeç ve paylaşımlarda bulunabilirrmiyiz? Bir duygu delisi attı, 80 milyon baktı, konuştu, bazıları bunu savundu bile… Bakın neredeyse gerçek sorunu unutuyor, ben bile bu yazıda bu tuzağa düşüyordum, bizim gerçek sorunumuz nedir? Ekonomi, ekonomi hangi yöne doğru gidiyor, ülkemizin insanları için refah üretmeye mi, sıkıntı yoksulluk üretmeye mi? Ey sorumlu siyasiler sorun gün be gün büyüyor, siz ise kayıkçı kavgaları yapıyorsunuz… Son beş yılda bilmem kaçıncı dönüşüm, yeni ekonomik dönüşüm, yapısal reform açıkladınız? Siz bile bu sayıyı unuttunuz… Bizi psikolojik rahatlatın, eyvallah, ama kendiniz rehavete kapılmayın, siz uyursanız halimiz nice olur?
Siyasal rekabettin en berbatını yapıyorsunuz, bunu yaparken kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki, neredeyse her sözünüz düşmanlık üretiyor… Düşmanlık yenilemez, soğan, patates, ekmek lazım, bunları pişirmek için enerji lazım, ekonomi bu ihtiyaçları üretmek için vardır, siz siyasilerde bu ekonomiyi yönetmek için seçildiniz, varsınız… Görevinizi gereği gibi yapmanızı rica ederim… Şimdi bazı ekonomik kavramlarla ülke ekonomimizi anlamaya çalışalım mı?
Önce ekonomi ne yapar? Fayda, yarar, mal ve hizmet üretir, mal ya da hizmetlerin ihtiyaçları giderebilme derecesine fayda denir. Ekmek, kuru fasulye, patlıcan, gömlek, otelde barınma, ulaşım, iletişim mal, hizmet, teknoloji üzerinden fayda üretir… Bizim ekonomimiz vatandaşlarımız için yeteri kadar üretiyor mu, yoksa bunları başka toplumlardan mı alıyor? Alıyorsa, bu sürekliyse…
Bir ekonomide önce ısınma olur, bunu gören hükümet önlem almazsa başka şeyler olur, ısınma nedir derseniz, buyurun birlikte okuyalım…
Ekonomide Isınma, en basit biçimiyle GSYH büyümesinin, sağlam kaynaklara üretime ve tasarrufa dayanmaksızın,potansiyel büyümenin ötesine geçmesi anlamına geliyor. Yani üretmeden tüketmek diyebilir miyiz? Eğer ekonominin büyüme potansiyeli zorlanırsa cari açığın (Dış ticaret acıgı, zararı) büyümesi ve bu açığın sıcak parayla finansmanı, borçlanma yoluyla oluyorsa o zaman ekonomi ısınıyor demektir. Potansiyel üstü büyüme örneğin bütçe açığının hızlı artmasıyla sağlanıyorsa ekonomi yine ısınıyor demektir. Bu gibi hallerde, uzun vadede ekonomi soğutulamazsa sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlar tespit edilip önlem alınmıyorsa, para, fiyat, gramaj oyunları ortaya çıkar… Bu sorunları unutmak için alkol alan veya sakinleştirici alan kişi gibi olur toplum.. Bu ısınma depresyona kadar hissedilemez?
Bize siyasiler kendimizi iyi hissettirmek için çeşitli konular verirler, 40 yıllık konu pişirilir bugün ortaya çıkmış gibi sunulur… Örnek mi? PKK sorunu gibi buna ekonomistler mali anestezi derler, bir düşman yarat, onunla uğraş, ya zaten düşman vardı? 1850 de vardı, 1950 var, muhtemeldir 2050 de de var olacak!!! Biz ekonomik olarak neden bu kadar duyarsızlaştık ona bakalım, başka bir duyarsızlaşma ise şöyle yapılmaktadır…
Mali Anestezi, hissetme yokluğudur. Cerrahi müdahale öncesinde, kişinin müdahalenin acısını, ağrısını hissetmemesi için vücuduna genel olarak veya lokal olarak verilen ilaçlarla hissetme yetisinin kaybı sağlanır. Kişi ameliyat boyunca yapılan müdahaleyi hissetmez, bu da ameliyatı yapan cerrahın kolay çalışmasını sağlar. Kamu maliyesinde kullanılan mali anestezi; kişi ve kurumların tam olarak farkına varmadan vergi veya benzeri bir yükümlülüğü ödemeleri halidir. Ya da bir başka ifadeyle, kişi ve kurumların ödeyecekleri verginin varlığını tam olarak anlamalarının önlenmesi haldir. Mali anestezi genel olarak dolaylı vergilerde geçerlidir. Fiyata dâhil olarak uygulanan katma değer vergisi (KDV) bu tür mali anestezi konusu olan vergilerin tipik örneğidir. 50 TL’ye bir gömlek aldığımızda kasaya 50 TL öder çıkarız. Bunun içinde yüzde 18 oranında KDV olduğunu, gömleğin fiyatının aslında 42,5 TL olduğunu, 7,5 TL’sinin KDV olduğunu fark etmeyiz. Çünkü burada vergi, fiyatın içine gizlenmiştir, son zamanlarda buna benzer bir olay da ürünlerin gramajı düşürülerek yapılmaktadır, örnek vermek gerekirse ekmek 250 gramken bir lira, ekmek 200 gramken yine bir lira gibi… Burada ekmeğin fiyatına %20 zam yapılmış, devamında ekmek 1.25 kuruş yapılarak, ekmeğe %25 daha zam yapılarak toplamda %45 zam mali anestezi yöntemi ile az hissettirilmiştir… Bu uygulamalar mali anestezinin örneğidir, ne yazık ki toplum, anesteziye rağmen bunları sonuna kadar hissetmeye başlamıştır…
Ekonomide sorunları hissedecek akıl, duyu, bilgi, kalmaz da sadece olayları duyguyla değerlendirirsek, bir algı sorunu var demektir… O zaman sorun büyüyecek ve biz sorunu mecburiyetten göreceğiz… Bunlar da şu şekliyle olacak…
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artış göstermesi demektir. Bu tanıma göre enflasyondan söz edebilmek için iki önemli unsur gerekiyor: Bir artışın enflasyon sayılabilmesi için fiyatların anlık ve ürünsel olarak değil, genel düzeyinin artması gerekiyor.. Örnegin bir yılda yumurta %40 artıyor, ama enflasyon %21 oluyorsa bunun nedeni genel fiyat düzeyidir… Bunun için son yıllarda market enflasyonu tanımı yapılmaya başlanmıştır… Örnegin genel enflasyon %21 iken, market enflasyonu %50-60 civarındadır… Ücretlere yapılan zam %20 civarındaysa, sadece o yıl içinde alım gücü %30-40 azalmış demektir… Bu ise ekonomik depresyon demektir…
Depresyon: Ekonominin maçı nedir, fayda, yarar üzerinden hareket ederek değer üretmektir. Fayda üretmeden elde edilen her değer, ekonomik getiri eninde sonunda sorun olacaktır.
Bir ekonomide ekonomik faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönlü olması depresyon olarak adlandırılıyor. Depresyon ile resesyonu birbirinden ayıran iki önemli nokta vardır: (1) Resesyon ekonomik faaliyetlerde daha kısa süreli bir küçülme halidir. Genellikle iki çeyrek ile birkaç yıl arasında sürer. Depresyon daha uzun süreli bir çöküşü ifade eder. Resesyonda GSYH küçülmesi daha düşük düzeydedir. Bazı iktisatçılara göre GSYH’daki küçülmenin depresyon olarak kabul edilmesi için yüzde 10 dolayında bir küçülme olması gerekir. Bütün bunlar işsizliği tetikler, işsizlik de aşsızlık demektir, ekonomi ise hem iş üretmek, hemde aş üretmektir, işsizlik %15’e yaklaştığına göre depresyonun en derinini yaşıyoruz, demek ki başarısızız..
İşsizlik nedir, bizde oran nedir? Doğal işsizlik oranı her ekonomi için kendi yapısına göre farklı bir oran da oluşur. Bu tür hesaplamalar genellikle uzun yıllar ortalaması alınarak yapılır. Mesela bu oran ortalama normal bir ekonomi için %4 -5 aralığı olarak hesaplanmaktadır. Bize ise %14-15 aralığına çıkmıştır… Demek ki derin bir depresyon yaşanmaktadır, kısaca siyasilere son öneri, kayıkçı kavgasını bırakın, ekonomik, sosyolojik, teknolojik sorunlara odaklanın ki, toplumsal huzurumuz, refahımız artsın… Bunların hepsi durgunluğa(resesyona) neden olur ki…
Resesyon, ekonomide küçülme halidir, bununla birlikte ekonomide bir çeyreklik dönemde yaşanacak bir küçülme hali resesyon olarak tanımlanmamaktadır. Genel olarak ekonomik faaliyetlerin daralması, küçülmesi olarak ifade edilse de son yıllarda çok daha özel bir tanımlama getirilmiştir. Buna göre eğer bir ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa o ekonomide resesyon(durgunluk) söz konusu demektir. Ayrıca bu piyasaya yansır her alanda çarklar yavaşlar, tarım, sanayi üretimi yavaşlar, azalır, hizmet sektörü hizmet üretse de kullanan azalır, tüm esnafın cirosu düşer… Sonra ekonomimiz sorunlu işliyor, halkımız yoksullaşıyor demektir, önlem gerekir
İşte bu nedenledir ki artık o onu dedi, bu bunu dedi, siyasal magazini bırakalım ekonomiye dönelim, zaten çok geç kaldık, daha da gecikmeyelim, ricasıyla… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 25.4.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
http://www.mahfiegilmez.com/p/ekonomi-sozlugu.html
-
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/cikarci-hainlik-9899
EKONOMİK YÖNÜMÜZ (Yoksulluğa mı, Refaha mı?)
Ekonominin ne önemi var biri çukura bir taş atar, onu bin akıllı çıkarmaya çalışır, tartışır nasıl çıkarırız, akılsızın yaptığını akılla düzeltmeye çalışmak da çok zaman sonuç vermez… İşte biz toplum olarak böyle siyasal magazinsel, sahte gündemin peşinde koşar dururken… Biz oy almak için siyasal ortamı bilinçli ısıtırken, alttan alta ekonomi daha çok ısındı… Buna son örnek, Kemal Kılıçtaroğlu’na atılan yumruktur, bir lideri bırakın, bir kişiye yumruk atmayı normal sayabilir miyiz, bunu özendirici demeç ve paylaşımlarda bulunabilirrmiyiz? Bir duygu delisi attı, 80 milyon baktı, konuştu, bazıları bunu savundu bile… Bakın neredeyse gerçek sorunu unutuyor, ben bile bu yazıda bu tuzağa düşüyordum, bizim gerçek sorunumuz nedir? Ekonomi, ekonomi hangi yöne doğru gidiyor, ülkemizin insanları için refah üretmeye mi, sıkıntı yoksulluk üretmeye mi? Ey sorumlu siyasiler sorun gün be gün büyüyor, siz ise kayıkçı kavgaları yapıyorsunuz… Son beş yılda bilmem kaçıncı dönüşüm, yeni ekonomik dönüşüm, yapısal reform açıkladınız? Siz bile bu sayıyı unuttunuz… Bizi psikolojik rahatlatın, eyvallah, ama kendiniz rehavete kapılmayın, siz uyursanız halimiz nice olur?
Siyasal rekabettin en berbatını yapıyorsunuz, bunu yaparken kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki, neredeyse her sözünüz düşmanlık üretiyor… Düşmanlık yenilemez, soğan, patates, ekmek lazım, bunları pişirmek için enerji lazım, ekonomi bu ihtiyaçları üretmek için vardır, siz siyasilerde bu ekonomiyi yönetmek için seçildiniz, varsınız… Görevinizi gereği gibi yapmanızı rica ederim… Şimdi bazı ekonomik kavramlarla ülke ekonomimizi anlamaya çalışalım mı?
Önce ekonomi ne yapar? Fayda, yarar, mal ve hizmet üretir, mal ya da hizmetlerin ihtiyaçları giderebilme derecesine fayda denir. Ekmek, kuru fasulye, patlıcan, gömlek, otelde barınma, ulaşım, iletişim mal, hizmet, teknoloji üzerinden fayda üretir… Bizim ekonomimiz vatandaşlarımız için yeteri kadar üretiyor mu, yoksa bunları başka toplumlardan mı alıyor? Alıyorsa, bu sürekliyse…
Bir ekonomide önce ısınma olur, bunu gören hükümet önlem almazsa başka şeyler olur, ısınma nedir derseniz, buyurun birlikte okuyalım…
Ekonomide Isınma, en basit biçimiyle GSYH büyümesinin, sağlam kaynaklara üretime ve tasarrufa dayanmaksızın,potansiyel büyümenin ötesine geçmesi anlamına geliyor. Yani üretmeden tüketmek diyebilir miyiz? Eğer ekonominin büyüme potansiyeli zorlanırsa cari açığın (Dış ticaret acıgı, zararı) büyümesi ve bu açığın sıcak parayla finansmanı, borçlanma yoluyla oluyorsa o zaman ekonomi ısınıyor demektir. Potansiyel üstü büyüme örneğin bütçe açığının hızlı artmasıyla sağlanıyorsa ekonomi yine ısınıyor demektir. Bu gibi hallerde, uzun vadede ekonomi soğutulamazsa sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlar tespit edilip önlem alınmıyorsa, para, fiyat, gramaj oyunları ortaya çıkar… Bu sorunları unutmak için alkol alan veya sakinleştirici alan kişi gibi olur toplum.. Bu ısınma depresyona kadar hissedilemez?
Bize siyasiler kendimizi iyi hissettirmek için çeşitli konular verirler, 40 yıllık konu pişirilir bugün ortaya çıkmış gibi sunulur… Örnek mi? PKK sorunu gibi buna ekonomistler mali anestezi derler, bir düşman yarat, onunla uğraş, ya zaten düşman vardı? 1850 de vardı, 1950 var, muhtemeldir 2050 de de var olacak!!! Biz ekonomik olarak neden bu kadar duyarsızlaştık ona bakalım, başka bir duyarsızlaşma ise şöyle yapılmaktadır…
Mali Anestezi, hissetme yokluğudur. Cerrahi müdahale öncesinde, kişinin müdahalenin acısını, ağrısını hissetmemesi için vücuduna genel olarak veya lokal olarak verilen ilaçlarla hissetme yetisinin kaybı sağlanır. Kişi ameliyat boyunca yapılan müdahaleyi hissetmez, bu da ameliyatı yapan cerrahın kolay çalışmasını sağlar. Kamu maliyesinde kullanılan mali anestezi; kişi ve kurumların tam olarak farkına varmadan vergi veya benzeri bir yükümlülüğü ödemeleri halidir. Ya da bir başka ifadeyle, kişi ve kurumların ödeyecekleri verginin varlığını tam olarak anlamalarının önlenmesi haldir. Mali anestezi genel olarak dolaylı vergilerde geçerlidir. Fiyata dâhil olarak uygulanan katma değer vergisi (KDV) bu tür mali anestezi konusu olan vergilerin tipik örneğidir. 50 TL’ye bir gömlek aldığımızda kasaya 50 TL öder çıkarız. Bunun içinde yüzde 18 oranında KDV olduğunu, gömleğin fiyatının aslında 42,5 TL olduğunu, 7,5 TL’sinin KDV olduğunu fark etmeyiz. Çünkü burada vergi, fiyatın içine gizlenmiştir, son zamanlarda buna benzer bir olay da ürünlerin gramajı düşürülerek yapılmaktadır, örnek vermek gerekirse ekmek 250 gramken bir lira, ekmek 200 gramken yine bir lira gibi… Burada ekmeğin fiyatına %20 zam yapılmış, devamında ekmek 1.25 kuruş yapılarak, ekmeğe %25 daha zam yapılarak toplamda %45 zam mali anestezi yöntemi ile az hissettirilmiştir… Bu uygulamalar mali anestezinin örneğidir, ne yazık ki toplum, anesteziye rağmen bunları sonuna kadar hissetmeye başlamıştır…
Ekonomide sorunları hissedecek akıl, duyu, bilgi, kalmaz da sadece olayları duyguyla değerlendirirsek, bir algı sorunu var demektir… O zaman sorun büyüyecek ve biz sorunu mecburiyetten göreceğiz… Bunlar da şu şekliyle olacak…
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artış göstermesi demektir. Bu tanıma göre enflasyondan söz edebilmek için iki önemli unsur gerekiyor: Bir artışın enflasyon sayılabilmesi için fiyatların anlık ve ürünsel olarak değil, genel düzeyinin artması gerekiyor.. Örnegin bir yılda yumurta %40 artıyor, ama enflasyon %21 oluyorsa bunun nedeni genel fiyat düzeyidir… Bunun için son yıllarda market enflasyonu tanımı yapılmaya başlanmıştır… Örnegin genel enflasyon %21 iken, market enflasyonu %50-60 civarındadır… Ücretlere yapılan zam %20 civarındaysa, sadece o yıl içinde alım gücü %30-40 azalmış demektir… Bu ise ekonomik depresyon demektir…
Depresyon: Ekonominin maçı nedir, fayda, yarar üzerinden hareket ederek değer üretmektir. Fayda üretmeden elde edilen her değer, ekonomik getiri eninde sonunda sorun olacaktır.
Bir ekonomide ekonomik faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönlü olması depresyon olarak adlandırılıyor. Depresyon ile resesyonu birbirinden ayıran iki önemli nokta vardır: (1) Resesyon ekonomik faaliyetlerde daha kısa süreli bir küçülme halidir. Genellikle iki çeyrek ile birkaç yıl arasında sürer. Depresyon daha uzun süreli bir çöküşü ifade eder. Resesyonda GSYH küçülmesi daha düşük düzeydedir. Bazı iktisatçılara göre GSYH’daki küçülmenin depresyon olarak kabul edilmesi için yüzde 10 dolayında bir küçülme olması gerekir. Bütün bunlar işsizliği tetikler, işsizlik de aşsızlık demektir, ekonomi ise hem iş üretmek, hemde aş üretmektir, işsizlik %15’e yaklaştığına göre depresyonun en derinini yaşıyoruz, demek ki başarısızız..
İşsizlik nedir, bizde oran nedir? Doğal işsizlik oranı her ekonomi için kendi yapısına göre farklı bir oran da oluşur. Bu tür hesaplamalar genellikle uzun yıllar ortalaması alınarak yapılır. Mesela bu oran ortalama normal bir ekonomi için %4 -5 aralığı olarak hesaplanmaktadır. Bize ise %14-15 aralığına çıkmıştır… Demek ki derin bir depresyon yaşanmaktadır, kısaca siyasilere son öneri, kayıkçı kavgasını bırakın, ekonomik, sosyolojik, teknolojik sorunlara odaklanın ki, toplumsal huzurumuz, refahımız artsın… Bunların hepsi durgunluğa(resesyona) neden olur ki…
Resesyon, ekonomide küçülme halidir, bununla birlikte ekonomide bir çeyreklik dönemde yaşanacak bir küçülme hali resesyon olarak tanımlanmamaktadır. Genel olarak ekonomik faaliyetlerin daralması, küçülmesi olarak ifade edilse de son yıllarda çok daha özel bir tanımlama getirilmiştir. Buna göre eğer bir ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa o ekonomide resesyon(durgunluk) söz konusu demektir. Ayrıca bu piyasaya yansır her alanda çarklar yavaşlar, tarım, sanayi üretimi yavaşlar, azalır, hizmet sektörü hizmet üretse de kullanan azalır, tüm esnafın cirosu düşer… Sonra ekonomimiz sorunlu işliyor, halkımız yoksullaşıyor demektir, önlem gerekir
İşte bu nedenledir ki artık o onu dedi, bu bunu dedi, siyasal magazini bırakalım ekonomiye dönelim, zaten çok geç kaldık, daha da gecikmeyelim, ricasıyla… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 25.4.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
http://www.mahfiegilmez.com/p/ekonomi-sozlugu.html
-
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/cikarci-hainlik-9899
|