DIŞARIDAN NASIL GÖRÜNÜYORUZ?
Ülkemiz, Dışardan Nasıl Görünüyor? (Vatandaşlara ve Hükümete Rapordur)
Ekonomiden mi, Dış Politikadan mı, Başlasak, Bilemiyorum, Birinden Başlayalım, Ekonomiyi Çok Konuştuk, Dış Politikayı Konuşalım ve bizim Nasıl Görünüyoruz, Ona Bakalım mı?
Dış politikada kimlerle geriliyorduk, Yunanistan ve AB, ABD ve bölgeleriyle gerildik, şahin medyamız savaş uçakları uçakları, savaş gemileri yüzdürdü, askerlerimiz paraşütle atladı, sonuç nedir,? Kimseyi… iyi olmayacak, iyi olabilir.
10-12 yıldır Suriye'ye operasyon yapıyoruz, ne kazandık İblip belası, burada 10-15 terörist, K.Suriye de 30-40 bin PYD/PKK'dan terorist, PKK daha çok sorun gibi gözüksede, iki kişi tehdit ediyor, Sonuç ne olacak? olamıyor… bunlar tartışılıyor hemen hemen dış güç, PKK, FETÖ cü, vatan haini, felan fistan… İyi de tartışmazsak, konuşmazsak neyi nasıl anlatacağınızı mı? Nasılsın nasıl görünüyoruz bunu hiç mi tercihceğiz?
Bu yaşanılanlardan dolayı ülkemiz uluslararası alanda, itibarını ve etkinliğini kaybetmeye başladı, şahin medya uçuyoruz kaçıyoruz dese de dışarıdan görünen başka bir şey olsa gerek… Tamam onlar ne düşünüyor önemli degilde, ya bizde duygularımıza yenik düşüyorsak, aklın ve olayların olguların gerçeginden kopuyorsak, işte bu nedenle dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü önemsemeliyiz… Bazı olumlu adımlar atılsada, adımların karşılıklı atılması gereginden dolayı belirsizlikler devam ediyor… Çift kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçilsede, etkin devletler belli, bunlar arasında kutuplar belli, yani öyle çok da belirsizlikler yok…
Ülkemizin, Yunanistan ile 5 yıl aradan sonra görüşmelere başlaması… Libya'da daha oradaki başka güçleri dikkate alarak daha yapıcı bir tutum takınılması… Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bölge ülkeleriyle normalleşme cabalarına girmemiz… Ermenistan ile normalleşmeye dönük adımların atılacağının yöneticilerimizce duyurulması, böylece dış politikada gerilimlerin, belirsizliklerin azalacağı umudunun doğmasına nende oluyor…
En carpıcı yumuşa ise Hükümet, geçmişte 15 Temmuz darbe girişimine destek vermekle suçladığı Birleşik Arap Emirlikleri ile yaşandı… Benim için uluslararası toplumla en önemli sorumumuz dediğim Doğu Akdeniz'de gerilimi tırmandırabilecek adımlardan kaçınılmaya başlansada, sondaj gemileri limanlara çekilsede bu sorun konusunda acilen Suriye, Rusya, İran, Lübnan la, hatta karşı tarafın uzlaşmazlıgına dayalı olarak Çin ile bile, bir ittifak oluşturularak buradaki haklarımızı aramaya devam etmeliyiz… Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de göçmen sorunudur ve artarak devam ediyor, bu soruna yönelik yeni görüşmeler ve anlaşmalarla Afganistan ve daha sonra Belarus kaynaklı yeni sığınmacı krizleri konusunda Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapılacağı duyuruluyor ki… Bu bizim ülkemiz için yeni göçmen, sıgınmacı demektir… Bu sıgınmacı sorunu, ekonomik sorunla da birleşince halkımızın daha çok sıgınmacı, misafir edemeyecegi anlaşılıyor ki hükümetimizden buna göre adımlar bekliyoruz…
Ülkemizin başkanı Erdoğan ile Rusya Başkanı Putin’in yakın ilişkileri, başka ülkeler nezdin de bizi dış politika da öngörülemeyecek ülke konumuna itmektedir… Rusya bölgemizin etkin devletidir, bu devletle iyi ilişkiler geliştirmek tabiî ki önemlidir… Ama ihracatımızın büyük bir bölümünü yaptığımız ilk beş ekonomisi arasında yer alan Almanya önemli degilmidir? Ayrıca içerideki anti-demokratik uygulamalarımız, yönetim sistemimiz, güçler ayrılığının güçler birligine doğru evrilmesi, iktisadi istikrarsızlığa yol açan ekonomiyi sadece döviz, kur, faiz, borsa politikaları sanan, üretecek olan reel ekonomiden uzak anlayış, izlenmesi güvensizlik kaynağı olmaya devam ediyor… Hukuk reformlarının geçikmesini de buna eklersek ayrıca kamu ihalelerinin sürekli aynı şirketlere verilmeside eklendiğin de… Dışardan nasıl göründüğümüzü biraz düşünmemiz lazım…
Doğudaki otoriter yönetimlere göre çok iyi görünsek de, batıda ki demokratik ülkelere göre çok otoriter bir ülke olarak görünüyor olabiliriz…
Güçler ayrılığının bir ayağı olan Yargı bağımsızlığı, demokrasi ve insan hakları alanındaki gerileme, vatandaşlar arasında siyasete girmesinin önündeki parti içi klikler aracılığıyla, genel merkez ve lider onayı olmadan girilememesi engelleri… Vatandaşların sivil alanda ki örgütsüzlükleri, yaşanılan sorunlar karşısında tepkisizlikleri ve tepkilerin ifade hürriyeti degil de, isyan ve kamu düzenini bozacak davranışlar sayılması… Buna benzer birçok alanda Batılı ülkeler ile Türkiye arasında işbirliğini zorlaştırmaktadır… Bunlara dayalı olarak ihracatımızın büyük bölümünü yaptığımız, NATO ve AB gibi birliklerde birlikte bulunduğumuz batılı ülkeler ABD, AB, ancak çıkarları gerektiği ölçüde, ülkemizle işbirliği yapar hale gelmişlerdir… Bu durumlar biz de, ekonomik ve güvenlik açıklarına neden olur hale gelmemizin önemli nedenlerinden biri sayılabilir…
ABD ve Biden’e Karşı Şahinlikten Güvercin’lige Geçiş…
ABD'de Biden yönetiminin iş başına gelmesinin hemen ardından Ülkemize karşı bir mesafe hissettirilmiştir… Bu mesafe sadece bizden kaynaklı degil ABD nin de Papaz krizinde, FETÖ cülere ev sahipliği yapma, daha önemlileri sayabileceğimiz… Suriye de, Dogu Akdeniz de, bizimle uzlaşmaz tavrının sonucudur diyebiliriz.. Buna rağmen ülkemiz hükümetinden makul açıklamalar gelmekte Washington'a "ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmak istiyoruz" mesajı sık sık verilmeye çalışılmaktadır… Buna rağmen hala karşılıklı istenilen adımlar atılabilmiş değildir… Ayrıca ABD ve AB ülkeleri bizden aşağıdaki sorun hakkında da net tavırlar sergilememizi istemektedir… İyi de burada atacağımız net adımlar kimi rahatsız edecektir?
Afganistan'da rol üstlenme, Ukrayna'ya askeri destek, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme gibi hamleleri, ABD yönetiminde memnuniyet yaratsa da, biz buralarda Rusya’yı dikkate almadan hareket edemeyiz… ABD ile sorunlardan biri de, S-400'lerdir, bu nedenle CAATSA yaptırımları ve Halk Bank davası, sürekli masada tutulmakta olup, Türk-Amerikan ilişkilerinde gerilime yol açmaya devam ediyor diyebiliriz… Başka bir sorun ise ABD ile F-35 sorunudur ki, burada adeta haklarımıza el konulmuştur… Bize gösterilen yol ise, sizi F-35 projesinden çıkarttık, bu proje için verdiğiniz paralarla F-16'larınızı modernizasyon yapabilirsiniz, burada hala bir tıkanıklık olduğu görülüyor… Son olarak Demokrasi zirvesinede çağrılmayışımıza bakılırsa, sorun biraz daha devam edecek gibi… Öte yandan bizle bu sorunlar yaşanırken…
Bizden uzaklaşan ABD'nin bölgede Yunanistan ile daha derinlemesine stratejik işbirliğini her geçen gün daha da artırdığı gözden kaçmamaktadır… ABD ile durum buyken AB ile ilşkilerimiz de sorun başlıklarına bakacak olursak…
AB ile Aramızda ki Uçurum da Her Geçen Gün Büyüyor Diyebiliriz…
2017 den bu ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkemiz, Avrupa ülkeleriyle ilişkileri düzeltme, ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirme çabalarında ilerleme sağlayamamıştır. Bunun nedeni bir bizdense, iki AB ülkelerinden kaynaklanıyor diyebiliriz.
Karşılıklı söylemlerin yumuşaması, siyasi, diplomasi diyalogların artması, karşılıklı ziyaretlerin sıklaşması olumlu gelişmeler olarak görünsede hala istenilen sonuçlar ortaya çıkarılamamıştır.. Ankara'nın AB ile Gümrük Birliği'nin gözden geçirilmesi, Mülteci/sıgınmacı Mutabakatı'nın yenilenmesi yönündeki beklentiler konusunda adımlar atılamamıştır… Kendimizi son derece haklı gördüğümüz, Doğu Akdeniz'deki enerji arama faaliyetleri nedeniyle uygulanan yaptırımların da süresi bir yıl daha uzatılmıştır… Bizim kırmızıçizgilerimizden biri olan Kıbrıs politikamız nedeniyle de yeni yaptırımların uygulanması AB ülkeleri arasında tartışılmaktadır.. Bu durumlar bizim de hedefimiz olan Avrupa Birliğine üyelik görüşmelerini sekteye uğratmaktadır.. Bunlar ancak ve ancak karşılıklı uzlaşmalarla, gerekirse tavizlerle aşılabilecek durumlardır… Bu süreç şu aşamadan AB üyelik müzakereleri tümüyle gündemden düşürülmüş, Ülkemiz Türkiye artık Avrupa başkentlerinde bir aday ülke olarak değil, AB'ye komşu bir ülke statüsünde değerlendirilmeye alınmıştır… Tekrar doğu Akdeniz sorununa dönecek olursak…
Ülkemiz karşısında oluşan ittifak da, Yunanistan, G. Kıbrıs, Fransa, Mısır, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan gibi devletler bulunmaktadır… Bu kadar ülkeyi karşımıza alabilirmiyiz, almalımıyız, alırsak ne olacak, almazsak ne olacaktır… Ciddi, ciddi düşünülmelidir, bu sorun bana göre ülkemizin vatandaşlarımızın gelecekteki enerji ihtiyacının karşılanma, karşılanmama sorunudur ki… Neleri göze almalıyız, alabiliriz dış politika uzmanlarınca iyi hesaplanarak kararlar alınmalı ve bu kararları da tavizsiz bir şekil de dış politikamız da uygulamalıyız… Bu aşamada bu sorun bizi iki batılı blokla karşı karşıya getirmektedir…
ABD ve AB'nin Türkiye'ye yönelik politikalarını bir koordinasyon içinde belirledikleri ve ortak yaptırım tehditlerine başvurdukları, böylece ülkemiz üzerinde ki baskıyı artırdıkları görülmektedir. Ülkemiz Türkiye'nin eşzamanlı olarak Libya, Suriye, Irak ve Kıbrıs gibi çok geniş bir alana yayılan ihtilaflar içerisinde yer almasının oluşturduğu ekonomik maliyetlerin daha da artacagı, ekonomik olarak zor zamandan geçen ülkemizin elini güçsüzleştirmektedir… Son yaşanılan 10 Elçi krizine geldiğimizde ise!
2021 yılında günlerce konuşulan ve Batılı ülkelerle gerilime yol açan bir diğer kriz, ülkemizde turuklu iş insanı Osman Kavala'nın AİHM kararıyla tutukluluk haline son verilmesini kararını destekleyen 10 yabancı büyükelçinin, istenmeyen kişi, yani "persona non grata" ilan edilmesi… Kararını acılayan Başkanımız Erdogan, daha sonra karşılıklı gerilimin azaltılarak uzlaşmayla sonuçlandığı gibi diger konularda da uzlaşma sağlanması yolu izlenebilir… Bu sorun ötelenmiş gibi görünse de Ankara'ya AİHM'nin Kavala kararını nasıl uygulayacağını belirtmesi için 19 Ocak'a kadar süre verilmiştir ve şuanda süre bitimine 22 kalmıştır… Ayrıca bir kararname ile, uluslar arası bir sözleşmenin iptali ise bizim dışarıdan nasıl göründüğümüzü ne kadar etkilemiştir?
Başkanımız Erdogan’ın İslam’ı aşırı yorumlayan marjinal gruplara yönelik bir mesaj olarak yaptığı dillendirilen, Ülkemizin kadına karşı şiddetle mücadeleyi öngören uluslararası bir sözleşme olan “İstanbul Sözleşmesi”nden, bir başkanlık kararnamesiyle çekilmesi, içeride ve dışarıda aylarca tartışmaya nende olmuştur.. İnsan hakları kuruluşlarına göre Türkiye, uluslararası bir insan hakları sözleşmesinden çekilen ilk ve tek Avrupa Konseyi üyesi olarak tarihe geçmiştir… Birçok eski diplomata göre düşünülmeden atılmış bir adımdır… Ayrıca başka bir sorun ise bizim ekonomistlerin sık sık dile getirdiği kayıt dışı para, kara para dedikleri sorundur ki… Bizim dışarıdan göründüğümüzü ne kadar etkilemektedir..
OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü'nin (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadelede gerekli önlemleri almaması nedeniyle, Türkiye'yi "gri listeye" alması uluslar arası itibarımıza zarar vermektedir… İçerde bir grup sürekli biz onlar, biz haklıyız, diyen vatandaşlar, durun bi ya, bakalım bunlar ne diyor, dışarıda bizim hakkımızda ne konuşuluyor, diye düşünelim diyen bizlere, dış güçlerin iç maşası diyen arkadaşlar, biz tamda yerli ve milli unsurlarız ve ülkemizin, vatandaşlarımızın itibarını düşünmekteyiz… Biz diyoruz ki imzaladığımız uluslar arası sözleşmeler, devletimiz adına uluslararası toplumlara verdiğimiz sözlerin hiç mi degeri yok diyebiliriz.. Bu konuya biraz daha çok dikkat edilmesi önerisiyle..
Artık Şunda Netiz Degil mi, Sistemimiz Cumhuriyet ve Demokrasi, O Zaman Hukuk Sistemimizi, Hakları ve Özgürlükleri, Hukuk Sistemi Ölçüleriyle Koruyan Bir Ölçüye Göre Yapılandırmamız Gerekmektedir. Ne yazık ki ülkemiz de demokratik hukuk düzeni, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve şeffaflık gibi alanlarda yaşanan ataletler, uluslararası raporlara da yansınmaktadır… Bu raporlar siyasal kaygılarla yazılmış olabilir mi, olabilir, biz uluslararası toplumda demokratik hukuk devletleri arasında yer almak istiyorsak bu raporları dikkate almak zorundayız.. Bu raporlardan bazıları şu şekilde raporlaştırılmış, bizi dünyaya bunlar böyle diye sunmuştur…
“Uluslararası Demokrasi ve Seçim Destek Enstitüsü'nün Küresel Demokrasi Durumu başlıklı raporunda Türkiye, demokrasinin en çok gerilediği ülkeler arasında yer almış. Dünya Adalet Projesi (WJP) adlı kuruluşun yayımladığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Türkiye, bir yıl öncesine kıyasla 10 puan birden gerileyerek, 139 ülke arasında 117'inci sırada yer bulabilmiş.” Ayrıca basın özgürlüğü konusundaki raporlara bakılırsa, dışarıdan görüntümüzün pekde iyi olmadığı anlaşılabilir…
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından yayımlanan 2021 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde ise ülkemizin durumu daha da zayıf görülmüş, dünyada 153'üncü sırada yer alabilmişiz… internet özgülüğü raporuna bakacak olursak..
Ülkemiz,” Freedom House'un özgürlük ve demokrasi raporunda "özgür olmayan" ülkeler arasında, yine aynı kuruluşun internet özgürlüğü raporunda da "internetin özgür olmadığı" ülkeler arasında görülüyor.” Yolsuzluk konusuna geldiğimizde ise yine karnemiz zayıf gözükmektedir… O zaman biz dışarıdan nasıl iyi görüneceğiz diye düşünmemiz gerekmektedir…
Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Yolsuzluk Algı Endeksi'nde ise Türkiye, 180 ülke arasında 86'ncı sırada yer alıyor, ve Trinidad ve Tobago, Doğu Timor, Burkina Faso gibi ülkelerle birlikte ayrı sırayı paylaşıyor oluşumuz şahsen beni üle vatandaşı olarak rahatsız etmektedir. Savunma iç güdüsüyle şunuda diyebiliriz bu raporlar yok hükmündedir, iyide dünya bizi bu raporlara göre degerlendiriyorsa biz nasıl yok hükmünde sayabiliriz ki?? Son olarak..
Dış güçler için dostlar tahminine, siyasetten dünyadan verecegiz şekilde yaklaşmaktan yaklaşmak, bakışla yaklaşmaktan, dünyadan dünyadan bahsederseniz, bakış açısıyla yakınarak, dünyadan vazgeçirmek, nasıl düzeltilir? Cumhuriyetimizin 100'üncü Kuruluş Yıldönümün de, Daha adil, daha kalkınmış bir orman, daha iyi yaşamak dilegiyle, Selam ve Sevgilerle..
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 26.12.21
Kaynak : Değer Akal Yazısı -https://www.dw.com/tr/2021-t%C3%BCrkiye-d%C4%B1%C5%9F-politikas%C4%B1-i%C3%A7in-ud% C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BC-y%C4%B1l%C4%B1-oldu/a-60224052
|