SANAYİ 4.0 NE OLA Kİ?
(Sanayi 4.0 da 4 – 0 Mağlubuz)
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken, bir eşiği zamanında atlayamamanın sıkıntısını hala yaşıyoruz… Sonra buhar makinelerinden üretimin geliştiği eşiğini de geç atladık, son olarak internetin kullanılması aşamasına kadar dört eşik yaşayan bilim v sanayi dünyasın da bizim gibi toplumlar bu eşikleri hep müşteri olarak aşmaktadırlar… Şimdi sanayi 4.0 eşiğini de zamanın da atlayamazsak, önümüzdeki 100-150 yıl bunun sıkıntısını yaşamaktan kaçamayız… Bu bilinçle, öncelikle entelektüellerimiz, akademisyenlerimiz, siyasilerimiz, sermayedarlarımız bu işin önemi üzerinde durmalı ve gereken önemi göstermelidirler.. Gösteriliyor mu, ciddi şüphelerim var… Kabaca Endüstriyel gelişmelere baktığımız da gelişme aşamalarını şöyle görürüz…
“Endüstriyel devrim süreci geçmişten günümüze 4’e ayrılıyor. Endüstri 1.0 olarak da adlandırılan birinci süreçte, su ve buhar gücü kullanımı ile çalışan mekanik sistemler vardı. (İlk mekanik dokuma tezgahı-1784). Endüstri 2.0 olarak isimlendirilen ikinci süreçte ise elektrik enerjisinin kullanılmaya başlaması ile seri üretime geçiş oldu(İlk hareketli band sistemi mezbahane kullanımı-1870). Üçüncü ve şu an genel olarak yaşanan endüstri 3.0 süreci ise, elektronik ve bilişim teknolojilerinin entegre kullanılması ile başladı(İlk programlanabilir yönetim sistemi SPS-1969). Yeni başlayan dördüncü süreçte ise sanal ve fiziksel sistemler entegre olarak kullanılacak. İnternete bağlı her nesnenin üretim alanında daha fazla kullanımını içeren bu trend ile birlikte endüstriyel alanda köklü değişimler olacak ve “Dördüncü Endüstri Devrimi – Endüstri 4.0” olarak nitelendirilen yeni bir dönem başlayacak. İnternetin üretimde kullanılması, iş geliştirmeden-mühendisliğe birçok yeniliği de beraberinde getirecek.” Bu aşamaları biz hep müşteri olarak geçiyoruz, bu her geçiş, aynı zaman da endüstriyel gelişmeden vaz geçiş anlamını da içermektedir. Bizim durumumuza baktığımız da, biz daha henüz sanayi 3.0’ı bile yaşamıyoruz desem, haksızlık yapmış olurmuyum? Sanmıyorum, biraz dikkatlice baktığımız da ise gördüğümüz de budur…
Sanayi 4.0’ın temelini oluşturan chipler, yaygınlaşıyor, performansları da hızla artıyor, artık her evde, hatta akıllı telefonlarla her elde bir bilgisayar var… Bunlar ağlar aracılığıyla birbirine bağlılar, sen evinde cay içerken, dünyanın öbür ucu denen yerler de hem kişilerle haberleşebiliyorsun, hem alışveriş yapabiliyorsun, hem uyumlu makinelere komut vererek onları kontrol edebiliyorsun, acık olan bilgilere ulaşabiliyorsun… Bütün bunları üst, üste koyduğumuz da ise Dördüncü sanayi devriminin bilgiye ulaşma, ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal hayatın tüm alanlarında etkilemesi kaçınılmazdır. Etkiliyor da, etkileniyoruz da… Bunları üretenler etkin, biz kullananlar edilgen oluyoruz… Edenler, edilgenleri etkilerler, öylemi oluyor ne? Bence evet öyle oluyor…
Türkiye Sanayi 4.0 için ne yapmalıdır, yada ne durum da, bunu ciddi ciddi düşünmeliyiz ve bir seferberlik ilan etmeliyiz ki… Geçmiş de, es geçerek, geçtiğimiz endüstriyel aşamalar da yapılan hataları bu son aşama da bari yapmayalım der, sorumluların, hemen yarın, hatta sabah erken kalkarak bu yarışa katılmaya davet eder, hızlı hareket etme zorunluluğumuzu hatırlatırım… Bunun için eğitimin reformlarının yapılması, Ar-Ge, inovasyon ve patent çalışmalarının dünya genelin de yapılan çalışmalarla, yaptığımız ve yapmadığımız çalışmaları kıyaslayarak kendi konumumuzu öğrenerek çalışmaya başlayabiliriz… Ama o kadar belli ki eksiklikler, biz bu alanı konuşmak bile istemiyoruz, bu yaptığımız sorunlar karşısında kafamızı deve kuşu misali kuma sokmaktır… Kafamızı kuma sokunca göz görmüyor, duyusal körlük yaşanıyor ama sorun ortadan kalmıyor, sorunu kıcımızla da göremiyoruz… Bu nedenle de çözüm üretmek için gereken adımı atamıyoruz… Çözüm için ilk adımın eğitim alanın da olması gerekiyor, biz egitim de reformlarımızı din egitimi agırlıklı yapıyoruz.. Din eğitimiyle sanayi 4.0’a gecebilirmiyiz? Dinimizi öğrenmeyeli mi diyenlere, Kuran merkezli din öğrenelim ama fıkıh merkezli dini ancak ilahiyatçılar ve uzmanlar öğrensin… Her neyse, konumuz 4.0… Egitimde ki durumumuzu uluslararası düzeyde belirleyen ölçme sınavı PİSA da durumumuz vahim… Bu sınavda başarılı olan toplumların bilgi ve bilim üretmede de başarılı olduklarını görüyoruz, bu başarılarıyla sanayi 4.0 da öncülük de yapıyorlar…
İlk beş sırada ise Çin, Japonya, Singapur, Güney Kore ve Finlandiya gibi ülkeler yer alıyor. İlk beş sırada Uzak Doğu Asya ülkelerinin (sadece bilimde Finlandiya ilk beşte yer alıyor) bulunması bu ülkelerin tempolu kalkınmalarında eğitimin önemine işaret ediyor. Hiç kuşkusuz nitelikli eğitimin ve hızlı teknolojik gelişmenin (Sanay, 4.0) temel belirleyeni olan yüksek sabit yatırımların önemine, yani reel birikime. Türkiye 65 ülke arasında matematik de 44, fen//bilim de 43, okuma ve anlamada 41’inci sırada olduğunu görüyoruz… Bu bilimsel ve endüstriyel gelişmenin ilk ayağının egitim olduğunu düşününce bu alandaki eksikliklerimizi bize bu PİSA sonuçları göstermektedir… O zaman bu ilk beşte ki ülkeler ne yapıyor da ilk beşte sorusunun cevabı, bize bu alanda yol gösterebilir… Son olarak, Ali Eşiyok Beyin Makalesinden yararlanmaya devam edersek…
Bunun için, öncellikle eğitim sisteminin yeniden yapılandırılarak vasıflı/kalifiye iş gücünün yaratılması şart. Son yıllarda giderek %20’lerde durağanlık kazanan sabit yatırım oranlarının artırılması son derece önemli. İmalat sanayi gibi üretken sektörlerde sabit yatırım oranlarını %30-40 platosuna yerleştirmeden Türkiye’nin bırakınız Sanayi 4.0 hedefini yakalamayı var olan ve giderek aşınan sermaye stokunu koruması da zor görünüyor. Devamında ise Ar-Ge faaliyetlerimizde ki sığlık, eksiklik, disiplinsizlik, ne dersek diyelim ama bu eksikliği de görelim..
Diğer taraftan kısa ve orta dönemde ulusal gelirin %4’ü oranında bir kaynağın ARGE harcamalarına ayrılması gerekiyor… Kısaca üretimi, sabit yatırımları, ARGE faaliyetlerini, teknolojik gelişmeyi ve yenilikleri teşvik eden bir sanayi politikası ve tüm bunları kapsayan ve diğer ögeler ile desteklenen yeni bir kalkınma stratejisi temel çözüm olarak öne çıkıyor.
Bütün bunları üzerin de, biz ister siyasal yönetim alanın da, ister bürokratik yönetim alanın da, ister sermaye, finans yönetimi alanın da, akademik liyakat alanın da, kayırmacılığı, aşamadıkça, uluslararası nitelikte ki başarılara hasret kalmaya devam edecek gibiyiz… O zaman sanayi 4.0 bize hayal olmaya devam edecek demektir.. Hiçbir yazımı karamsar sonla bitirmediğim için, bu sorun zor da olsa aşılacak sorundur der, umutla, başarmak üzere hareket etmek dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 17.6.17 --- vatandasfikri.com
Kaynaklar
1- HBTD - Bayram Ali Eşiyok
2- http://icc-turkiye.com/endustri-4-0-nesnelerin-interneti/
|