|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
TASARRUF NEDİR? |
TASARRUF
Neden tasarruf yapamıyoruz, tasarruf oranlarımızın dünya ortamalasının altın da olduğunu hepimzi biliyoruz, çok önceleri zorunlu tasarruf gibi önlemlere başvurduğumuz gibi bugünler de yine sigortacılık üzerinden %25 avantajlı tasarruf etme hesapları yapıyoruz. Tasarruf hesapları yapmak doğru ama yöntem yanlış diye düşünüyorum, neden derseniz, bu sigorta şirketleri yabancı sermayeye ait kuruluşlar, topladıkları primleri hangi fonda degerlendiriecekler, yada elde ettikleri karları nereye götürecekler sorularının cevapları bizim yanlış yolda olduğumuzu gösteriyor. Tüketimin yanı sıra yeni ve çok paraya ulaşanların ultra lüks tüketimi ekonomiyi yorarak tasarruf edemez hale getirmiştir, bunlar için ultra vergiler konamalıdır. Asıl tasarruf edeceklerin etmemesi olan lüsk tüketim, pahalı otolar, yatlar asıl tasarrufu engelleyen nedenlerdir.
Her şeyin bir lokomotifi vardır, ekonominin de lokomotifi tasarruftur. Âlim Amele
Aynı zaman da ithalatı da körükleyen bu durum tüketime dayalı bir ekonomik piyasa oluşturmuş dış ticaret acığımız bir türlü azaltılamıştır. Bunun sonucu da tasarruf oranlarımız sürekli düşük çıkmaktadır. İşsizliğimizin de tasarruf oranlarımızı düşürdüğünü düşünürsek, mesela ben gelirimi bir ikişi degil de iki harcıyorsam, tasarrufum düşük olacaktır ya da olmayancaktır… Asıl tasarruf yapacaklar da evlerini malikane yaparlar, evlerinin garajların da evlerinin degerlerinin birkaç katı araçla doldururlarsa halkın ekonomik gücünü, tasarruf yetegini emer ultra lükse hovadaca harcarlar.
Size isim vermden bir iş adamımızın garajın daki araclarının degerlerini veriyorum, bu adam eski tabirle yap satcı bir adamdır… Ne sanayicidir, nede bir teknolojik gelişmeye neden olmuştur. Yönetimle iktidarlarla ilişkilerini kullanarak uygun yerler de kaptığı arsalara yaptığı binaları pazarlama yetenegine dayanarak satmış ve trilyonlar, kazanmış ama bunu yeni yatırımlar yerine lükse harcaması bizim gibi borç yükü fazla bütce ve toplum için tolere edilmeyecek bir savurganlıktır. Zenginlerimizden ricam kazandıklarınızı ya yatırım yapın, yada çalışanlarınızın payını artırın ki piyasa canlansın… Evet, ultra lüks araçlar, garajda tirilyonları saklar…
Çok konuşulan araba garajın daki araçların degeri 10 milyon(trilyon) TL değerindedir ve 14 arabadan oluşmuştur. Tabi yeni bir lüks araba çıkmadıysa… Bu kedisine iş adamı diyen, ama araba koleksiyonculuğu ile lüksü karıştıran vatandaşımıza devletimizin Maliye bakanlığının vergilerle cevap vermesini bekliyor 10 milyon liralık bir serveti garaja kapatarak tasarruf yapılamayacagını vergilerle hatırlatılmasını rica ediyorum… 1250 asgari üçretli maaşını garaja hapseden kişi piyasada bir asgari üçretlinin %25 tasarrufla 5000 ayda yapacagı tasarrufa engel olduğunu düşünürsek, hep yapanın, hep de yapılmasına izin veren yönetimlerin sorumlulukları olduğunu hatırlatıyor bu tip şımarıkları ancak vergilendirmelerle engeleyebilecegimizi düşünerek başka bir lüks hastalığına tutulmuş vatandaş örnegine gecerek nasıl ülkemizin tasarruf yapamadığını anlamaya çalışmaya devam edelim…
.Gösteri dünyamızın benim de sevdiğim Ünlü komedyeni de aynı lüsk hastalığına tutlmuş sadece son aldığı aracın fiyatının 200 bin euro olduğunu öğreniyoruz. Bu vatandaşımızın garan da ise 5-6 milyon liralık araç bulunduğunu varsayarsak. Ülkemiz de böyle 1000 kişi varsa sadece garajdan edecegimiz tasarruf 7-8 milyar tl dir. Parası olan ve dolayısıyla tasarruf yetenegi olan vatandaşlarımız böyle davranırken kamu kurumlarındaki yönetici ve siyasetciler de lüksten geri durmuyorlar. Bu kişilerin kişisel servetleri olduğu için fazla müdahale ve tepki hakkımızın bulunmadığını bilerek sadece onların yapmamasını rica ederken kamu paraylarıyla lüks araçlara binenleri, kınıyorum ve halkın parasını car cur ettikleri için büyük veballerin altında olduklarını hatırlatarak, kamu kuruluşlarımızın lüks araçla savurganlıklarına bakalım ne dersiniz…
Yasal engellere rağmen lüks otomobillerin en büyük müşterisi devlete ait kurumlar oldu, bu araçlar nerede üretiliyor du? Yabancı ülkeler de… Verilen paralar nereye gidiyor,yabancı ülkelere….??? Yasa ne diyor ki, kamu kuruluşları yapıyor ki??
'Yerlilik oranı yüzde 50'den düşük olan araçlar satın alınamaz, hibe olarak bile kullanılamaz' diyen 237 sayılı Taşıt Kanunu'na rağmen, kamuda lüks araçtan geçilmiyor. Yasakları delmek isteyen yönetimler ise 'Kamusal Kiralama' olarak adlandırılan yeni bir sektörü besliyor. Kiralama şirketlerinde kamunun payı yüzde 60'a kadar çıkmış durumda oludugu bilgilerini alıyoruz…
Ekonomi yönetimi, cari açığın baş sorumlusu olarak gösterilen ithal otomobilde ki ÖTV' yi bir gecede yüzde 130'a kadar yükseltse de ithal otomobilin en büyük müşterisi yine devlet çıktı. Hem de 237 Sayılı Taşıt Kanunu'ndaki kesin yasaklara rağmen... Devletin yasalarına devletin kurumları uyması gerekmez mi?
Türkiye genelindeki küçüklü büyüklü 3 binden fazla belediyenin makam araçlarında lüks tutkusu hakim olduğunu hepimizi görüyoruz. Kanunda satın almak bir yana, hibe edilse bile kullanılmaları yasak olan ithal lüks araçlar, neredeyse küçük belde belediye başkanlarının bile satın aldı, bu ne savurganlık vatandaşın parasıyla bu ne saltanat, neden tasaruf oranımızın düştüğünü analıyoruz degil mi, bu araçları sigortalayarak tasarruf yapılamaz, kamu kuruluşa da olsa, bastır vergiyi lüksse… Kamu parasıyla bu kadar savurganlığa izin veren bütün iktidarları bundan sizin sorumlu olduğunuzu hatırlatıyor, yarın huzur'u mahşer de bu savurganlıkların hesabının sorulacağının unutulmaması gerektiğini hatırlatıyorum…
Taşıt kanunu değişmeli, kamunun lüks araçlar almasının, kiralamasının önüne gecilmelidir.
CHP Milletvekili Mahmut Tanal, Yargı Kurumlarına kiralanan BMW 750iL xDrive araçları gündeme getirip; 'Bu araçlar 36 aylığına 273 bin euro bedelle kiralandığını, bu araçların satış fiyatlarının zaten 276 bin euro diye açıklama yapınca, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek; 'Araç kiralamaları benim onayıma gelmedi demiş, onaya gelmeden kiralanması ise daha vahim bir sorundur. Taşıt Kanunu'na göre kiralamanın ekonomik olması gerekiyor, kiralama mı satın alma mı bunun iyi araştırılması gerekiyor. Kamu'da taşıt alımları, kiralanmaları için Taşıt Kanunu Tasarısı'nı kurumların görüşüne sunduk. Bu tür sorunları önleyecek yeni bir taşıt kanununu tamamlanır tamamlanmaz Meclisimize sevk edeceğiz' açıklamasını yapmıştı.
Devletimiz önümüzde ki yıl, 6.476 yeni araç alacak, bunların ne kadarı lüks, ne kadarı ihtiyactır? Devlet belediyeler dışında bu yıl 1.3 milyar TL'lik motorlu taşıt alımı gerçekleştirecek. Maliye Bakanlığı, devletin elinde şu anda kullanım da olan taşıt sayısı ise 86 bin 479 adet taşıt olduğunu belirten, Bakan Şimşek, merkezi yönetim kapsamındaki idarelerin 2012 bütçesinden 3 bin 743 adet araç alacaklarını, toplamda bu yıl içinde alınacak yeni araç sayısının 6 bin 476 adet olacağını açıkladı. Yeni alımlar ve belediyelerin kullandığı araçlarla birlikte, devletin elindeki toplam araç sayısı 100 bin adeti geçecegi belirtiliyor. Ne tasarruf, ne tasarruf, araçların çoğu ithal, yakıt ithal biz savurgan, tasarruf işi kolay görünmüyor…
Tasarruf oranı sadece BRIC ülkeleri ile karşılaştırıldığında düşük değil, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere ve yüksek orta gelirli ülkelere göre de düşük olduğu ortadadır. Önlemler gerekir, ama bu yapılırken de piyasa dinamiklerini dikkate alarak önlemlerin alınması gerektiği ortadadır…
Daha önce Türkiye’nin tasarruf oranını (tasarrufun milli gelire oranını) BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ve Kore ile karşılaştırmıştım. Durum iç açıcı olmadığı görülmüştür
Tasarruf oranımız düşük denildiğinde ileri sürülen bir sav degil, net ortadadır. Şöyle ki tasarruf verisi doğrudan elde edilen bir veri değildir. Toplam gelirden tüketimin düşülmesi ile bulunuyor. Dayanıklı tüketim mallarına (otomobil, buzdolabı gibi) yapılan harcamalar kimi iktisatçılara göre bir tasarruf. Bu olgu dikkate alınırsa, tasarruf oranımızın çok da düşük olmadığı belirtiliyor. Bence Toplam gelir – toplam tüketim = Kalan + yatırma ayırdığımız pay olarak düşünmeliyiz. Nispeten mevduat oranlarımız, öncelikle yatırım, alt yapı, ya da üretime dönük veya Ar-Ge ye ayırdığımız payların toplamıdır.
Tasarruf oranlarına ne amaçla bakıldığı önemlidir. Büyüme oranının önemli belirleyicilerinden biri olan yatırım ile yurtiçi tasarruf arasında yakın bir ilişki vardır. Örengin tasaruf edersen paran olur, paran olursa yatırım yaparsın gibi… Otomobile, buzdolabı gibi dayanıklı tüketim mallarına, ya da altın ve kıymetli taşlara, madenlere yapılan harcamalar, ister tasarruf sayılsın ister sayılmasın, sonuçta finans sistemine girip yatırım kredisine dönüşerek yatırım yapma potansiyelimizi artırmadığı için yatırım amaçlı kullanılamıyor. Dolayısıyla, yatırım ve büyüme penceresinden bakıldığında kullanmamız gereken tasarruf yatırıma dönüştürebilecegimiz kapasitmizdir. Ne tasarruf oranlarımız, nede yatrım oranlarımız, gelirimizle kıyaslandığın da, bizim konumumuz daki başka ülkelerle karşılaştığımız da iç açıcı değildir.
Kısacası dünya ortalamasını tutturabilmek için gerlimizin %23-25'ini tasarrufa ayırmalıyız ki, kişisel düşündüğümüz de olaganüstü zamanlar da kenarda harcıyacak paramız olsun, devletimiz yatırım için boırçlanmak zorun da kalmasın, gerci biz tüketim için de borçlanıyoruz ya, yada mevcut borçlarımızı ödeyebilmek için tasarruf oranlarımızı mutlaka ve mutlaka yükseltmeliyiz düşüncesiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – www.vatandasfikri.com – Eylül 13 – Ankara/Keçiören
KAYNAK
1- FATİH ÖZATAY Ekonomi / 15/08/2013
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|