MUHALEFET İKTİDAR, DEMOKRASİ
Demokrasilerde, seçecek, alternatif, seçenek olması için muhalefetin de seçimlere girmesi zorunluluktur… Yani bir mevcut iktidar partisi vardır, vatandaşların çoğunluğunun oyları ve onayıyla, vatandaşları temsilen, diğer vatandaşların da hak ve hukuklarına riayet ederek devleti adilce yönetir/yönetmelidir… Demokrasiler de İktidar meşruiyetini vatandaşların desteğinden alır.. Vatandaşlar iktidar partisini başarısız bulursa muhalefet partilerinden birini iktidara getirir, muhalefet zaten iktidar olmaya aday olan demektir… İktidarı yasal, meşru yollarla indirme cabası içinde olma hakkı vardır… Demokrasilerde iktidarlar seçimle el değiştirir, işte bu nedenle seçme işi önemlidir ve seçeceklerimizi iyi tanımamız ve vatandaşların genelinin, yani ortak faydanın oluşmasına neden olacak seçimler yapma sorumluluğumuz bir vatandaş sorumluluğudur… Yani nasıl vatanı vatan olarak koruma sorumluluğumuz varsa, devleti iyi yönetecek birilerini seçme sorumluluğumuz da vardır… İşte bu nedenle seçim dönelerinde iktidarda ki partiyle, muhalefet partisini ayrı, ayrı değerlendirmek gerek…
Mesela bazı hükümet yetkilileri, muhalefeti sadece konuşuyor diye eleştirir, devletin hizmet gücü hükümete temsilen beş yıllığına verilmiştir… Yani vatandaşlardan topladığı vergilerle vatandaşa hizmet etme işleri iktidardaki temsilcilerin görevinde ve sorumluluğundadır… Onları iyi hizmet yapıp yapmadıkları, kamu kaynaklarını uygun işlere kullanıp, kullanmadıklarıyla, devleti yönetirken yazılı hukuk kuraları olan yasa ve Anayasa ya uyuyorlar mı diye değerlendirmemiz gerekirken… Muhalefeti nasıl değerlendirmeliyiz?
Muhalefet partilerini ise iki yoldan değerlendirebiliriz, biri iyi muhalefet yapıyor mu, iktidarın yalanlarını, yanlışlarını yakalayarak bize, yani kamuoyuna aktarıyor mu, diğeri ise iktidara geldiğinde ne yapacağıyla ilgili plan programlarıyla değerlendirmeliyiz… İster İktidar partisini ister muhalefet partilerini destekleyenlere ne denir?
Hain denmez, kafir denmez, münafık denmez, düşman gibi görülmez, ayı ülkenin vatandaşıyız, aynı devletin hukuk düzenine anayasal sözleşmelerle bağlı eşit vatandaşlarız… Sadece farkımız biz başka bir partiyi destekliyoruz… Yalnız parti desteklerken siyasal kimlik oluşturmak yerine, sosyolojik kimliklerle siyasal parti ve taraftar oluşturulması ve olunması… Siyasal mücadeleleri, kimlik mücadelesine çevirmemize neden olduğu için, siyaset neredeyse kutsanıyor…
Bir siyasetçimize bakıyoruz, bir milleti kurtarıyor, diğer siyasetçimize bakıyoruz din kurtarıyor, başka bir siyasetçimize bakıyoruz sanki devlet yıkılmış yeniden devlet kuruyor, abartılarıyla, söylemleriyle toplumsal gerilimler ve… Gerilimlerin de bir tık ilerisi toplumsal fitne başlangıcıdır… Sırf iktidara gelmek için, sırf iktidarın nimetlerinden taraftarlarını yararlandırmak için, bu kadar gerilime, bu kadar değerlerin kullanılmasına gerek var mı?
Var diyorsanız, İktidarı ele geçirme amacınız toplumsal değil topluluksaldır… Yani bir devletin vatandaşlarının ortak çıkarı değil, sadece kendi dini, etnik, grubunuza ayrıcalık yaratma cabasından ibarettir ve bu daha ilk toplu yaşamlarla birlikte sorunun kaynağı olmuş ve olmaya da devam etmektir… Oysaki biz vatandaşlık bağıyla, yani anayasal sözleşmelerle birbirine bağlı vatandaşlarız… İktidarların amaçları ne olmalıdır?
İktidara gelenlerin ilk amaçları adalet, ikinci amaçları ahlak, üçüncü amaçları açıklık/şeffaflık, dördüncü muhalefete ve vatandaşlara, yargıya hesap vererek, tüm vatandaşları kapsayacak hizmetler üretmek olmalıdır… Olur mu böyle bir iktidar, biz demokratik hakkımızı bilinçli kullanırsak neden olmasın, Olur inşallah… Olması dileğiyle, selam ve Sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 12.5.18 – vtandasfikri.com
|