|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
10 Kasım da Atatürk Konuşuyor |
Atatürk Konuşuyor,
Yıl 1919, aylardan Aralık'ın 24'ü Sivas dan Ankara ya gelirken uğradığı Kırşehir Gençler Dernegin de konuşuyor, o günlerin hakkın da, o zaman için de bütün olayları ilk elden yaşayan, Kurtuluş savaşının düşünce önderi, kurtuluş savaşı ertesinde Cumhuriyetin Kurucu lideri M.Kemal'in o günleri anlatan konuşmalarını zaman zaman okumalıyız. Böylece hem neler yaşandı, hem de M.Kemal'in nasıl bir ruh taşıdığını ve hem de millet olarak nasıl bir durumda olduğumuzu ve vatanın nasıl kurtarıldığını çok rahat görebiliriz. Bu edenle her 10 Kasım da Atatürk'ü anarken o günlere dönelim, hangi mücadeleleri hangi imkanlar için de yaptıklarını görelim… İşte bu sebeple bu konuşmalar önemlidir, aşagıda ki konuşmayı Kırşehir Gençlik Dernegin de yapmıştır.
(30 Aralık 1919 tarihli "Kırşehir Gazetesi"nde yayınlanan "Atatürk'ün Kırşehir Gençler Derneği'ndeki Söylevi" aşagıdadır.)
"Milletimiz teşkilâtlanma fikrini henüz zihnine sokmamıştı, çogunlukla bunu hükümete bırakır. Bu, milletimizin öteden beri alıştığı bir ahlâktır. Büyüklere, (Hükümete) saygı güzel bir ahlaktır, Fakat, zaman, olaylar ve tecrübeler gösterdi ki, bizzat milletin kendisinin de duyarlı olması ve düşünmesi gerekir. Her ne şekilde ve nitelikte olursa olsun sonraya bırakmamak gerekir, millet düşünmeyi, uzmanlığı bırakırsa bugünkü sonuç ortaya çıkar.
Bakışımızı tarihe çevirecek olursak, millet egemenlik derecesinden aşağı doğru inmeye başIamıştır. Fakat düşününüz Milletimizin her ferdi düşünen ve uzmanlaşmış bir tarzda yetiştirilmiş olsaydı muhakkak ki bu hale gelinmeyecekti. Memleketin ve milletin yönetimi üzerine alınmış olan kararların da ve görüşlerin de yönetenler(Hükümetler) yanlış yapmış, fakat bütün yanlış kararların sonucu millet zarar görmüştür.
Ateşkesin ardın dan milletimiz, üzülerek söyleyeyim, gelecegine göz yuman bir halde bulunuyor, varlığımızı yok etmek isteyen düşmanlar, acı darbeler indiriyorlar, memleketimizi parçalanmak istiyorlar. Teşekküre şayan, bazı durumlar, degerli milletimizi uyandırdı. Yer yer milletimiz birbirini aramağa, bulmağa başladı. Bunun sonucu olarak teşkilat meydana geldi. Devletimizin bagımsızlığını yok etmeye çalışan yabancılar, milletimizde böyle bir ruhun ortaya çıkacagını beklemiyorlardı. Burada yaşayan insanları duygusuz malükatlardan ibaret zannediyorlardı. "Böyle bir milletin var olma hakkı olamaz" yabancılar kararlarını verirken bir milletin varlığını dikkate almadılar, milletimizin olaylar ve darbeler sonucu olarak yer yer şekillenmesine önem vermemişlerdir. Bu önem verilmeyen parcaların kendilerini korumak istedikleri ve verdikleri karar, bütün milletin kabul ettiği temel noktadır.
Bu teşkilatın ruhu budur, bu amaçla teşkilatlar yayılmaya başlandığı zaman, yabancılar dikkatlerini Türkiye'ye çevirmeye başladı. İçerigine inanamadı, çeşitli memurlar, heyetler gönderdiler, bizde bir hayat duygusu bulma ve ona yakından temasla incelemeye başladılar. Bunun üzerine anladılar ki, bu millet zavallı (miskin) bir millet değildir, altı yüz sene ve daha önceden beri egemenliğini kanıtlamış, efendilik yapmış bir millet, onIarın düşündüğü gibi esir bir millet değildir. Bundan dolayı yabancılar tamamen inanmalıdır ki; Türkiye ve Türkiye'de yaşayan Millet,, başlı başına bütün Dünya milletleri içinde etkili bir varlığa sahiptir, bu yok edilemez. Allaha şükür ki devletimiz ve milletimizin bagımsızlığı sözkonusu olmaktan çok uzaklaşmıştır. Bagımsızlığımıza her suretle saygı gösterilmesi geregi ortaya çıkmıştır. Bu bizim için yeterli değildir, bu amacımızı sağlayamaz, maddeten kararlaştırılmasını görmek zorundayız, tamamen şüphesiz gelecekteki gelişmelerde medenileşmeyi hakkıyla sağlayabilmek için vatan sahibleri olarak görüşmeliyiz. .
Bagımsız yaşamak için vatanı elde etmek zorundayız. Çizdiğimiz bir sınır vardır, bu sınırları yabancıların elinde bırakmayacağız, güvenliğimiz pek önemlidir.
Bu teşkilat henüz bir şekilden ibarettir, bugün yarın buna bir geometrik şekil gibi bakamayız. Buna ruh verebilmek için de milletimizin her ferdinin akıl ve düşüncesini vatan ve milletin gelecegine oluşabilecek şataşma ve saldırıdan kendilerini korumak için teşkilata birlikte inanmaları gerekir.
Vatanın birligine ait fikirlerimiz kısa oluyor, diğer vatandaşlarımıza olabilecek zararlardan üzüntü duyuyoruz. Bütün Millet bir vücut gibi bir hale getirilmelidir. Her millette olduğu gibi bizde de bir işe girişimciler başlar, en son bireye ve yukarıya doğru yayılır. Az zamanda istenilen şekil de gercek yönde ilerleyebilmek için aydınlar daha çok görevlidir, aydınların sorumlulukları çok büyüktür. Hiç bir millet yoktur ki, ahlâk ilkelerine dayanmadan aydınlansın. Aydınlarımız vatan ve millet ruhu vermenin yanı sıra rakip milletlere karşı varlğımızı korumak için gereken özellikleri sağlarlarsa görevlerini daha iyi yapmış olurlar. Kırşehir Gazetesi 30 Aralık 1919
Bu konuşma M.Kemal'in gelecekle ilgili kaygılarını, daha çok da düşüncelerini ortaya koyuyor, kafamız da bir sınır var diyor, bu sınır içinde ki yabancıları sınır dışına atacaklarını söylüyor, özel teşebbüsün örgütlenmesi gerek diyor, milletin işin içine sokulması gerek diyor, aydınların bu işin sorumluları olması gerek diyor, bu sölyediklerine hem kendi inanıyor hemde milleti inandırıyor ve milli mücadelenin içine milletimizi de çekerek 26 Agustos 1922 deki zafer sonucunu alıyor. Bu aradaki dört yıl milletimiz için çok önemlidir, bu tarih üzerinde aklı selimle durmalıyız der, Allah bir daha milletimize bu derece bir sıkıntı göstermesin dilerim.
Her zaman olduğu gibi bu 10 Kasımda da kurucu ve kurtarıcı liderimizi saygıyla anıyor, onun bize emanet ettiği Cumhuriyeti yaşatacağız ve düşüncelerini ilkeler olarak yaşatacagımıza söz veriyoruz.
Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Kasım 14 – www.vatandasfikri.com
Kaynaklar
1 – "Atatürk'ün Söylem ve Demeçleri" Atatürk Araştırma Merkezi yayınları
2- http://kirsehiringunisigi.com/tr-tr/haberler/246/adnan-yilmazin-kaleminden-24-aralik-1919
Bu konuşmanın tam metnini veriyorum ki sadeleştirmeleri ve degişiklikleri görebilelim
“Milletimiz teşkilât fikrini henüz zihnine sokmamıştır. Ekseriya bunu hükûmete terkeder. Bu milletimiz öteden beri ihtiyar ettiği bir ahlâktır. Büyüklerine hürmet iyi bir ahlâktır. Fakat zaman, hâdisât ve tecarüp gösterdi ki bizâtihi milletin mütehassis ve mütefekkir olması lâzım. Her ne şekil ve vasıfta olursa olsun âhara terketmemek lâzımdır, ederse bugünkü netice hâsıl olur.
“Nazarımızı tarihe çevirecek olursak millet derece-i hâkimiyetinden aşağı doğru inmeğe başlamıştır. Fakat düşününüz, milletimizin her ferdi mütefekkir ve mütehassis bir tarzda yetiştirilmiş olsaydı muhakkak bu hale gelmeyecekti. Memleketi ve milletin idaresini deruhde etmiş olanlar tertibâdâtında hata etmiş olur, fakat bütün bu hataların netice-i müellimesinden bütün millet mutazarrır olmuştur.
“Mütarekeyi mütakip milletimiz, teessüfle söylenir, mukadderatının müsamahakârı bir halde bulunuyor, mevcudiyetimizi imhaya hâhişker olan düşmanlar acı darbeler indiriyorlar, memleketimiz parçalanmağa namzed bulunuyordu. Şayanı teşekkürdür ki, bazı ahvâl hâiz-i kıymet olan milletimizi teyakkuz ve intibaha getirdi. Yer yer efradı milletimiz yekdiğerini aramağa, bulmağa başladı. Bunun neticesi olarak teşkilât meydana geldi. Devletimizin istiklâlini mahvetmeğe çalışan ecânib milletimizde böyle bir ruhun tecelli edeceğine intizar etmiyorlardı. Burada yaşayan insanları hissiz mahlûkattan ibaret zannediyorlardı. ‘Böyle bir milletin hakk-ı bekası olamaz!’ kararlarını ittihazda bir millet mevcudiyeti nazar-ı dikkate alınmadı, milletimizin hâdisât ve darabât neticesi olarak yer yer taazzuv etmesine ehemmiyet vermemişlerdir. Bu ehemmiyet verilmeyen parçaların müdafaa etmek istedikleri ve verdikleri karar ve bütün milletin kabul etmek istediği nokta-i esasî Kuva-yı Milliye’nin âmil, irade-i milliyenin hâkim olmasıdır.
“Ve bu teşkilâtın ruhu budur. Bu maksatla teşkilâtı teşmile başladığı zaman ecânib nazar-ı dikkatini Türkiye’ye çevirmeye başladı, mahiyeti asliyesine inanamadı; muhtelif memurlar, heyetler gönderdiler; bizde bir hiss-i hayat keşif ve onu yakından temas ile tetkike başladılar. Ve binnetice anladılar ki miskin bir millet değildir; altıyüz sene ve daha evvelden beri hâkimiyetini ispat etmiş, efendilik yapmış bir millet onların tasavvur ettiği esir bir millet değildir. Binaenaleyh ecânib tamamen kaani olmalıdır ki Türkiye ve Türkiye’de yaşayan millet başlıbaşına bütün cihan milletleri içinde müessir mevcudiyete mâliktir, bu izâle edilemez.
“Elhamdülillah, devletimiz ve milletimizin istiklâli mevzuubahs olmaktan çok uzaklaşmıştır, istiklâlimize her suretle hürmet edilmesi tahakkuk etmiştir. Bu bizim için kâfi değildir, bu maksad ve gayemizi temin edemez; maddeten takarrürünü görmek mecburiyetindeyiz. Tamamen mutmain olmak, atideki küşayiş ve temeddünü bihakkın temin edilmek için vatan sahibi olarak görüşmeliyiz.
“Müstakil yaşamak için feyizli vatanın teminine muhtacız. Çizdiğimiz bir hudut vardır. Bu hududu ecanibin elinde bırakamayacağız. Emniyetimiz çok kavidir.
“Bu teşkilat henüz bir şekilden ibarettir. Bugün yarın bir şekli hendesi gibi bakamayız, buna ruh verebilmek içinde her ferdi milletimizin dimağını inkişaf ettirmek, Hey’et-i Umumeye’nin mukadderatına vukubulacak taaruz ve tecavüzden kendilerini muhafaza edebilmek için teşkilata müttehiden tevessül etmek lazımdır.
“Vahdeti vatana ait fikirlerimiz kısa oluyor. Diğer vatandaşlarımıza vuku bulacak zarardan müteessir olmuyoruz. Bütün millet bir vucud gibi bir hale getirilmelidir. Her millette olduğu gibi bizde de bir işe müteşebbüsler başlar. En son ferde ve yukarıya doğru sirâyet ettirilir. Az zamanda matlûp vecihle istikamet-i hakikiyeye sevkedebilmek için münevverler daha çok vazifedârdır. Münevverlerin vazifeleri gayet büyüktür.
“Hiçbir millet yoktur ki ahlâk esasatına istinat etmeden tefeyyüz etsin. Münevverlerimiz vatan ve millet fikirlerini vermekle beraber rakip milletlere karşı muhafaza-i mevcudiyet için lâzım olan hususatı temin ederlerse vazifelerini daha vâsi surette ifa etmiş olurlar.” [30]
“Atatürk’ün hitabeleri içten tezahurratlar ve alkışlarla sona erdikten sonra dernek başkanı Mustafa Hilmi (Nural) arkadaşımız derneğin nizamnamesini kıymetli misafirimize sundular. İnceden inceye tetkik ve mütaleya buyurdular. İyade ederlerken “Milli hedef ve gayelerimizin bu eserde tesbit ve bifiil tatbik edilmekte olduğunu görmekle bahtiyarım” sözleriyle iltifatlarda bulundular. Derneğin hatıra defterine el yazılarıyla yazdıkları ve arkadaşlarına da imza ettirdikleri:
“Kırşehir gençlerinin vatanımızda gençliğin kıymetli bir enmuzeci olduklarını isbat edecek ekârı-ı metine ve musibe ile mütehalli bulundukları kanaatıyla va’z-ı imza eyleriz 24 kanunevvel 1335”[31]
Mustafa Kemal
Hüseyin Rauf, Mazhar Müfit, Ahmet Rüstem, Hakkı Behiç
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|