Devlet en güçlü kurumdur, güvenlik görevlileri vardır vatandaşlarının güvenliğini sağlar ayrıca devlet sistemini ve sınırlarını korurlar.. İş makineleri vardır vatandaşı için yol yapar, barajlar yapar, her vadiye bir baraj gerekiyor çünkü küresel ısınma geliyor… Kanunlar üst yasalar vardır uymayanları bu hukuk kurallarına göre yargılayan adalet sistemi vardır… Yasa yapan meclisleri var, bu işleri, hizmetleri yapacak hükümet vardır.. Devlet kurumsa, hükümet müdürdür, patron ise demokrasilerde vatandaştır, monarşilerde kral, tek kişilerin yönettiği ülkelerde patron trandır… Biz de demokrasi olduğumuzu iddia ettiğimize göre… En azından 70 yılı geçkindir seçimlerle yönetimleri degiştirebildiğimiz için bu iddiamız da haklı olabiliriz.. İyi de güçler ayrılığı yoksa demokrasiyi işleten partiler, sivil toplum örgütleri iç işleyişlerinde demokratik degilse demokrasi olur mu? demokrasi olurmu? Öte yandan demokrasiyi işletecek yasalar, yasalara uyacak kadar demokrasi kültürü almamış lider ve örgütleri olursa demokrasi olabilir mi?

Birde yetkilerin Başkanda toplandığı bir imzayla Meclis tarafından da onaylanan uluslararası anlaşmaları bile iptal edecek kadar yetkilendirilen başkanı kim denetleyecek? Sorusu güçleri paylan kurumlar diyebiliriz… Nasıl denetleyecek, bu kadar yetki verip de bu kadar denetimsizlik olursa ne olur? Her yetki sorumluluk gerektirir, sorumluluk ise denetim ile ortaya çıkarılabilir… Bu denetimler sonucu illede suç bulunmaz, bu işi kim yaptı, maliyeti nasıl, başka bir yol ve yöntemle veya başka firmayla kaca yapılırdı bu iş gibi sorular da sorulmazsa.. Milletin hazinesi olan hazine, hükümet eden kişilerin ayrıcalıklı saydığı kişilere dagıtılabilir.. Belkide ülkemizin ekonomik olarak yaşadığı sorunların müsebbibi bu denetimsizlik olabilir.. Denetimi kim yapacak? Güçler ayrılığıyla o büyük kurumun gücünü paylaştırıldığı kurumlar…

Yasama (Melis) Yargılama (HSK) Hükümet eden (başkan) ayrıca medya bagımsız özgür olursa, yapılan yolsuzlukları haber yapabilir, eksiklikleri eleştirileriyle gündeme taşıyabilir.. Öte yandan mecliste araştırma ve soruşma önerileriyle, kanun yapılırken hem devlet sistemine uygun mu, hem uygulamadan nasıl bir sonuç çıkar gibi, denetimler üyeler tarafından yapılırsa eksiklere hükümet edenler dikkat eder.. Ya şimdi olduğu gibi yapılamıyorsa, bazı yasalar 200’ü aşkın degiştirilmişse… Demek ki yasama denetimi zayıf.. Yargı denetimi ise kimi durumlarda zayıf, kimi durumlarda yargı kararlarına uyulmayarak zayıflatılıyor.. Hükümetin denetim alanı ise icraatları yapanlara karşı kamu görevlisi olan bürokratlara karşı denetim yapılıyor mu en iyi denetim bu alanda yapılıyor.. Kısacası güçler ayrılığı yoksa denetim ayagımız yok demektir… Güçler ayrılığı olan bir ülkeden örnek vermek gerekirse… ABD verilebilir… Bakın orada sadece görevden alınan başkan degil mevcut başkan da yargı denetimine, polis araştırmasına tabi tutulabiliyor…

ABD'de kısmen kamuoyuna açıklanan mahkeme belgelerine göre Federal Soruşturma Bürosu FBI, eski Başkan Donald Trump'ın Florida'daki evinde yaptığı aramada, arama izni çıkartmak için bir yargıca "adaletin engellenmesine yönelik kanıtlar" bulmayı beklediğini söyledi.””

“ABD Başkanı Joe Biden hakkında başlatılan gizli belge soruşturması kapsamında FBI, Biden’ın Delaware eyaletindeki evinde arama yaptı. Biden'ın avukatı Bob Bauer, yazılı açıklamasında, bugün Adalet Bakanlığının Biden'ın Delaware eyaletine bağlı Rehoboth Beach'teki yazlık evinde "daha önceden planlanmış" bir arama yaptığını duyurdu.

“ABD'de Cumhuriyetçilerin Senato'daki lideri Mitch McConnell, belki de Başkan Donald Trump'ın 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarının ABD'ye girişini bloke eden kararnamesine en öngörülü tepkiyi veren isim oldu. Mitch McConnell, "Bu adımın çok ileri gidip gitmediğine mahkemeler karar verecek" dedi.”Trump da Cumhuriyetçi olduğunu hatırlatırım…

“ABD Başkanı Donald Trump, Kongre’nin Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yönelik yeni yaptırım tasarısını “ciddi ölçüde kusurlu” olmasına karşın “ulusal birlik” için imzaladığını açıkladı. Yasalaşan tasarı, Trump’ın ülkesinin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları kaldırmaya ya da değiştirmeye yönelik olası adımlarının, Kongrenin onayına tabi tutulmasını gerektirecek.”

“”Amerika Birleşik Devletleri’nde Cumhuriyetçiler’in önceki başkan Barack Obama’nın yürürlüğe soktuğu sağlık planını baştan aşağı yenileme çabaları sonuçsuz kaldı. Reform planı Cumhuriyetçiler arasındaki çatlak nedeniyle senatodan geçemedi.””

“Başsavcı Starr'ın raporu Monica Lewinsky skandalının Clinton'ın düşmanları tarafından planlandığı ve Cumhuriyetçilere yakınlığı ile bilinen Başsavcı Starr soruşturmasının da o insanlar tarafından örgütlendiği söylendi. Raporda Clinton'la Monica Lewinsky arasındaki cinsel oyunlar son derece detaylı şekilde, adeta pornografik bir hikâye gibi anlatıldı ve basına sızdı.”

Böylesine yargı denetiminin olduğu yerde, böylesine kongre, (meclis) denetiminin olduğu yerde güçler ayrılı vardır, bu güçler ayrılığının oluşturduğu denge ve denetim ise üst seviyededir.. O zaman hazine, toplumun kaynakları lüzumsuz yere kullanılmaz.. Ayrıca aydınlar tepkileriyle, akademiyseler raporlarıyla, tezleriyle, sivil toplum örgütleri tepkileriyle, medya da ciddi denetim içinde olursa hükümet edenler kılı kırk yararak hareket ederler. Etmeleride gerekir, sizce böylesine denetime gerek yok mu, hükümet edenler kafalarına göre mi yönetsin diyebilirmisiniz? İyi bir denetim, iyi bir yönetim demektir, iyi bir yönetim ise daha iyi işleyen bir toplumsal düzen, daha fazla refah seviyesi, daha iyi yaşayan toplum demektir.. İstiyoruz degil mi böyle bir toplum olmayı, Almanya böyle bir bir toplum ben de onları kıskanıyorum… İstemek önerisiyle, selam ve sevgilerimle..

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

M.Kemal Atatürk