EKONOMİK/SİYASAL/SOSYAL SORUNLAR ve ÇIKIŞ!!!
Her alanın bir mantığı vardır, ekonomik alandamısınız, genel geçer kurallar, kaideler vardır, hatta sistem degişikse kural kaideler de degişir, bunlara dikkat etmek gerekir...
Örnegin siyasal alanda demokrasiyle krallık bir olur mu, kral/padişah ebedi yöneticidir, öldügünde yönetim hakkını miras yoluyla oğluna bırakır... Demokraside böyle bir şey abesle iştikaldir, vatandaşlar tepki gösterirler... Sistemlerin mantıgna göre işletilmezse, o toplum ekonomik, siyasal, sosyolojik hatalar yapar, bunları hata diye yapmaz, doğru olduğu hissi ile araştırma, geliştirmeye dayalı bilimsel bilgiden, yöntemlerinden uzak oldukları için yaparlar...
Bizde bazı hatalar yapıyoruz ve bu hataların sonucu sıkıntılar yaşıyoruz, nedir bu hatalar, neden yapıyoruz gelin beraberce buna bakalım mı? Ekonomik hatalar...
Yakın tarihimiz de “79 yılda göre yapan bütün hükümetler 714 milyar dolar harcama yapmışlar, 18 yıldır görev yapan hükümetimiz ise 2 trilyon 400 milyon dolar harcama yapmıştır... Bu harcamaların kaynagı neydi, nerelere yatırıldı, bunlar üzerine düşünülmeden ekonomik olarak yaptığımız hataları göremeyiz... Ekonomik hataları görmek için ne yapabiliriz? Önce hatayı görmek için görenlerin, bu hatadır diyebilecegi ifade özgürlüğü ortamı yaratılmalıdır bu hangi sistemle oluşturulmuştur? Demokratik hukuk devleti sisteminden uzaklaşamaya dayalı hatalar...
Ne yapabiliriz, ne yapmalıyız, nelerden yararlanarak ortak sorunlara, ortak iyi arayışına ne neden olabilir, örnegin sorunlarımızı çözmek için demokratik ilkelerden yeteri kadar yararlanıyormuyuz? Demokrasi Yasama, yargı, yürütme güçlerinin ayrılmasına dayalı olarak devlet kurumlarının birbirlerini denetlemesi ve güç dengesiyle yönetilmenin yanı sıra... Akademik ve medyada yapılan tartışmalarla bu sorunun nedeni nedir, bu sorunla ne yapsaydık karşılaşmazdık, ne yaparsak sorunlardan en az zararla çıkarırız gibi tartışmaların ifade özgürlüğü cercevesince yapılması ve cevaplarının aranması gerekirken, ne yazık ki aramadığımız için bulamadığımızı, sorunların zararını görerek aştığımızı düşünüyorum... Bu eksiklik başka eksiklikleri de beraberinde getiriyor... Ortak akıl, uzman aklı/bilgisi kullanılmazsa, ekonomik, sosyal hatalar yaparız, yapıyoruz...
Yaptığımız ekonomik hatalara gelince... Türkiyemiz ekonomik olarak zor durumda nedeni nedir, sorumlusu kimdir, ekonomi kar zarar, üretim paylaşım, maliyet fiyat, ihtiyac tüketim gibi durumlarla degerlendirilmelidir...
Biz son 50 yıldır sayılara bakarsak ekonomik olarak büyüyoruz, bunun son 30 yılında kaynaksız olarak büyüdük, bu ne demektir, üretim yok, ürettiklerimizden tasarruf ettigimiz kaynaklar yok, 100 dolarlık büyüme için 50 dolar borç aldığımız kaynaklarla araba ve beton üzerinden kalkınacağımız hatasını yaptık... Aldığımız borç paraları kamuda ballı maaşlar olarak, piyasaya ucuz kredi dagıttık, tüketime neden olduk... Sonuc gerekli gereksiz kamu binası, ibadethane, yol ve alt üst geçit gibi betona yatırımlarla aldığımız borç paraları kaynak savurganlıklarıyla, neredeyse ekonomik bağımsızlığımızı tehlike düşürdük. Bu durum son 20 yıllık zaman da daha bir artış yaşanmış, 1923-2002 tam 79 yılda, 714 milyar dolar kaynak kullanılmış, bu arada bu parayla Osmanlı’nın borcları ödenmiş, bir çok sektör de ve alanda fabrikalar, işletmeler kurulmuştur... 2003-2020, 18 yılda harcanan parasal kaynak ise 2 trilyon 400 milyar dolar olmuş, bu arada aşagı yukarı 724 milyar dolar harcayan hükümetlerce yapılan tüm kurumlar, işletmeler, fabrikalar özelleştirmeyle satılmıştır... Bu satışlardan ve borçlarla elde edilen kaynakların cogu süslemeye, gösterişe dönük kamu binalarına, AVM yapımlarına harçanmıştır...
Bu 2 milyar 400 milyon dolarlık harcama için de yeni yapılan bogaz alt geçişleri ve köprüsü, hava alanları, şehir hastaneleri de yoktur..Bunlar 20-23 yıllığına yap işlet, kullanan vatandaşlardan parsını 5-6 katı fazlasıyla al üzerine yapılan sözleşmelere dayalı olarak vatandaşlarca ücreti kullanıldıca ödenecektir... Alınan borçlara ilave olarak yap işlet devretlerle birlikte, tolum olarak gelecege doğru borçlandık, borç demek gelecekteki gelirlerin üzerinden ödenecek para demektir... Ya bu aldığımız borç paraları gelir getirecek, üretecek yatırımlar yapmamışsak nasıl ödeyecegiz? Sadece son 20 yıla yakın zamanda 178 milyar 154 milyon dolar faiz ödemişiz, bu kadar parayı faize verip de saçma sapan yatırımlar yapılmışsa, ekonomik gelecegimizden kaygı duymalıyız... Bu aşırı borçlanma ve ödeme yükümlüğüyle yapılan yeni yatırımlar, bizim siyasal bagımsızlığımızı tehdit eder hale gelmiştir.
Siyasi bağımsızlık ve dış politika da ülkemiz borç aldığımız egemen güçlerin, etkisi altındadır, bu güçlerin talepleri yerine getirilmedigin de ülkemiz ekonomik operasyona acık hale geldiğinden kararlarımızı onların kararlarına göre almak zorunda kalabiliriz... Bunun için borca dayalı olarak tüketen ekonomiden, üreten ekonomiye gecerek ekonomik bagımsızlıgımıza dayalı olarak siyasal bagımsızlımızı koruyabiliriz, korumalıyız... Koruma bilgisi için iyi bir egitim gerekir, toplumların yaşamlarında önemli bazı şeyler vardır bunlardan biri de egitimdir, egitimde durumumuz nedir?
Toplumlar, bazı ölcülerle degerlendirilir, örnegin egitimin çıktısı nedir derseniz, bilgidir, bilimdir, bunların ürünü olan tekniktir, teknolojik ürünlerdir, bunlara neden olan yayın ve patent sayısıdır... Ne yazık ki, son 15-20 yıldır Suudi Arabistan, Malezya’daki üniversitelerin ürettiği bilgi sayısı, bizimkileri geçmiştir... Egitimi dini egitime dayandırılarak, bilimsel bilgi üretmeyecegimizi artık anlayalım yoksa... Ekonomik hatalar, siyasal hatalar yaşanıyor, bizi bunlardan kurtaracak olan egitilmiş insanları yetiştirecek, egitimin de ideolojkleştirilmesi gelecekte daha büyük sorunlara neden olabilir... Toplumu zinde, birlikte, ortak amaçlar cercevesince tutacak olan egitim ve kültürde de ciddi erezyonlar görülmekte, yaşanmaktadır... Bu durum sosyolojik olarak birlik ve barış için de yaşamımızı güçleştirmektedir, bunun nedi nedir, barış ve birlik için ne gerekir dersek?
Toplumsal barış nasıl saglanabilir, devlet adil yönetilerek bu yapılabilir... Bunun için kamuya işe alımlardında liyakate dayanılarak, her vatandaş grubundan alımlar yapılacak kadar adaletli davranılarak... Hiç bir vatandaş grubunun dışlandığı izlenimini ülke yönetiminde en alt kademeden en üst kademeye kadar sergilememelidirler... Hatta dışlandığını hisseden gruplara pozitif ayrımcılık bile yapılabilir... Sizce böyle bir adaletli ve adaletsiz davranış izlenimi var mı, her vatandaş gruplarından özellikle muhalif arkadaşlarınıza sorarak öğrenmenizi rica ediyorum... Sonra laiklik gibi dini tartışmaların, çatışmaların ilacı olmuş bir ilkenin de gerektiği gibi uygulanması geregini hatırlatarak... Son olarak...
Hastane ruhsatı verilecek bizim partiye yakın olacak, ihale verilecek bizim partili olacak, okul ruhsatı verilecek bizimkilerden olursa iyi olur, işe çalışan alınacak, mesleki yeterlilik, kişisel ahlaki karakterler yerine bizden biri olacak denirse... İktidar dışında kalan vatandaşlar dışlanmış olur ve toplumsal sorunlara neden olabilirler... İster ekonomik, ister siyasal, ister sosyal her acıdan Anayamız da yazan anayasal vatandaşlık tüm gruplara karşı eşit olarak işletilebilirse... Ülkemiz de yaşayan 83 milyon vatandaşlık birligine dayalı olarak, barış ve huzur içinde yaşar, yaşatmak için gerekenleri yapılması ricasıyla, selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 19.8.2020 – vatandasfikri.com
Kaynak :: https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2018/05/31/kilicdaroglu-2-trilyon-94-milyar-dolar-nereye-gitti/
|