|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
SİYASAL KÜLTÜR |
Tanrının yarattıklarının yanında insanların yarattıklarına kültür diyoruz. Kültür bir bütündür siyasi kültür toplumun kültürünün içinde önemli bir parçayı oluşturur. Siyasi kültürün kaynağı öncelikle yaşanılan toplumun değerlerinden olmak üzere evrensel değerlerden de öğeler alarak oluşmalıdır. İnsan her alanda aklı ile kültür inşa etmiştir, bazıları şunlardır, millet kültürü, meslek kültürü, kurum kültürü, aile kültürü, sokak kültürü, bu yazıdaki konumuz siyasi kültür dür.
Bunun için şu soruyla başlayalım siyaseti neden yaparız? Siyaset yapma şekillerimiz nelerdir?
Köyümüzün, ilçemizin, ilimizin, ülkemizin gelişip ilerlemesi ve insanımızın mutluluğu için mi? Yoksa bireysel çıkarları korumak için mi? Siyaset yapacağız? Beni ön plana çıkaran bencil bir siyaset tarzımız mı yoksa toplumu milleti düşünen bir siyasi ilkelerimiz mi olacak? Bu sorulara bu yazıda cevap arayacağız.
Bizim ülkemiz 2.dünya savaşına katılmadığı halde bu savaş yüzünden yıkılan ülkelerden şu anda hem ekonomik hem de teknolojik açıdan geri kalmış olmasının nedenini şapkamızı önümüze koyup bir düşünelim… Bunun tabii ki başka nedenleri de vardır, ama temel neden yönetme kültürünü de içine alan siyasi kültürsüzlüğümüzdür.
Siyasal işleyişe yön veren, ruh veren dolayısıyla ülkesini ve toplumunu düşünen bir siyasi kültür ve siyaset tarzı geliştirmeliyiz. Bu eksiklik yönetilemeyen, işletilemeyen kurumların ortaya çıkmasına neden oldu ne yazık ki. Bu durum siyasetimize sorun çözen siyasetten çok, çatışan ve siyasi gerilimden beslenen siyaset yöntemlerinin girmesine neden oldu. Siyasal sistemde siyaset üstü bir uzlaşı kültürü geliştiremezsek siyasal çatışmalar gereğinden fazla olur ve toplumsal gerilimleri azaltacağına besler. Bu çatışmalar siyasi hayatımızı işlemez hale getirir, iktidar muhalefetin denetimini hazmedemez, otoriter tavırlar sergilemeye başlar. Muhalefette her şeye itiraz eder iyi, kötü, kar, zarar analizi yapmaz. Denetimi hazmedemeyen iktidar hırçınlaşır, muhalefetin her şeye itirazı ve tepkisi denetim ciddiyetinden uzaklaşmasına neden olur böylece muhalefet kamuoyunun güvenini kaybeder. Bu olumsuzlukların siyaset yapma şekillerimizde olmaması için temel bir siyasi kültürümüz olmalıdır diye düşünüyorum.
Tekrar başa dönelim, siyaseti neden yapacağımızı düşünelim. Ülkesini toplumunu düşünen seven kişiler veya kişilerden oluşan siyasi kurumlar(partiler), mutlaka yöneten, demokratik şekilde işleyen siyaset ortamı ve siyasi kültür inşa etmek zorundadır. Biz ülkemizi seviyor muyuz? Kocaman evet olmasına rağmen ekonomik ve siyasi davranışlarımıza bu sevgimizi yansıtamıyoruz.
Ne yazık ki yöneten, yapan, geliştiren hem ülkesinin hem toplumunun çıkarlarını düşünen bir siyasi kültür, siyaset yöntemlerimize hâkim olamadı. Bunun nedeni belki de en önemli dayanak noktası olan değerlerimiz üzerine inşa etmemiz gereken kendi kültürümüzü yok saydık. Bu yok sayış bizi birçok alanda yanlış yapmamızın nedeni oldu. En iyi tüketen olurken en iyi üreten başkaları oldu en milliyetçi biz iken ülkemizin kurumları birer, birer satıldı sahip çıkıp tepki bile gösterme gereği duymadık, gösterilenlerse cılız tepkiler olarak kaldı. Bizi toplumsallaşmaya, iş disiplinine, sorumlu vatandaş olmaya, üreten işçi, yatırım yapan işveren, tedavi eden doktor, eğiten öğretmen olmaya, bilimsel gelişmelere öncülük yapan akademist, sorun çözen bürokrat olmamızı yönlendirecek meslek kültürü de ortaya koyamadık.
Bütün bunlar ekonomik ve teknolojik gelişmişlik seviyemizi etkiledi, şuan ülkemizin her iki alanda da bulunduğu nokta hepimizi rahatsız ediyor. Bu rahatsızlıklar inşallah lokomotif olacak ve önlem almaya başlayacağız.
Ülkemizin son 50 yılını değerlendirdiğimiz de tarım ülkesi iken tarımsal ürün ithal eder hale geldik. Sanayi üretiminde de aynı durumdayız. Ne yazık ki bir otomobil modelimiz bile yok, başkalarının modelleri üzerinden üretim yapıyoruz. Otomobil, telefon, silah, bilgisayar vs. ithal eder, teknolojiyi ne güzel kullanıyoruz diye seviniriz. Kullanmak bizim teknolojik gelişmemizi sağlamıyor sadece pazar olmamızı sağlıyor. Teknolojik icatlar bizim gelişmemizi sağlayacaktır.
Bütün bunları incelediğimizde, demek ki yöneten (düzenleyen, yönlendiren) bir iktidarımız ve işinin ehli yöneticilerimiz olmamış. Kültürü olmayanın değeri, değeri olmayanın yasası, yasası olmayanın hukuku, hukuku olmayanın adaleti, adaleti olmayanın devleti ve iktidarı olmaz.(Fikri Adil)
Siyasetin toplum adına, toplumu yönetme, ortak iyiyi bulup uygulama sanatı olduğunu anlayıp ona göre siyasi kültür oluşturmalı ve siyasetçiler yetiştirmeliyiz.
Beni ön plana çıkaran sadece kendini ve koltuğunu düşünen liderlerden, sadece kendi siyasi grubunu düşünen, siyasetten toplumun genelini düşünen, toplumsal ortak paydalar üreten ve öneren siyaset kültürüne, siyasetçi karekterine gecelim. Ben den bize geçmedikçe toplumsal ilerleyiş zor görünüyor. Bizim ülkemiz, bizim kurumumuz, bizim toplumumuza geçme zamanına geldik çünkü aynı gemideyiz hepimiz birlikte batacağız...
Her olayın bir doyma noktası vardır, her şeyi bencilce tüketmenin de bir sonu olmalı, ülke ve Dünya kaynaklarının iyi kullanımı, çevreci politikalarını siyasi kültürümüzün bir parçası haline getirmeliyiz. Bu tüketim hızı ve nüfus artışı Dünya kaynakları zorlamaya başlamıştır.
Ülke çıkarlarını dikkate alan bir siyasetçi ülkemizin dış borçları yüzünden ulusal bağımsızlığının zarar gördüğünü anlayıp ona göre bir ekonomik politika izler. Yıllardır süregelen dış ticaretteki ithalat ihracat dengesizliğini ihracat lehine düzelmek için çaba harcar. Kamu kaynaklarını ihtiyaç dâhilinde gerekli alanlara uygun miktarda aktarır. Bunların hepsi bir siyasi kültürünüz olursa olur, bizim başarısızlığımızın nedeni kültürsüzlüktür.
Kültürsüzlük her şeyi hızla tüketmeyi kültür haline getirdi. Dünyanın kaynaklarının ve ülkemizin kaynaklarının büyük bir bölümü ihtiyaçtan çok lükse gidiyor ve bu kültür diye sunuluyor, evet bir kültürdür ama Dünyayı ve insanlığı tüketme kültürüdür. Dünya ve ülke kaynakları bu kadar bencilce tüketilirse gelecekte yaşacak olanlar bizleri iyi anmayacaklardır. Bu tüketim çılgınlığı siyaseti ve kurumları da yıprattı, meslekleri de, ihtiyacı olan değil tüketici denmesi de bundan. Doktor hastasını, öğretmen, öğrencisini, müşteri gibi gördüğü toplumda yarın vergisini vermeyenin güvenliğini sağlamazlar. Kısacası kültürsüzlük yavaş, yavaş her alanı ele geçirmekte ve her alanı kirletmektedir. Kültürsüz, insan haklarına ve çevreye saygı duymaz, siyasetçi ise vatandaşa saygı duymaz, kaynakları ihtiyacı olana değil kendi bencil tercihlerine harcar veya ahbaplarına aktarır. Kültürsüzlük insanı yanlış yapmaya, elverişli hale getirir. Beklide bizim yanlışlarımızın temel nedeni kültürümüzü önemsemememizdir.
’’Her şey dengelidir, insan hariç, o dengesini aklı ile bulacaktır’’(F.Adil) Özdeyişi bize biraz umut veriyor, kültürümüzü önemsediğimiz vakit dengemizi bulacağımıza inanıyorum.Her alanda aklımızla değerlerimizle kültürler inşa edip dengemizi bulma dileğiyle selam ve sevgiler...
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|