AHLAK BURHANI!!
Ahlak burhanı yaşıyoruz, hem de yoğun bir şekil de, nereden çıkarıyorsun derseniz toplumsal hayatın için den…. Ahlak bunalımı da adalet, adalet bunalımı da güven bunalımına neden oluyor, bu kadar bunalımdan ne huzur, ne refah ne de mutluluk çıkmaz… Bu nedenle bu bunalımları akla, degerlere, bilime dayalı aşmalıyız… Yoksa vasatlığımız devam edecektir.. Neredeyse üç aksilikten ikisinin nedeni Ahlak bunalımı ve buna baglı zincirlime bunalımları tetikliyor…
Bir toplum da şu hareketler çok olursa, orada Ahlak Bunalımı yaşanıyor demektir…
a) Bir işe çalışan alınacak, bir ihale verilecek, mutlaka bir kayırmacılık yapılıyor, bizim grup yaparsa çok normal bir durum, ama karşı grup yaparsa Allah korusun, bu yanlışlar yüzünden Allah bu toplumu helak eder… Bizim adamların hakim olduğu yer de her türlü bizim adamların önü acılır, ihaleleri, makamları hak edip etmedigine bakılmaksızın bizim adamlar alırsa gayet normaldir, ama başkaları bunu yaparsa çok büyük ahlaksızlıktır…
b) Bir sıra hakkını ben ihlal edersem gayet normal bir durum, ama başka biri ihlal ederse çok büyük bir ahlaksızlık…
c) Herhangi bir günahı ben işlersem Allah affedİcidir affeder, ama aynı günahı karşı grupdan biri işlerse, yargılama hakkını da elimize alarak, lan bunlar cehennemin ortasına direk olmayı hak ediyorlar…
d) Ben fahiş fiyatlarla aşırı kar edersem çok uyanık ticaret erbabıyım, ama başkaları bana sattığı maldan, aynı karı öbür tüccarlar yaparsa büyük ahlaksızlık yapar…
e) Bizim çoluk çocuk her hareketi yapar, ya çocuktur gençtir, biraz hoş görmek gerekir, ama başkalarının çocukları aynı hareketlerin on da birini yapsa, lan bu toplum öyle bozuldu ki başımıza taş yagacak… Yagar da ama bizim çoluk çocuğun yüzü suyu hürmetine yağmıyor deriz…
f) Bizim çocuklar cilveleşirse sorun yok, hele bir erkekse hiçbir mahsur yok, erkekler cinsel iffetsizliklerden azadedir, ama karşı tarafın çocukları cilveleşirse, lan vallaha da billaha da bu toplum da ahlak, namus, haya kalmadı utanmasalar bu işi sokak da yapacaklar… Bunların yüzünden Allah bizi lanetleyecek deriz… Bet ve de bereket kalmadı deriz…
g) Bir piknik alanına gittik, bizden öncekiler bir çöp bırakmışsa lan buranın içine etmişler, bu toplum adam olmaz deriz… Bizim bıraktığımız çöpleri hiç birimiz görmeyiz…
h) Diyelim ki köy de yaşıyoruz, bizim hayvanlar komşunun bahcesine girer zarar verirse, ya hayvandır, idare etmek lazımdır, yada kontrolsüzlükle giriştir j-komşudan hoş görü bekleriz, ama komşunun hayvanları bizim bahceye girerse, lan bunlar harama helale dikkat etmeyenler, bunların dininden imanından şüphe ediyoruz deriz, işin içinden çıkarız….
i) İş yerin de bir işçi aynı hareketi yapar, buna ceza veririz, digeri aynı hayayı yapar, yalnız bu bizim partinin yada bizim tahrikatin mensubudur,onun yaptıklarından dolayı hiç sorun çıkmaz… Bizim adamsa hoş görmek lazımdır…
ı) Bizim partinin mensubları kamu kurumların da kadrolaşıyorsa, sorun yok kadrolaşmayalım da enayilik mi yapalım deriz… Ama karşı ki parti mensupları iktidara gelirse kadrolaşırsa, bunlarda adalet ve ahlak kalmamış, kamu görevlerini işin ehline vermiyorlar deriz, böyle devlet mi idare edilir deriz?
Bunları çogaltabiliriz, tarfik de, komşuluk ilişkilerin de, hatta takım tutarken bile bunlar ortaya çıkar… Bizim takımın futbolcularının yaptığı faullere hakem her hangi bir uyarı, sarı, kırmızı kart gösterirse yanlış karardır, hakemin gözüne gözlük vermek gerekir… Aynı faule, aynı uyarı ve kartı gösteren hakeme daha aradan on dakika geçmemesine rağmen kendi tuttuğu takımın oyuncusuna gösterdiği için, bu hakem i…..pn hakemdir…. İlk edapta bir pet şişeyi kafaya hak eder…
Bütün bunları alt altta koyduğumuz da ne görürüz biliyormusunuz, büyük bir çifte standart, bu bize neyi gösterir, büyük bir ahlak buğranının için de olduğumuzu… Ya bir şey ayıpsa bize de ayıp, karşı komşuya, bir günahsa bize de günah karşı da ki kişiye de, bir siyasal gaf söz konusuysa bizimkilerde de karşı partide de aynı algılanması gerekmez mi? Diyelim ki bir maç da bir kural faülse bizim oyuncuya da karşı takımın oyuncusuna da, bir şeyin, bize göre haram onlara göre helalsa, burada ciddi bir sorun vardır… Yada ayrı bir dinin mensuplarıyızdır… Ayrı dinin mensuplarının günahları sevapları, haramları helalları ayrı olabilir, ama aynı dinin mensuplarının günahları da sevapları da aynıdır… Aynı dine inanan kişilerin, hayatı algılamaları üç aşagı beş yukarı aynı olur degil mi? Biz de durduğumuz yere, baktığımız at gözlüğüne göre degişir, biz yaparsak bal tutan barmağını yalar, onlar bal tutar da parmagını yalarsa, lan bu hazinenin balıdır, malıdır topluma yapılan hakarettir, Allah katın da büyük günahlardan olduğunu idia ederiz… Bunun vebali günahı altından kalkılamaz, bunu yapan bu topluma ihanet içindedir…. Bu kadar çifte standartı bu toplumsal yapı götürmez… Bir an önce bizim için abes olanın onlar için de abes, onlar için ahlaksızlık olanın bizim için de ahlaksızlık olduğunu artık görelim… Hiç olmazsa aynı konular da olsun, toplumsal degerler de olsun, bir ölçümüz olsun ki aynı toplumun fertleri, aynı ülkenin vatandaşlarıyız, aynı dinin mensuplarıyız bunun bilincine varalım ve ahlak burahanını aşabilelim…
Ahlak ve adalet sorununu aşamayan toplumlar, toplumsal bilinçlerini, birliklerini de kaybeder, toplumsallık bilincini, birligini kaybeden toplumlar da ne millet, ne ümmet, nede vatandaşlık bilincine erişemezler. Fikri Adil
Degerleri, normları, ilkeleri, adil yasaları olan toplumlar Ahlak ve adalet üzere toplumsal bir hayat inşa ederler, biz de ahlak ve adalet üzere bir toplumsal yaşam inşaa ederiz dilekleriyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Temmuz 15 – www.vatandasfikri.com
|