HER ŞEYİ BİLİYORUM!! VALLAHİ Mİ?
Hayatımız da her şeyi bilen, ama ne eğitimi aldığı belli olmayan tiplerle karşılaşırız, ben bunu tesadüf sanırdım, yalnız bir akademisyen de üzerinde durunca, anladım ki toplumumuz da bu durum çok yaygınlaşmış… Bu aslında iyi gibi ama kötü neden?
Ben bir vasat vatandaşım, kendime güven duymak için nedenlerim olmalı, bunu güven duymak ve kendimce bilgiler edinmek, benim kendi alanımda bilmemi, işlerimi doğru yapmamı sağlar, güzel… Ama her şeyi biliyorum diye her konuda özellikle toplumsal konular da rast gele kararlar alırsam, Allah korusun doğru yapıyorum derken, doğru yapıyoruz derken yanlış yaparız, öylemi oluyor ne?
Örnegin toplumun genelini ilgilendire bir konu, konunun ekonomik tarafı varsa ekonomik bilgi, siyasal bir tarafı varsa siyasal bilgi, hukuki tarafı varsa hukuki, sosyal tarafı varsa sosyolojik bilgi gerekir… Bunlar yeter mi yok, ayrıca yapılan işin teknik bilgiler de gerekir… Bunların hepsini bildiğini iddia etmek biraz uçmayı gerektirir, uçuyormuşuz ne? Şimdilerde yaşadığımız iki olayı anlatayım da bu konuda nasıl hatalar yaptığımızı örnekler üzerinden görelim…
Örnegin birini ben yaşadım, referandum çalışmaları var bir milletvekili partisinin düşüncesini anlatıyor, bizde üç kişi geriden bakıyoruz, ikimizin milletvekilinin partisinden değiliz, yanımdaki abi ise milletvekilinin partisine oy veriyor, ama hangi parti vekili bilmiyor. Yanımdaki arkadaş dediki gel gidelim ne diyor adam bir dinleyelim bilgilenelim dedi, gidelim dedim… Bu bizim gideceğimizi anlayın sandı ki bizim parti milletvekili ne gideceğim ben konuyu biliyorum dedi… Ben abi akıl akıldan üstündür, gel gidelim ne diyor dedim, bana biraz kızarvari sen git dedi… Abi konu önemli adamın partisi ne diyor dinleyelim dedim, sizin adam değil mi dedi, yok patisinin adını söyledim lan bizim partiliymiş ya adam dedi, bak abi adamın hangi partili olduğunu bileceksin, ama dinleyeceksin ki, bileceksin bilebileceğiz dedim… Ben biliyorum ne yapacağımı dedi, yani abimin tercihi belliydi kim ne derse desin o tarafı olduğu partiye oy verecekti ya partisi yanlış yapıyorsa, oda o yanlışa ortak olacaktı… Ben abi dedim anayasal değişiklik oylanıyor, anayasal bir kavram olan güçler ayrılığı ilkesini biliyormusun dedim, yok dedi… Abi devletin gücünün tek elde toplanmaması için toplumlar anayasalarını güçler ayrılığı ilkesine dayandırırlar ki… Hükümete gelen adam otoriter yöntem olan tek adamlığa kakışmasın… Vay anasını lan bilmiyormuşuz ya dedi, gel abi gidelim şu sizin partinin düşüncesini öğrenelim dedim, yine şaşırdı, ben sizin adamları hiç dinlemem ki dedi… Ben de ona, abi biz savunduğumuz düşünceyi bileceğiz, ama savunmadığımız desteklemediğimiz düşünceyi de bilmek için onları dinleyeceğiz ki, hangisi yanlış, hangisi doğru öğrecegiz ona göre tercihlerde bulunacağız dedim.. Hep beraber partisinin düşüncesini anlatan milletvekilini dinleyemeye gittik…
İkinci örnek ise yukarda kısmen bahsettiğim bir akademisyenin yaşadığı olay, adam konusunun uzmanı, Profesör, konusuna dayanan kaç tez yönetti bilmiyoruz, sürekli alanını izleme sorumluluğu var yani adamın işi o, biz saatlerce işimizle uğraşırken o saatlerce uzman olduğu alanla uğraşıyor… Akademisyenin şikayetine göre, memlekete gittiğim de kolu komşu, heşerilerim bana memleketin hali nasıl, biz işimizde gücümüzde uğraşıyoruz, gündemi televizyonlardan izliyoruz, gizli konuşulmayan bir şeyler var mı, diye sorarlardı… Ama şimdi durum değişti hocam televizyona çıkınca neden bunu demiyorsun, neden şunu demiyorsun, yazarken şunu da yaz hocam, başka yardımcı olabilirsek ara hocam demeye başladılar ki… Onları yönlendirmek üzere onlara gönderilen bilgileri bilgi sanma yanlışları içinde olduklarını görüyor üzülüyorum diyerek akademisyen başka bir konuya geçti…
Evet bundan 1000 yıl önce insanlığın bilgi birikimi günümüzle kıyaslandığın da neredeyse 100 de bir civarındadır, bu tahmini bir rakamdır, günümüz de insanlığın bilgi birikiminin ben daha çok olduğunu düşünürüm… Bu kadar bilgiyi tek başımıza bilmek mümkün değildir, ama güvendiğimiz, tarafsız, yani alanında bilim taraftarı akademisyenlerimizi, siyasetçilerin borazanı olmamış yazar, çizerleri dinlersek, merak ettiğimiz konuları kitaplarından okursak bilgileniriz, işte o zaman bilebiliriz…
Biz bilmeden iman etmeye alıştırılmış bir toplumuz, siyaseten inandığımız insanlara da böyle ne konuştuğuna, ne yaptığına bakmadan inanıyoruz, oy veriyor destekliyoruz.. Ülkemizde, toplumumuzda bizim inanmalarımızı, güvenmelerimizi istismar eden siyasetçiler yüzünden sürekli zarar ediyor.. Bu toplumun ferdi, bu ülkenin vatandaşı olarak tabiki bizde bilmediğimiz ama taraf olduğumuz dan dolayı bu zararlara ortak oluyoruz, bizde zarar ediyoruz… Bilmemek yanlış kararlar, kötü sonuçlar aldırır, zarar ettirir, bilmek ise doğru kararlar, güzel sonuçlarla, faydalarla, karlarla sonuçlanır… O zaman bilerek, bilgiden yararlanarak kararlar almak dikeğiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 30.3.17 – vatandasfikri.com
|