Sınırsız insanlar!!
Evet sorunların çoğuna sınırsız insanlar neden olur, neden sorunlara neden olurlar derseniz, buyrun ortaklaşa bu konu üzerine sohbet edelim…İlk önce süper sınırsızlara deginelim, bunlar içinde yaşadıkları topluma katkılarına bakamadan bankamatikden gelen paraya bakarlar, hesaba yatan paraya bakarlar, o kadar çok para... Oysa ki bu kadar çok para birilerinin hakkının yenildigini, sınırları ihlal ettiklerini bile fark etmiyorlar…
Bu sınırsız insanlar ne kişisel alan, ne can, ne bireysel hak nede insan hakları, ne hak ne de hukuk tanımıyorlar… Patronsa işcisinin ne ücretini ne de çalışma zamanına riayet ediliyor... Böylece sömürüyor zulmediyor, erkekse kadınını eziyor, babaysa bütün hakları kendinde görüyor, yönetim yetkisi ondaysa adaletsizligi ve ahlaksızlığıyla zulme neden oluyor, ekonomik güç elindeyse işçisine ücret olarak vermediği parayı, devletine vergi olarak vermedigi paralarla bencilce başka ülkenin ürettiği lüks eşyalara, arabalara veriyor, bu nedenle ihracat ithalat dengemiz de bozuluyor… Üretmiyoruz, üretimimiz az, bir de bunu kendi aramızda paylaşırken dengesizce paylaşıyoruz… Bu sınırsız adamları birileri uyarmalı, dur demeli degil mi?
Evet gerekiyor ve bunlar her acıdan uyarılıyorlar, ama bunların uyarılarla kendi sınırlarına cekilmeleri çok zor görünüyor. Örnegin din ilahi emirlerle uyarır haddini, sınırını bil, adam bir tövbe ederim, bir de hacca giderim işi hallederim diyor… Yasal uyarılar var, kim iktidardaysa onunla aramı iyi tutarım yasal uyarıları da aşarım diyor, toplumsal tepkiler ise örgütsüz bir toplum olduğumuz için cılız kalıyor, böylece meydan bu sınırsız adamlara kalıyor… Sınırsızlık devam edip gidiyor…
Oysa ki insansak insanın hakkına hukukuna dikkat etmeli degilmiyiz, sınırlarımızı korumak kadar, saygı beklemek kadar, karşımızdakilerin de sınırlarına dikkat etmemiz gerekmez mi? Sınır ihlallerinin sıradanlaştığı toplumlar nasıl mutlu olabilir… Hakka, hukuka dikkat etmeden, sınırlara saygı duymadan nasıl saglıklı, güvenli bir toplumsal düzen kurulabilir… Bırakın hakkı hukuku cana yaşam hakkına bile saygının olmadığı yerde kimse kendini güven de hissetmez, güvenin, adaletin olmadığı yerde hukuk da, hak da zorunlu izne gönderilir…. Sanırım bizim toplumumuz da öyle oluyor, hepimize yazık oluyor….
Gücü elinde tutanlar, bu gücü haksızlıklarla elde ettiğini hepimizden çok biliyor ve korumak için paranoyakca davranışlar sergiliyor ve haksız elde ettiği gücü elinde tutmak için zulmediyor ve mutsuz oluyor, hem mutsuz ediyor… Bu gücün adaletsizligi ve hukuksuzluğunun zulmüne maruz kalanlar da zulümden dolayı mutsuz oluyor, hep beraber mutsuz mutsuz yaşıyoruz… Bu sınırsızlığın toplumsal yansımaları, bir de kişisel, bireysel yansımaları var ki oda bu yukarıdakilerden farklı degil… Sınırsız her yer de sınırsız…
İster eşler arasın da, isterseniz ebeveyn çocuk ilişkisinde olsun, ister sevgili olarak kadın erkek ilişkilerin de olsun, ister kardeşler arasın da, ister arkadaş ve akraba ilişkilerirniz de olsun sınırsızlar her zaman karşımıza çıkmaktadırlar… Sınırsızları durdurma yetenegimiz yoksa yandık…
Karı koca ilişkilerin de karşı tarafı mutsuz edecek her beklentimiz bizim sınırımızı aştığımızın belirtileridir, bu durum da ben olsam bu beklenti talep karşısın da onun yerinde olsam ne yapardım diye düşünerek karşımızda kinin sınırlarına dikkat etmeli eşimiz de olsa saygı duymalıyız, eşimdir döverim de, severim de, beklentilerimle mutsuz da ederim diyemeyiz… Ama sınırsızlar mutsuzluk verdiklerini degil hakları olduklarını düşünürler… Mutsuzluk vermek bana göre en büyük günahlardan biridir, neden mi, mutsuzluk vermek zulümdür de ondan…Çocuk ana/bana ilişkisine gelince ise yine aynı sınırsızlıklar görünüyor.. Kah bu sınırı analar/babalar aşıyor, kah da çocuklar… Son zamanlar da daha çok çocuklar aşmaya başladılar… Kardeşler arasında da çok zaman arsızlıga vuran bir kardeş, diger kardeşin sınırlarını sık sık ihlal ediyor… Eşya kullanmadan alınca, ortak alanları kullanma zamanlarına kadar bir çok alanda sınırlara saygı duyulmuyor… Ailenin imkanlarınının adil paylaşımı konusunda yine sorunlar olduğu gözleniyor… Çok basit gibi görünse de sürekli yaşandığı için aslın da büyük sorun… Adaletin, hakkın, hukukun çizdiği sınırlar her alanda gerekmiyor mu? Tabi ki gerekiyor….
Sevgililerin birbirini istismarı ise neredeyse günlük olay olmuş artık normal görülmeye başlanmış, sınırlar, kimi kez cinsel istismar kimi kez de ekonomik istismar olarak aşıldığı görülüyor… Bunlar sevenlere yakışır mı? Bu iki sevene yakışan durum istismarı bırakın, sınırları aşmayı bırakın sevenlerin kendi sınırını sevdiklerinin kendi alehine, sevdiklerinin lehine sınırlarını küçültmesi gerekmez mi? Bu durumlar akraba ve arkadaş ilişkilerinde de yaşanıyor, yaşanmaması gereginin altını çizerek sınırlarımızı korumaya dikkat ettiğimiz kadar karşı sınırlara da karşı da saygıya dikkat etmemiz geregini unutmayalım dilek ve temennileriyle…. Selam ve Sevgileirmle…
Fikri Adil --- Temmuz 15 --- www.vatandasfikri.com
|