HAKİKAT AŞIKLARI
(Hikmet Aşıkları)
Genellikle insanlar için aşk önemlidir ama önemsemeyenler de vardır, hakikat önemlidir, hayatımıza ışık tutar, öte yandan önemsemeyenler de vardır… Yani genel olarak kabul ettiğimiz şeyleri, bazı bireyler kabul etmezler neden? Hakikatin, hakikati bazılarını rahatsız eder, onların otoriterlerini sarsar, onlara ekonomik zarar verir, yada savundukları dini, siyasi düşüncenin yanlış, eksik yanlarını, insana ve doğal hayata zararlarını hakikat meydana çıkarır.. Bu verdikleri zararlar, bütün kapatılma çabalarına rağmen uzun vadede gizlenemez hale gelir, hakikat karşısın da eninde sonun da kaybedecek olanlar hakikatin üstünü kapatmaya çalışan sahtekar dini alimler, yöneticiler, bilim otoriteleridir… Bunu tarih göstermiştir, hakikat zaferini hep ilan etmiş, çünkü hakikat iyi, adil, doğru ve güzel olanın peşinde olduğu için, hakikatin gücü işte tam da buradan gelir… Ona aşık olanlar aynı zaman da bunlara da aşık olanlardır… Bunu geniş inceleyebilmek için hakikat, Hikmet, Gerçek gibi yakın kavramlara bakmamız gerecek, bu bakışı iki acıdan (dini ve felsefi) yapmalıyız ki, düşüncemize, hayatımıza sentez düşünceler aktarabilelim…
Dini hakikat: Sözlükte "gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekli, bir şeyi gerçekleştirmek" gibi anlamlara gelen hak kökünden türetilmiştir. Hakikat kelimesi Kur'ân'da geçmemekle birlikte, bazı hadis ve haberlerde yer alarak şu mesaja dönüşmüştür "Allah'ı bilmenin hakikati, takvânın hakikati" gibi ifadelerle, dini bilginin hakiki kaynağının Kutsal kitaplar olduğuna işaret edilmiştir… Oysa dini alanda Hikmet alanı olarak düşünmek gerektiğini ifade ederek, kısacası hikmet üzerine düşünelim mi? Hikmet: Hükmetmek, hâkim olmak, hikmetli olmak, yönetmek, düzeltmek amacıyla yanlış bulunanları men etmek… Hatadan dönmek ve sağlam yapmak anlamındaki "h-k-m" kökünden türeyen hikmet kavramı terim olarak; adalet, ilim, amel, nübüvvet, Kur'ân, Allah'a itaat, dinî anlayış, Allah korkusu, akıl, söz ve işte isabet, hakkı bilme ve hayır işlemek anlamlarına geldiği görülmektedir. Hikmetin özü; anlayış, gerçeği bilme, düşünme yeteneği, sezgi gücü, iş ve sözlerde isabetli olma, düşünce planında kalmayıp eyleme dönüşen yararlı ve derin bilgi, ilim ve akıl ile doğruyu bulmak anlaşılacağından, sosyal hayatı, dini anlama cabamız da diyebiliriz…
Âyet ve hadislerde hikmet sahipleri övülmüştür: "Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çok hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar" (Bakara, 2/269), "Hikmet müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır" diye önermiştir… (Tirmizî)
Hakikat ve Hikmet aşıkları dini alanda da, toplumsal alanda da, dini ilkeleri ve toplumun diğer kuralları olan yasaları sadece şekil ve merasimden ibaret görmeyip, bunların yanı sıra ondan daha önemli olan anlam ve özüne değer vermek gerektiğini anlayanlar bu alanda aşkla hareket edenlerdir. Bu ise dinî hükümlerin, toplumsal kurala dönüşmüş normların gaye ve hikmetlerine uygun bir şekilde yorumlanması, eksiksiz uygulanması ve yaşanması anlamına gelmekle beraber… Hakikat ile hikmet ve gerçek bir üçgen gibidir, Hakikatsiz, Hikmet, Hikmetsiz Gerçek anlam eksikliğine neden olacaktır, anlam eksikliği ise hayatın eksik anlaşılması ve yaşanması demektir ki, sanırım hiç birimiz bunu istemeyiz… Hayatı anlamak için felsefe ve bilim gözlüğü ile bakmak da zorunludur, acaba bu gözlük ne gösteriyor?
Felsefi alanda düşünenler bu mesele hakkında ne demişlerdir, onlara da bakmazsak, hikmet, hakikat, gerçek yarım kalır diye düşünüyor, onlar ne demiş, ona da bir sonraki yazıda bakalım öneriyorum… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil –30.11.17 – vatandasfikri.com
Kaynaklar:
3- http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id
|