DEGERSİZLİĞİN LANETİ!!
Bir toplum düşünün ki 150-200 yıldır degerlerinden bilinçli bir şekil de uzaklaşsın, bu toplum da milli bilinç nasıl nasıl oluşacak, bu bilinç üzerine nasıl ortak kanaat oluşturulacak, ortak kanaatlar üzerine nasıl bir toplumsal tavır takınılacak bu belirsizliklerin topluma yansımasını üzülerek görüyoruz. Nereye kadar degersizliğin peşinde koşacağız, ya da başkasının degerlerinin deger olarak kabul etmeye çalışacagız, ya da kabul etmeyene zorla kabul etirmeye çalışarak iki asırı feda ettik, hala ısrar edenlere gelince ya, artık toplumsal sorun oluyorsunuz, önerilerinizi bu toplum kabul etmedi, dayattınız direndi, eee artık durun yavv…. Aradan geçen iki asıra rağmen başka degerleri alırdın, almazdın tartışmalarını hala hissediyormusunuz?
Şimdi degerleri üzerinden yaşayamayan toplumun bütün özelliklerini taşıyoruz, nereden çıkarıyorsun derseniz deger biz de ne yaratır, degersizlik ne yaratır üzerinden giderek cevap aramaya çalışalım ne dersiniz? Degerler bizim dilimizle, bize tanıdığımız anladığımız mesajlar veren, yabancı olmayan seslerdir, içinde dilimizden, dinimizden, kültürümüzden mesajlar barındırır, bu sesleri ayırt edemeyecek kadar bizden seslerden uzak durduysak, yabancı seslerle bizden sesleri karıştırırız. Bu nedenle toplumsal sesler hep sorunlu çıkar, artık ortak sesi, ortak dili, ortak kültürü kaybetmeye başlamışız demektir. İşte bu degersizleşme hali topluma sirayet etti mi, artık degerli şeyler, degerler de hayatımızdan çıkar….
Deger yaptığımız işin toplumsal sorumluluğunu düşünerek hareket etmemizi sağlar. Degerler aslında toplumsal haytın temelidir… Hepimiz biliriz ki her işin bir toplumsal yanı vardır, öğretmenmisiniz toplumsal, toplumun çocuklarını egitiyorsunuz, Doktormusunuz, toplumun hasta fertlerini sağlıgana kavuşturuyorsunuz, çöpcümüzünüz toplumun çöpünü kaldırıyorsunuz, polis misiniz, toplumun güvenligini sağlıyorsunuz, ticaret mi yapıyorsunuz, fahişelik, jigololuk mu yapıyorsunuz, alış veriş toplumla yapılıyor ve toplum üzerinden para kazanıyorsunuz kısacası toplumun içindesiniz ve her ne işi yapıyorsanız yapın nispeten kamu görevlisiniz demektir. İşte bu durumun sağlıklı işlemesi için bazı kurallara ihtiyaç vardır, bu kurallar degerler üzerine gelenek ve göreneklerle oluşmuş bir meslek kültürü, toplum kültürü ile olur. Hepimiz hayatın içindeyiz lütfet haksızlık yapmadan bu gruplar hangi degere ve kültüre dayanıyorlar? Sen iki asıra yakındır degerlerini gericlikle, irticacılıkla suçla, başkalarının degerlerini de cagdaşlık ve medeniyet diye yut, yutmayanları da yutmaya zorla…. O zaman kültürün ortak degerini, tavrını toplum da, toplumsal davranış olarak da göremezsin, kişisel tavırlar olarak da, görememe nedenimiz de degerlerimizden uzaklaşmaktır, yabancılaşmadır…
Degerlerden uzaklaşma belirtilerine kısaca bakalım, bizde kültür ve davranış oluşturacak damarları tek tek kesmişiz. Edebiyata bakalım bize ne Yunus dan nede Karacaoğlan dan, nede Kuran dan mesaj getirmemektedir, bize hep batılı düşünürlerden mesajlar getirirler bu mesajlara da evrensel mesajlar denilerek artık tartışılmaz hale getirmişlerdir. Ben evren deyim ama öncelikle yerel yaşıyorum, önce kendim sonra evrensel olabilirim,kendi kültürümüz evren de bize harita görevi yapar. Kendi kültürümüzün ışıgında evrensel toplumda dolaşmalıyken, ışıksız çıktık yola…
Kendi kültürümüzü yok sayarsak, evrensel kültür içinde rehbersiz kalırız, Fikri Adil
Olumlu bir örnek vermek gerekirse son 5-6 yıldır Mevlana dan mesaj getiren edebiyat ürünleri çogaldı ve edebiyatımız toplumuyla buluşmaya başladı… Bize kültür ışığı verecek damarlara bakalım mı?
Eee Tiyatro, ne durum da bakın hangi oyunlar oynanıyor, çogu yabancı, yani yine evrensel hikayesi, evrensel hikayesin de edebi bilgilerden çok bize lazım olan fenni bilgilerdir ki ne batılı dostlar bize bunu veriyorlar nede biz alıyoruz, degersizliğin lanetinden olsa gerek almamak için de direniyoruz… Kültürün evrenseli olmaz, sosyolojinin evrenseli olmaz, evrensel olursunuz bazı kültürel degerlerle, evrenselden alış veriş olur ama kendin kalarak, bunun adı da evvrensele katkı sunmak demektir. Hiç merak eden olmuşmudur bilemem evrenselin bize, bizim evresele katkımız üzerine… Ben hiç araştırma yapmadan şunu söyleyebilirim. Bizim çok az katkımız olmasının nedeni biz bize ait degerleri yok saymışız, yok saymamız üzerine nasıl edebi ve fenni ürünler ortaya çıkararak evrensel kültüre katkı sunabiliriz… Yaptığımız en önemli hatalardan biri de, bir siyaset benimseyince kendimizden vaz geçmemizdir.
Üretememe kısırlığı degersizliğin lanetindendir. Fikri Adil
Bir siyasi düşünce kabul ettik mi, kimi Türk olduğundan, kimi Müslüman olduğundan adeta rahatsız olmuş, kendi olmaktan vaz geçmiş…. Allah aşkına bir düşünün ben kendim olmaktan vaz gecersem kim olabilirim… Ne demek kendim olmaktan vaz geçmek, şu denektir, adım Hüseyin ama ben Raki olacagım diye tutturmuşum öyle zorlamışım ki rambo olacağım, Raki olacagım diye Hüseyin'likten uzaklaşmışım ama Rambo da olamamışım ne olduğum belirsiz bir durumla dünya bana bakıyor, bu Hüseyin degil, Rambo hiç degil bu kim? Evet sorunun püf noktası biz kimiz… Ben dünyaya bakıyorum ne kendi degerimle, düşüncemle, ne de evrenseli özümzeyerek başkaları olarak dünayı okumayamıyorum…
Biz hangi dine inanıyorsak oyuz, İslama mı Para dini kapitalizme mi inanıyoruz? Hangi Müzigi diniliyorsk oyuz, acaba kendi musikimizi, halk müziğimizi, sanat müziğimzi bize aitleşmiş arabeksi mi dinliyor haz alıyoruz yoksa bunları yok sayacak kadar hayatımızdan çıkardık mı? Hangi Tiyaro oyunlarını izliyoruz karakterler yerli mi yabancı mı, hangi filmleri izliyoruz kahrmanaları bizden mi başkalarının kahramanlarını mı bize örnek gösteriyor, biz biraz da hangi kahramanı örnek alıyorsak oyuz degilmidir? Zaten edebiyattan bahsetmiştik. Hadi bunlar da tiçari kaygılar var, satılır, satılmaz izlenir izlenmez ya ders kitapların daki bilgilerin içindeki başka kültürleri anlatan bölümlere ne diyecegiz? Bakın hemen bazıların da evrensel kültüre kendimizi kapatalım mı diye savunma için de olduklarınızı düşünüyorum. Arkadaş nasıl evrensel, teknigi adam sana vermiyor sen de onu almıyor/alamıyorsan kültürel degerlerini sana neden enjekte ettiğini düşünmelisin…..???....??* Adam salak mı kendi ürettiği şeyin patentine sahip çıksın kültürüne sahip çımasın, seni kendisine benzetmeye çalışsın ama üretme, çalışma disipilinli ve ahlakı verecek olanlarla degil. Moda magazin, imajın, reklamın dayattığı tüketim kültürünü versin arkasından da tüketim mallarını……
Bize bunları ne yaptırıyor degerlerimze sırt dönmek o zaman tersini yapacagız, yalnız benim korkum aradan zaman geçtikce geri geldiğimiz de ne biz degerleri tanıyabilecegiz nede degerler bizi, iki asırdır uzak kalmanın verdiği sogukluk, yabancılaşma, degelerimizle hem hal olmayı zorlaşmıştır bu bilinçle biraz zorlamamız gerekmektedir.
Siyasete gelince degersiz siyaset dümensiz gemiye benzer, nereye gidegi belli olmaz, genel de ranta gider, hırsa gider, kibiri gider. Bu gidişler de bizi ne sosyalist yapar, ne Muhafazakar, ne sağcı nede solcu, biz millet olarak degerlerimize sırt döndükce degersizliğin laneti bizim peşimizi bırakmaz. Biz sosyaliz mi, biraz dinimizden, biraz kültürümüzden öğrenmeliyiz, sonra evrensel sosyalist degerlerle harmanlayarak evrenselin bize bizim ona katkılarımızla ortaklıklar kurarak degerlerden kopmadan Onu uygulayabiliriz. Bazı uç Dinci kesimlerde de aynı sıkıntıları görüyorum, milli degerlere o kadar sırt dönüyor ki, millet mensubiyetinden rahatsızlık duyduğu mesajını her fırsatta vermeye çalışıyor, ülkenin kurucusuna karşı sempati duymadığını her fırsat yakaldığın da ifade ediyor, bilmiyorum ne düşünüyor, kendi ve toplum ne kazanıyor düşünmediği ortada..
Genel olarak topluma baktığımız da ticari hayatta fahiş fiyat varsa, doktar hastasını müşteri gibi görüyorsa, polis güvenliğini sağlayacagı kimsenin düşüncesine bakarak hareket ediyorsa, yargıda uydurma delillerle gercek deliler belirsizleşmişse, öğretmen hayata degil sınava hazırlıyorsa, çöpcü çöpleri kaldırmak yerine logara, dehlize halının altına süpürüyorsa, bu toplum degerlerinden uzaklaşmış, ortak kültür ortaya koyamış, ortak yasalar yapamamış, degeresizlik bunalımın tüketim çukuruna düşmüş demektir.
Bu toplum da bütün çarpıklıkları görmek artık sürpriz olmaz, çünki bu topluma degersizliğin laneti bulaşmıştır…. Acilen kurutulmak dilegiyle… Nasıl mı ben Orhun yazıtlarından alınca, Kuran'a, Dede Korkut'a, mezhep İmamlarından alınca, Ahmet Yesevi ye, Karacaoğlan dan Yunus'a, Ziya gökalp den Cemil Meriç'e Nazım Hikmet'ten alınca, Aşık Veysel'e bize bizi katacak edebiyattan, deger, degerlerden toplumsal ve kişisel hayatlar yaratmak bizi kurtarır umudu taşıyorum.. Umutlarımız canlı durması dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil -- www.vatandasfikri.com. 24 Aralık 13 – Ankara- Cayyolu
|