DUYGUMUZU AKLİLEŞTİRMEK
(Duygusal Alanda Akılla Çatışma)
Aklileştirmek deyince akıl üzere düşünmek gibi anlaşılsa da, ben millet olarak tersini yaptığımızı düşünüyor, duygusal alanla akıl alanını çok karıştırıyoruz gibime geliyor… Bu düşünceni nasıl temellendiriyorsun diyorsanız çok anım var, çok izlenimim var… Hangisinden başlayayım bilmiyorum, ama isterseniz hangi alanda aklileştirmeler yapılıyor buradan başlayalım mı?
Aşk üzerine aklıleştirme yapılabilir mi? Abartılı mürit düşünceleri üzerine aklileştirme yapılabilir mi? Akıl dışına taşacak kadar dediğim tetikçilerle aklileştirme üzerine konuşulabilir mi? Lider abartması içinde olanlara, hatta kutsaması içinde olanlara liderlerinin yanlış yaptığını akıl üzerinden anlatabiliriyiz? Anlatamayız, çünkü bu alan onların akıl alanından çıkmış, duygu alanı içine girmiştir…
Adam/kadın aşkın büyüsüne kapılmış, kadın/adam ne yaparsa yapsın ona güzel gelir, aşk onlardan aklın örtülmesini ister ve onlarda onu yaparlar… Hayatlarından memnundurlar, ama bu onların kişisel alanları…
Tahrikât mensubiyeti içinde olan müritlerde öyledir, şıhlarını aynı anda kah Kabede görürler, kah savaş alanlarında, kah dergahta postunda, oysaki onlar efsunlu bir rüya görüyorlar, onlara akıl adına ne derseniz deyin boşuna… Bir insan zaman ve mekan zorunluluklarını nasıl aşar derseniz, ben bilmem ama bizim şıh aşıyor der…
Bazı inat tipler vardır, hem bizim aklımızı hemde kendi akıllarını yok sayacak kadar, bilgiye akla, düşünceye karşı gelirler, dediğim dedik derler… Takımları yenilir hakem suludur, zemin kaygandır, partileri seçimi kaybeder batı, oyun, sistem önümüzü tıkandı, hile hurda derler, bu dediklerine inanırlar, inansınlar da ama beni inanmaya zorladıklarında sorun çıkar… Onlar inanmak istediklerine inanmaya alışmışlar ve akıl tutulmasını normal karşılarlar, sadece bunlar değil burada örnek vereceğimiz, yanlışlarını aklileştirme çelişkisini yaşayan herkes bu tuzağa düşer…
Siyasal alanda ise aklileştirme, toplumların başına bela getirir, bir siyasal lider sürekli alkışlanırsa, sürekli her dediği onaylanırsa, takipçileri tarafından ilahlaştırılsa, oda kendi, kendisini ilahlaştırabilir. İşte bu noktada yanlışları aklileştirmek için onların sözcüleri devreye girer… Efendim ekonomi uçuyor, dünya bize hayran, herkes bizim lideri kıskanıyor, bizim lider milletimiz vede devletimiz için çok büyük bir şans, buna karşı çıkan güruh ya akılsız, ya hain, ya kafir, yada ajan… Bunları sırayla degerlendirecek olursak… Ekonomi nasıl uçar, tasarrufla, üretimle yaptığınız yatırımlarla ürettiklerinizi ihraç ederek milli geliri artırarak ekonomiyi uçurabiliriz… Şimdi son 20 yıla bakalım ne zaman bizim dış ticarette, ihracatımız ithalatımızdan fazla oldu? Hiçbir zaman, o zaman neyle uçuyor ekonomimiz, ülkenin duran varlıkları olan şirketlerinin satışıyla (Son 15 yıldır 71 milyar dolarlık şirket satmışız)… Bu uçmamıza yetmemiş 300 milyar dolarda borçlanmışız, bu özelleştirme denen şatışlarla ve aldığımız borçlardan gelen paralarla yeni yatırımlar yaparak üretime mi geçmişiz? Yok! Nereden biliyorsun, dersen hala dış ticaret açığımız devam ediyor da ondan… Efendim bizim lider nasıl kostaklandı, karşıdaki lideri nasıl tırstırdı, gibi insanların kişisel alanında övünebileceği şeylerle, diplomatik alanda lider abartması da uzun süren ezilmişliğe dayalı çocukça sevinmeler diyebiliriz… Bunlar akılla ölçülmeyecek kadar abartmalar ürünüdür, duygusal aşırılıklardır.. Lider abartması en büyük partiden en küçük partiye kadar, üstelik istisnasız, hata yapmaz bizim lider diyenlerin ülke siyasetini getirdikleri nokta işte burası… Lider abartması siyasal gergilime, siyasal gerginliklerde sosyal gerginliğe dönüşerek toplumsal barışımızı tehdit eder hale geliyor… Şu anda siyasal alanda aynı tahrikatlarda olduğu gibi, siyasal liderleri de abartıyoruz, şıh uçmaz mürit uçurur deyimi lider uçmaz, taraftarları uçurura dönüşüyor… İşte tam bu noktada gönüllü olarak kendimizi lidere mahküm ediyoruz… Siyasal alanda akıl işlemez, itaat işler hale geliyor, sonuç kos koca bir hüsran… Son elli yılı G.Kore ile karşılaştırmalı inceleyin görürsün…
Oysaki aklileştirme, soyut düşünerek, soyutla somutun sentezini hayatın içinde, bilim alanın da, inanç alanında, felsefe alanında, siyaset alanında, eğitim, bilim aracılığıyla doğayı, kültürü, varlığı deneye, gözleme, dogaya uygunluğa, hayatımıza katacağı katkıya, insana vereceği değere göre anlamak... Ayrıca dünyayı birlikte paylaştığımız diğer canları dikkate alarak akıl ve bilgi üzere yaşamaya aklileştirme diyebiliriz.. Varın siz karar verin, biz hangi noktadayız? Akıl ve bilimle, bilgi üzere düşünerek karar vermek dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 6.5.17 – vatandasfikri.com
|