İDARE VE SİSTEM SORUNU
(ZİHİNSEL KARIŞIKLIK)
İdare deyince, yönetim anlarsak iyi başlangıç yapmış oluruz, yönetim bir zihin işidir, akıl işidir, bir sistem, bir mantık, bir kültür işidir… Kişi kendini mi idare edecek, kişinin sistemi akıldır, zihindir bunları besleyen bilgidir, kültürel değerdir… Bunlar kişide yoksa kişisel kaos ve psikolojik sorun çıkar, bu durum da bir kişi sorun yaşar… Zihinsel karışıklık ya toplumu idare eden birinde ise, kişi o toplumun aydını, lideri yöneticileriyse, tüm toplum bunun sıkıntısını yaşar… Bir sabah kalkıp Osmanlı, diğer bir gün kalkıp halife, öbür gün kalkıp Türkçü, diğer bugün demokrat, Cuma günü kalkıp şeriat isterik diyorsak, farklı günlerde farklı, farklı olursak, yada siyasete böyle söylemler söylüyor, acık gizli sürekli siyasal sistemi tartışıyorsak… Buna kendimizde inanıyorsak, taraftarlarımızda sürekli bizi alkışlıyorsa kafamız çok karışık sistem sorunu var demektir… TBMM’ne gittim, Osmanlı padişahları Tuğralarıyla dolu, Neredeyse bayrağımız kadar her yerde asılı… Ben bilirsiniz tüm tarihimizi tarihimiz kabul eder, o günü öğünün mekanı ve zamanı içinde değerlendiririm… Bana o döneme düşman, şu döneme taraf demeyin rica ederim.. Biz vatandaşı olduğunuz devletin kurucu lideri, bayrağı gibi, andımız gibi değerlerle neden ters düşeriz anlamış da değilim.. Bu sistem tartışmalarını Yusuf Akcura, Ziya Gökalp 1900 lerin başında yapmışlar, bizim için sistemin, ulus devlet, yurttaş, vatandaşlık esaslarına dayalı bir hukuk devletinin iyi olacağı çıkarımında bulunmuşlar… Yönetici kadrolarda buna kanaat getirmiş, yani Üç Tarzı siyaset bu tartışmalar için yazılmış… Osmanlıcılık mı, İslamcılık mı, Türkçülük mü, denmiş, Türkçülüğe yakın bir sistem kurulmuş… Artık ümmetten önce vatandaşlık bilincine gecelim mi? Vatandaş birliğini sağlayamazsak nasıl Ümmet birliği için çalışabiliriz ki? Acaba bizimle birlik olmak isteyen ümmet oranı nedir? Bakın burada da kafamız karışık ümmetmiyiz millet mi, vatandaş mı? Yoksa sözleşme gereği bağlı olduğumuz toplumlarla ilişkilerimiz nasıl olacak? Onlarca soruya cevap aramız gerekirken, biz soru bile sormuyoruz zanlar üzere yaşamaya çalışıyoruz… Çünkü kafamız karışık… Bir sistem nasıl olur, nasıl işler, akılla, bilgiyle kültürü günün içinden okumayla işler… Şimdi biraz sistem üzerine duralım mı? Şu soruyu sorarak sistem üzere düşünmeye başlayalım mı, Krallık sistemi İslama uygunda demokrasi sistemi değil mi?
Biz de kabul edilen, sözleşmeye bağlandığımız vatandaş esaslı bu sistemi, sistemin kurallarına göre işletmemiz gerekir düşünceleriyle… Sanki sistemsizliği savunarak, sistem tartışmalarıyla kafamız iyice karışıyor gibi… Sistem nedir? Sistem: Bir sonuçelde etmeye yarayan yöntemler düzeni dersek… Yol, yöntem, Bir aracıoluşturan düzen, düzenek, tertibat dersek… Toplumsal düzenler, sistemler toplumsal yaşayışı düzenlerler, biz sistemi kabul etmiyorsak, kendi kendimizi sistemsiz bırakmayız mı? “Sistemsizlik, sorunların kaynağıdır. Fikri Adil”
Nasıl kişilerin sistemini kültürel değerler ve bunlara dayalı normlar oluşturuyorsa, devletlerin sistemini de siyasal sistemlere, yani toplumların kurduğu devletleri de bir sisteme dayanır… Bu sisteme kimi monarşi, kimi demokrasi der, kimi cumhuriyet der, kimi sosyalizm der.. Yani bir sistem kabul edilir onun üzerinden yönetim sergilenir, bizde öylemi oluyor acaba?!?! Yazı çok uzadı ikinci bir yazıyla konuyu işlemeye devam etmek durumdayız… Öbür yazıda görüşmek üzere hoşça kalınız… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil --- 20.3.18 – vatandasfikri.com
|