ÖLÜMSÜZ YASALAR
Ölümsüz yasalar dediğimiz de ne anlarız, vatandaş hakları mı, yok, bunları aşması lazım, o zaman bunlara ne diyeceğiz? Kimimiz sünnetullah, kimimiz ilahi kurallar, yasalar, kimimiz ölümsüz yasalar, kimimizde insan hakları der… Deriz demesine ama bu hak ve hukuka ne kadar riayet ederiz? Ölümsüz yasa mı kutsaldır, bizim anlamalarımıza, yorumlarımıza dayalı olarak inandığımız, düşünce ve inanç mı kutsaldır? Hani şunu herkesin kutsalı kendine, ona saygı duyarız deriz ya!! İyide ölümsüz yasaların altındadır bu anlamalar ve düşünceler, hatta onun yorumlanmasıdır desek yeridir…
Dini inançlara bakın, öldürme der, biz bu mesajı alırız, yorumlayarak öldürmek için şu şu, şu, bu nedenler üretiriz, ölümsüz yasa ne oldu kadük!! Ölümsüz yasa değerini, önemini yitirmiş, geçerliliği kalmamış, eskimiş gibi değerlendirilir de kadük hale getirilirse, işte böyle bir dünya ortaya çıkar tam bu yazıyı yazarken Y. Zellanda da iki Camiye saldırı düzenlenmiş, 40 ölü varmış ve yaralı sayısı belli değilmiş… İşte tam bu noktada ölümsüz yasa ister Yahudilikle bak, ister Müslümanlıkla bak, İster Hristiyanlıkla bak öldür me der.. Bu saldırıyı yapan kişinin arsızlığına bakın katliam yaparken sosyal medyadan canlı yayın yapmış… İşte ölümsüz yasanın kişiyi, toplumu duygu ve düşünce olarak etkilememesi sonucu… İnsan böylece akla, izana, mantığa sığmayan saldırılar ve davranışlar içinde olabiliyor, inanç ve düşünce de fark etmiyor…
Ölümsüz yasanın içimize koyduğu merhamet, sevgi, saygı, adalet, ahlak gibi değerleri maddi şeyler bastırırsa, örneğin paraya her değeri satarsak, parayla insani değerler, satılır, alınır hale gelirse Ölümsüz yasalar ölür, yaşanılan hayattan çekip giderler… O zaman ne olur?
Bir toplum başka bir toplumun kaynaklarına el koymak için savaş çıkarır, o toplumu öldürür sindirir kendi ekonomik çıkarlarına göre davranmaya zorlar… Öyle mi oluyor ne?
Bu güçlü toplumların güçsüz topluma yaptıkları ölümsüz yasa ihlalleri, birde buna vatandaşların, hizmet ve güvenli yaşamaları için kurulan devletlerin, devlet yöneticilerinin vatandaş haklarını ihlallerini eklersek… Durumun vahameti ortaya çıkar… Bizim dini inanışımıza göre bir insan öldürmek bütün insanları öldürmeye denk ise, biz neden birbirimizi öldürüyoruz? Dinimiz İslam şu beş hakkı, hukukuna temel felsefe yapmış… “1-Canı, 2- Aklı, 3-Nesli, 4- Dini, 5-Malı” öncelikle dinimiz korur der alimler… Yöneticilerimiz ve biz ne yaparız? Başka bir dinin ilk on kuralı içinde ise şunları görürüz… Biz yazı uzamasın diye kendimizce önemli gördüğümüz on emrin beş ilkesini buraya alalım mı?
1.Adam öldürmeyeceksin. 2. Çalmayacaksın. 3. Yalan şahitliği yapmayacaksın 4. Komşunun hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin. 5. Babana ve anana hürmet edeceksin diyen ilkelere inananlar ne yapıyor? Bu insandaşlarımıza Yahudi derler, kendileri çok zulme, katliamlara uğramış olmalarına rağmen… Kendileri daha fazlasını yapar duruma gelmişlerdir... Son olarak felsefenin ilk kurucu babalarından Platon’un şu sözüyle yazıyı bitirelim mi? Bitirelim de ölümsüz yasalar dendiğin de, Antigone den bahsetmen gerekmez mi? Gerekir de, onu da internette bir arama motoruna yazarak okuyalım ne dersin, tamam diyelim de… Onu buraya yazmalıydık, her neyse… Yazalım o zaman önce Platon’un sözünü buraya yazalım da.. “ İyi varken Kötüyü Tercih etmek Ahlaksızlıktır” Demiş üstat demek ki iyi olan ölümsüz yasadır… Hikayenin tamamını okumak isteyenler, kaynaktaki bağlantıdan, yazıya ulaşabilir… Gelelim Antigone’ye…
İki kardeşi de savaşta ölen Antigone, birinin Kahraman digerinin Hain ilan edildiğini, hain ilan edilenin gömülmemesi cezası verilmesi üzerine, tepki gösterir ve gömer..
“Kral, Antigone’ye ne cesaretle sitenin, yasalarına karşı geldiğini sorar, O şunları söyler… Kralın koyduğu kurallar, Zeus’un (Yunan Tanrısı) koyduğu kurallardan, ölümsüz yasalardan üstün değildir. Ne zaman konulduğunu kimse bilmese de, yazılı hale getirilmiş olmasa da, hiç değişmeyen bazı tanrısal yasalar vardır… Bunlardan biri de ölen kişilerin ailesi tarafından geleneklere uygun bir şekil de gömülme hakkıdır, her zaman vardı, her zaman olacaktır… Göklerin yazısız bu yasası sitenin yasalarından, kralın buyruklarından daha üstündür… Antigone bu iki yasa çatıştığında ölüm cezasını kabullenip üstün olan yasaya uyacağını söyler… Aksi halde bir kralın cezalandırma tehdidinden korkarak üstün olan yasaya aykırı davranarak, yaşayamayacağını, günün birinde ölüp tanrının huzuruna çıktığın da, kendisini nasıl savunacağını, kral böyle istediği için böyle davrandığını söyleyerek kendini savunamayacağını belirtir… Hukuk teorilerine bu olay doğal hakların ihlal edilemeyeceği olarak yansır…”
Ölümsüz yasaları ölümlü hale getirir de öldürsek, insanlığımız ölmez mi? Aynı şekilde doğanın işleyişini bozar, doğanın ölümsüz yasalarını öldürürsek, doğal olaylarda bizi öldürmez mi? Aslında ölümsüz yasalar her alanda denge yasalarımızdır, onları yok ettikçe bizimde dengemiz bozulacaktır. Umarım, dilerim bu ölümsüz yasaları öldürmeyiz, dengemizi bozmayız… Bozmamak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 15.3.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
-
http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=645
|