KÜRT VE TÜRK HALKINA
KÜRT VE TÜRK HALKLARININ BARIŞ VE KARDEŞLİK İÇİNDE Mİ YAŞAMASINA VEYA KİN VE NEFRETLE YAŞAMASINA MI HİZMET EDECEĞİZ BUNU EYLEM VE SÖYLEMLERİMİZLE ORTAYA KOYMALIYIZ.
Kin ve nefret üzere yaşamak ve öyle kalmak, ne insani ne de hayvani hiç hayvanın tanımadığı hayvanlara karşı kinlendiğini gördünüz mü? Ben görmedim siz de tanık olamazsınız.
İnandığımız din bize kin ve nefretinizle adaletsizliğe neden olamazsın derken bırakın afette maruz kalmayı karşılıklı savaştan bahsetmektedir. Son olaylarda 100’lerle ifade edilen kötüyle milyonlarla ifade edilen iyiler kıyaslandığında 1000/1 gibi küçük bir grubun abes yorumlar herkesi rahatsız etmiştir. Öbür yandan küçük bir aksiliği işte T.C böyle bakıyor size diyen zihniyetler kaybetmeye mahkûm olmalıdır. Bu sapık zihniyetler bizi ifade edemez, kimseyi de ifade etmesine izin vermemeliyiz. Her olayı kendi karanlık penceresinden değerlendiren, kendisinin hatası olup olmadığını değerlendiremeyecek kadar düşüncesiz, kişiler toplulukların kanaat önderi olursa o toplulukların tabirimi mahsur görün burnu boktan kurtulmaz kendi vasatlıklarını kendi eksikliklerini gizlemek için suçlu mutlaka karşı taraftadır.
Evet, ben nasıl gizleyeceğim kendi vasatlığımı, karşı tarafın kötü olduğunu iddia ederek saklamaya çalışmanın bir gün bu yalanlar ortaya çıkmayacak mı çıkacak elbet. Her sorunu karşı tarafa saldırma malzemesi yapanlar birde durup düşünüp, kendi düşüncelerinin sorunları beslediğini göreceklerini umuyorum, kendileri göremezse onları takip edenlerin görmesini umuyorum ki bu akıl tutulmasından kurtulabilsin bu topluluklar, kurtulmalıdır ki toplum olabilsinler. Aynı düzenin bir parçası olarak toplumsal işleyişin içindedirler zaten.
Biz binlerce yıl birlikte yaşamışız, biz aynı dine mensubuz ve ümmetiz bunların hiç mi önemi yok, aynı vatanın vatandaşıyız, havasını soluyor suyunu içiyoruz. Ortak düşmanlarımız ortak dostlarımız oldu, aynı bayramda bayramlaşıyor, aynı bayrak altında yaşıyoruz. Emperyalistler saldırdığında birlikte kurtardık bu vatanı, şimdilerde ayrılığı körükleyenlerin gazına geliyoruz. Bu oyunun bir parçası olanların öne çıkmasına izin veriyoruz, bu densizliği yapanları aynı şiddetle kınamalıyız. Densizle aynı safı tutma yanılgısı içinde olmamalıyız.
Bunlar, bu densizler, sosyal paylaşım sitelerinde oturdukları yerden saçmalık dışında bir şey düşünmeyen ve üretmeyenlerdir. Türkiye halkları bu düşünemezlere uymayacağını göstermiştir yardımlarıyla acıları paylaşmalarıyla. Evini açanlardan ekmeğini paylaşanlara iki battaniyesinden birini gönderenlere bakınca bunu anlıyoruz. Bu kendini bilmezler tek tarafta yok kin ve nefret sarmalına kapılan bunlar yardım konvoyuna el bombası, taş da atabiliyor, sosyal paylaşım sitelerinde saçmalayabiliyor da. Biz neyi dikkate alacağız, kimi ölçü alacağız bizi de bu duruşumuz biz yapacaktır. Saçmalıklara mı katılacağız yardım konvoylarına mı, her aksiliğin nedeni T.C diyerek şiddeti körükleyen mi, barış için kin ve nefret söylemlerinden vazgeçen mi, biz kim olacağımız önemli. Bu sayede barış olacak, bu sayede yaralar sarılacak, bu nedenle taraf olmak önemli.
Size iki örnek vererek yazıma son vereceğim, birinci örnekte; Nemrutun ateşinden İbrahim peygamberi kurtarmak için karıncanın su taşıması ve taşırken senin cürümün ne, bu ateşi şu suyla mı söndüreceksin diyen birine yok söndüremeyeceğimi biliyorum ama hangi taraftan olduğumu belli etmek için nemrutun kin ateşine bu küçücük suyu taşıyorum demiştir. Karınca bu hareketi haktan, adaletten, barıştan yana taraf olduğunu göstermek için yapmıştır. Bizde barışa karınca gibi katkı sunmak istersek, katkımızın büyüklüğüne küçüklüğüne bakmadan harekete geçelim.
İkinci örnek; gerçek bir anı köy boşaltma anında 94-96 arası bir askerin anısı teröristlere yardım edildiği gerekçesiyle, güvenliğinizi sağlayamayız gerekçesiyle köyler boşaltılıyor, o dönemde. Köye tanklarla gelen askerler köylüleri köy meydanında topluyor, şu tarihte size köyün boşaltılması için tebliğde bulunulmuş neden boşaltmadınız deniyor. Bu deyiş biraz tehdit birazda baskı içeriyor. Bu telaş arasında köylüler köy meydanında toplanmaya çalışırken bir çocuğun ayağına kırık bir çay bardağı batıyor. Hiç kimseden ses çıkmazken canı yanan bu çocuk, birazda büyüklerinin telaşından etkilenerek, avazı çıktığı kadar ağlayarak, bağırarak, sessiz bu ortamda insanlığın sesi oluyor. Buna üzülen bir asker gidip çocuğu seviyor, çantasından çıkardığı ilk yardım malzemeleriyle çocuğun yarasını tedavi edecek merhem sürüyor ve yarasını sarıyor. Çocuğun annesi askere biz bir ülkenin vatandaşı, aynı dine inanan ümmet, aynı kültürün insanlarıyız, yalnız aradaki fitneciler sizi bize bizi size yalan, yanlış anlatıyorlar, bu yalanlara inananlarda işte ortamı bu hale getiriyor diyor. Ders alınmasını istersek işte iki ders alalım, isterseniz kendimiz için, çocuklarımız için, vatanımız için, Allahın emri olduğu için, barışa hizmet etmek için, yaralara merhem olmak için, canı yanana can olmak için, çatısı yıkılana çatı olmak için, biz doğal afetlerden bile ders alamayanlarla aramıza mesafe koyarak başlayalım isterseniz ders almaya. Şu anda Van’da yaşanılan acılardan, yardım örneklerinden alınması gereken binlerce örnek ve ders vardır, almak isteyene.
Doğal afetler bizim insanlığımızı veya duyarsızlığımız ortaya çıkarır, biz yaraları saracak merhem mi olacağız, merhem olmaya çalışanların tarafında mı olacağız, yaraları kaşıyan yeni yaralar açmaya çalışanların tarafında mı yer alacağız. Sorun insan mı olacağız, insanlıktan çıkarak hayvandan daha aşağı aşağılıkların aşağısı mı olacağız. Barış kardeşlik, üzerine bir toplumsal düzen isteyenlerle bu düzeni bozmaya çalışanların, iyilerle kötülerin mücadelesinde ne taraf olacağımız bizi o yapacaktır.
Bu doğal afetle ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifa, acılılara sabır diliyorum. Bu acıyı kimse yaşamasın dileğimle sabırlar dileyerek son noktayı koyuyoruz, barış.
(Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır. Bakara -208 Acaba şeytanın peşinden mi gidiyoruz?
Selam ve sevgilerimle…
|