BİRLİK BERABERLİK ŞART-I
(Birlik ve Beraberlik İstiyormuyuz, O Zaman Hepimiz Bir Şeyler Yapmalıyız. Ne Yapabiliriz?)
Bakıyorum herkes birlk beraberlikten bahsediyor, ama can kulağıyla dinlediğimizde kendi birlik berabrliginden bahsettiğini şıp diye anlıyoruz… Benim bazıları da birlik ve beraberlik şart diyor ve şartları var bunun dyor… Birlik şartı nedir ki?
Kişiler, topluluklar, topluluklarda toplum içinde yaşarlar, bizim toplumumuz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır, topluluklarımız ise siyasal değerlendirirsek partilerimiz, meshepsel aidiyetler, cemaatler acısından tahrikatlarımız, etnik grup aidiyeti acısından örneğin Ben Türküm gibi… Şimdi bunların bir uzlaşıyla birlik içinde hareket etmesi gerekiyor, bu gerek nasıl yerine getirilir, asgari bir müşterek üzere müzakere edilir bunlar belirlenir, bunların üzerine bir sözleşme yapılır. Buna modern devletler de anayasa denir, toplulukların katkılarıyla yapılan asgari müşterek üzere uzlaşılan sözleşmeler toplumları bir arada, birlik için de tutar… Biz ne yapıyoruz, gücü ele geçirdiğimiz de kendi şartlarımızı karşı tarafa dayatıyoruz, dün böyleydi, bugün de böyle toplumsal sorunlar üzerinden beslenen bir siyasi yöntem edinmişiz, türban bir grup yasaklar, bir grup destekler buradan kendimize siyasi bir taraftar kitlesi buluruz… Kürt dili yasaklanır bir örgüt de, Kürtlere sizin adınıza mücadele ediyorum diye ortaya çıkar toplumun bu sorununu kullanır ve sorun da örgüt de büyür başımıza bela olur, sonra Kürtler dahil herkes anlar ki, bu işin için de emperyalist oyunlar varmış kendilerinin sandıkları örgüt ve parti başka bir yere hizmet ediyormuş… “Toplumsal sorunları çözme yetinimiz birliğimizin garantilerindendir. Fikri Adil”
Sorun olabilir ama sorunları(ekonomik, Sosyal, Siyasal) çözümsüzlüğe bırakırsak, bırakırsanız büyür ve bizim dengemizi bozar… Dengemizin bozuk olduğu zaman birlik sağlamak zorlaşır, çünkü olağanüstü dönemler de kurallar, uygulamalar daha sert olur, bu sertlikleri gören farklı topluluklar acaba bana da sıra gelirmi diye gizli, gizli düşünür ve bu nedenle hep savunmada kalır…
Savunma telaşıyla uzlaşmaya kendini kapatır çünkü karşısındakine güvenmez, karşısındaki de ona güvenmez, birbirlerine, birbirlerini tehdit görürler, böyle birlik sağlanabilir mi? Yok… O zaman bu kısır döngü nasıl aşılacak, hakim görüş, iktidar sahipleri farklılıkların güvenini kazanacak, ilk uzlaşı sinyalini onlar verecek, bir uzlaşı olacak ama bu öyle gösterişli sözlerle, abartılı haberlerle değil sorun belli, ekonomik mi, ya paylaşım sorunu vardır, yada üretim sorunu bunlar çözülebildiği kadar çözülecek, çözülemediğin de ise nedenleri toplumun her topluluğuna onların anlayacağı dille anlatılacak… Yoksa sorun oluyor, herkes karşısındakini suçluyor oysaki bence toplumsal sorunlar da hepimizin sorumluluğu var… Sorumluluklar ise şöyle sıralanabilir, bir yöneten siyasetin, iki diğer siyasilerin, üç bürokrasinin dört sivil toplum örgütlerinin, beş vatandaşların, az yada çok bu saydığım grupların sorumlulukları olur sorunlarda… Birlik, beraberlik diyorduk değil mi? Evet…
Birliğimizi çimentosu yasalarımızdır yasalar vatandaşlara eşitçe ve adalet dağıtıyorsa vatandaşlar kendilerini dışlanmış hissetmiyorsa, yada dışlanmış hissedenler varsa hemen nedeni soruluyor ve neden ortadan kaldırılıyorsa çözüm üretiliyorsa birlik için bir şeyler yapılıyor demektir… Ama ihale olacak bizim adam alıyor, işe girilecek bizim kız giriyor, bir haktan yaralanacak bizim oğlan yararlanıyor, eğitim, liyakat yetenek, yeterlilik diploma geri plana atılıyorsa, ardından da ya bunlar neden kendini dışlanmış hissediyor, aslında dertleri sorun çıkartmak deniyorsa birlik, beraberlik için samimi değiliz demektir… Samimiyet yoksa…
Samimiyet yoksa güvende yoktur, güven yoksa birlik/beraberlik yoktur, birlik yoksa toplumsal gücümüz zayıf, yarım demektir… Evet birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var, ama bunu tesis edecek muhalifler değil iktidarlardır, çünkü iktidarlar devletin gücünü kullanır, bu güç onlara sorunları çözme sorumluluğu verir, bu gücü adil kullanma sorumluluğu doğar, sorunların çözümün de hakkaniyetli davranma zorunluluğu vardır.. Zaten bir toplumda ister kaynak paylaşımında, ister hukukun dağıttığı adaletin toplumun kişilerine yansımasın da adalet varsa, hiçbir caba sarf etmeseniz de asgari bir birlik oluşur… O zaman patronlar ben işçilerime karşı ne kadar adilim, devletin gücünü kullananlar ben bu gücü ne kadar adil kullanıyorum, muhalefet ben eleştirilerimde ne kadar haklıyım, vatandaşlar biz kendi grubumuzun ilkeleriyle vatandaşlık ilklerinin uyumlu olmasına ne kadar özen gösteriyoruz diye sorarak.. Birlik ve beraberliğimize hepimizin katkısı olabilir….
“”Barış, Huzur, Mutluluğun Garantisi Adalet ve Güvendir. M.Akif Gökalp”
Oluşturulacak birliğin temeli sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet, adalet ve güvendir, bunları özümsedikçe, toplumsallaştırdıkça, hukukun üstünlüğünü, demokratik sistemin siyasal eşitliğini, laikliğin inanca dayalı çatışmaları önlemesi... Nihai olarak ortak kuralların inşası ve bu ortak kurallar olan yasalara gönüllü uyulması , sağladığımız da birlik ve beraberlik neden olmasın ki… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil ---2.1.17 --- vatandasfikri.com
|