AHLAK – AHLAT KARIŞTIRILMASI
Önce Ahlakı sonra ahlatı tanıyalım ve karıştırmayalım, özellikle ülke yönetiminde ve kamu görevlerinde bulunanlar iki kere bu ayrımı okumalı, bilmeli yetmez, özümsemelidir… Bunun için Ahlakı bir kavramsal olarak okuyalım mı?
Ahlak: Belli bir dönemde, belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan, bir acıdan felsefi, diğer acıdan dini kaynaklı bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamıdır… Bir kişi ya da bir insan öbeğince benimsenen eyleme kurallarının toplamı da diyebiliriz…. Felsefenin bir dalı olarak: Ahlak üzerine kavramsal öğretiler. İnsanların kişisel ve toplumsal yaşamdaki ahlaksal eylemlerine ilişkin sorunları inceleyen felsefe öğretisi Etik…. Bunun yanı sora, dini temel alan tasavvufi kaynaklı ahlak öğretilerini de, ikisini bir arada, yine öncelikle kamu yönetenler, sonra biz vatandaşlar üzerinde durmalı, ahlak öğretilerini, özümseyerek kişiselleştirmeli, toplumsallaştırmalıyız… Son olarak iki filozoftan ahlak üzere bilgilendirmelerle yazıya son vereceğim.. Ahlatı unutmadım ona da değineceğim…
Yunan antik dönem filozoflarından Platon, ahlak üzerine şunu demiş, “iyi, varken kötüyü tercih etmek Ahlaksızlıktır” ahlakın anlaşılma sorununu temelden çözmüştür… Ahlakı, ahlaksızlık üzerinden çok anlaşılır bir şekil de anlatmıştır. O Ham ahlatı anlatmış, Olgun insan ahlakını işaret etmiştir… Yine bizim filozoflardan Gazali ise bu konuda, mealen şunları belirtmiştir…
Ahlak, ahlaklı kişide nefse yerleşmiş bir melekedir, bu yerleşmeye dayalı olarak artık kişi tüm amellerinde, (eylemlerinde) davranışların da düşünmeye gerek kalmadan ahlaki davranışları sergiler ki bu davranışların sonucun da ise iyi kişi, iyi toplum oluşur…
Bu iki filozofun da belirttiği gibi iyi, doğru, güzel olan, mutluluğa vesile olan ahlakidir… Aslında bir çoğumuz bunu biliriz, ama kişisel çıkarlarımız, nefsimizi erdemle terbiye ederek güçlendirmediğimiz de, nefsin hırs ve arzu yanının güçlülüğü bizi ham ahlat yapar… Ahlatla yazıyı bitirelim mi? O zaman TDK Büyük Türkçe Sözlüğe baş vuralım mı?
Ahlat: Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armududur… İkinci anlam ise bizim yazımızı ilgilendiriyor… Ahlat: Kaba, bilgisiz, duygusuz, biçimsiz adam, sözlükler der, bunların birleşeninden ahlaksızlık çıkar… Ben ise bunu biraz daha açarak, ham ahlat, ahlaki olarak olmamış, insandır… Bu ham ahlatı hiç yediniz mi, yenmeyecek bir sertlikte ve burukluktadır… Hayvanlar bile yememeye özen gösterir…
Son olarak, adalete, iyiliğe, güzelliğe, huzura, mutluluğa neden olan her davranış ahlakidir, çirkinliğe, kötülüğe, adaletsizliğe, zulme neden olan ise ahlatidir, ahlaki değildir… Biz ahlak üzere yaşamamızın, hem kişisel yaşamlarımıza, hem de toplumsal yaşamlarımıza nitelik kattığı, insanlığın ortak tecrübesidir… Bu tecrübeden, yararlanmak dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil --- 17.5.18 --- vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
-
Mahmud Esad Erkaya - Kuran Kaynaklı Tasavvuf Kavramları - Otto
|