İlk önce bir ön yargı var, bu önceki sanılara dayalı doğru bilinen ama sorgulanmamış söylemlerin/rivayetlerin bizde oluşturduğu, akıl, mantık ve sosyal gerçeklere aykırı bir ön yargı oluşmasına neden olunmuştur… Bu önyargıların inşasına neden olunmuş veya biz bunları sık sık duyduğumuz için doğru sanısına kapılmış olabiliriz… Her neyse önyargı nedir? Bilgi edinmeden, peşin yargılara dayalı kanaat sahibi olmak diyebiliriz… Bir şeyi yeterince bilmeden varılmış kanılara dayalı önceden başka kişilerce verilmiş kanatlara dayalı yargılarımız da diyebiliriz. Yeteri kadar kanıta dayanmayan ve kolayca değiştirilemeyen olumlu veya olumsuz düşünce, inanç veya yargı, peşin hüküm, peşin fikirlere ön yargı dersek… Bunların üstüne kambur üstüne kambur gibi, birde ister patronlar, ister yöneticiler, ister yerel, küresel hakim kültürün ürettiği yaratılan bilgiler üzere üretilmiş algıIarla önyargıya… Artı birde algı yüklemesi yapılıyorsa hayatın gerçeklerinden kopmazmıyız? Dönelim gerçek ve üretilmiş algı nedir?

Üretilmiş algı nedir, bu ikisi birleşirse, insanı ve toplumu nasıl etkiler? Sor soruyu, bul cevabı, benim cevaplarım yeterli degilse ki degildir, siz istediğiniz kaynaktan araştırın ki, bide benim algımın kurbanı olmayın….

Bu ikisi insanı nasıl etkilere geçmeden önce algı nedir, onunla ilgili de bilgi edinelim, veya biz algıdan ne anlıyoruz onun üzerine duralım… Algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Olay, nesne ve durumlar karşısında görme, duyma, işitme, tatma, dokunma gibi duyumlar, aracılığıyla kazanılan ilk bilinçlilik halidir gerçek algıda, sağlıklı algıda böyle olur, ya algılarımız kontrol ediliyorsa? Nasıl yani?

Örnegin şeker hastalarına şeker olmayan tat verilmesi gibi, yada çilek aroması olan içecekler gibi, yada glikoza bal tadı verilmesi gibi hepsinde tat var ama bunlar şeker degil, bunlar çilek degil, bunlar bal degil, bunu birde bize siyasal ve dinsel yapıldığını düşünün…

Bir siyasetçimiz üstelikde TİM ihracatcılar meclisinde konuşuyor, ihracat patlaması yaptık diyor, oradaki insanlar ne yapıldığını bilseler alkışlamayacaklar, ya bilmiyorlar yada bilerek yanlışı alkışlıyorlar. Konuşan siyasetçimiz ise bunu siyaseten yaptığımı düşünüyor.. Gecen seneye göre ihracatımızın artış oranını veriyor, ihracat artmış görünüyor, burada kalınırsa yaratılmış algı, gerçek olmayan algı sahibi oluruz. Bu konuda saglıklı algı yaratılması için ihracat, ithalat karşılaştırması yapılacak ihracatımız fazlaysa rekor kırmış olacağız, ithalatımız fazlaysa, siyasetçimizin söylemi aksine ithalatta rekor kırmış olacağız… Sizce, bu yöneten siyasetçimizin konuştuğu yıl (2022) için ihracat, ithalat dengesinde ne olmuş olabilir, ben size söyleyecegim de.. Sizde siyasetçilerin konuştuklarını doğru mu, yanlış mı diye bir araştırmadan geçirerek siyasetçileri destekleyin, alkışlayın öneririm. Bu siyasetçimizin ihracat rekoru kırdık dediği yıl son 25-30 yılın ithalat rekorunun kırıldığı yıldır, dış ticaret açığımız 110 milyar dolar olmuştur.

Din konusunda da, hem meshep farkından hemde sünnetimi, dinimizin ilk vahiy edildiği sosyal ortamımı yoksa Kuranımı temel alacağız tartışmalarından kaynaklı tartışmalara ve algı yaratılmasına tanık oluyoruz. Bence kurucu babaların döneminde siyasi baskılardan dolayı, kurucu yorumcular dinimizi ibadet temeli üzerine oturtmuş olsalar gerek. Çünkü ahlak dese, adalet dese, Allah adına bunları siyasal yöneticiler yapamaz dese, bizim meshep imamımız gibi öldürüleceğini bilir. Acaba bizim meshep imamımız, öldürülmemek, yöneticilerle ters düşmemek için neleri söylemedi, gizledi? İşte ister bilimi, ister siyaseti, ister dini algılarımızın sağlıklı olmasını, ön yargılardan kurtulmasını istiyorsak, aşagıdaki soruların cevaplarını yaratılan algılara göre degil, olayın, olgunun, nesnenin, bilgilerin doğruluğunu ve yanlışlığını, çeşitli kaynaklardan araştırmalıyız. Şunu da hatırlatarak sorulara geçecegiz, bilgiyi kontrole den algıyı ve aklı kontrol eder, bilgiyi kim üretiyor ve kontrol ediyor, size ulaştırıyorsa, o algınızı aklınızı kontrol ediyor demektir… Bir ip ucu istiyorsanız şu soruların doğru algılarını oluşturabiliriz..

1* Siyasal sitemimiz, rejimimiz nedir? Siyasal Rejimler arasındaki farklar nelerdir? Partilerimizin iç işleyişleri siyasal rejimimize uygunmudur?

2* Ekonomi nedir, ekonomide liberal, sosyal demokrat ekonomi, serbest piyasa ekonomisi, karma ekonomi, kontrollü ekonomi nedir, biz hangisini desteklemeliyiz, ve hangi parti bizim desteklediğimizi destekliyor? Biz bizim düşüncemizi destekleyen partiyi sagcı veya solcu oluşuna göre degil bizim düşüncemize uyuyor uymuyor diye desteklememiz gerekir…

3* Dini yorumlar (meshepler) ne kadar dinin ana kaynagı Kurana uyuyor, yoksa zamanlarının siyasal, sosyal çatışmalarından mı doğdu? Biz hangi kaynagı dikkate alacağız da dini algımızı inşa edeceğiz? Acaba bize sunulan bilgiler ne kadar dini, o dönemin siyasilerinin etkisindeki, kontrolündeki alimlerin etkisi bize ulaşan dini bilgilerde ne kadar etkili, muhalif dini bilgi kaynakları ne diyor, ne iktidar algısı olmuştur? Bu soruları cevaplayarak…

Dahası okuyan araştıran kişiler olarak toplumsal hayatta yerimizi alamazsak, siyasal dinbi seçimlerimizi bu okumalara göre yapmazsak, yüklenen önyargılara, birde üretilmiş algılar yüklenirki… Biz dindarız derken fitneye, siyasal olarak vatanseveriz derken vatanın ekonomik olarak zarara uğratılmasına destek veriyoruz olabiliriz. Bu durumdan bizi ancak gerçek bilgi ve akademisyenlerin bilimsel çalışmaları kurtaracaktır, bunu engellemek için örnegin bir tahrikat şeyhinin egitimi düşükken, bir ilahiyatcıya güvenememek, bir siyasat ebilimci akademsiyeni dinelemeden bir siyasetçiye adeta kul köle olmak gerçege aykırı yaratılan algıların kurbanı olmak demektir. Bu tür vatandaş sayımızın ne yazık ki çok olduğunu görüyor üzülüyorum.. Tanrıya dua ediyorum, Tanrım, bizi gerçek algıları oluşturacak doğru bilgilerle, akılla, mantıkla karşılaştır, ona ögre yaşmayı nasip et…

Üretilmiş algılarla degil, doğru bilgilere dayalı gerçek algılarla kişisel ve toplumsal ahayatı okumak ve buna göre davranmak dilegiyle, Selam ve Sevgileirmle…

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

M.Kemal Atatürk