DEMOKRATİK TEPKİ, DEMOKRATİK İKTİDAR
Demokratik toplumlarda devletin gücüyle halkı terbiye etmek yoktur, iktidarlar halkı degil devleti yönetirler…
Demokratik toplumlarda halk tepki gösterirken kırıp dökmez, demokrasi kırma hakkı tanımaz…
Demokratik toplumlar da, laiklik ilkesi dinsel çatışmaları engellemek için ortaya konan yönetim ilkesidir…
Demokratik devletin yöneticileri, kendi partisinin mensubu halkla, kendisi gibi düşünmeyen halkı karşı karşıya getirmeyi telafuz etmez, herkes için yönetime geldiği bilinci oluşmuştur…
Demokratik hukuk devletlerinde, yürütme tek yetkili degildir, bir yandan gücünü meclisle diger yandan yargıyla paylaşır, otoriter yönteme kayma kaygısı yoktur…
Siyasetini demokrasiye dayandıranlar ister muhalefetten olsun, isterseniz iktidarda olsun gerilimi tırmandırmaz, iktidarlar tepkiyi normal karşılar, muhalefetin ve halkın tepkisi de iktidarı yıkmaya yönelik değildir, sorundan iktidarı haberdar etmeye yöneliktir…
Demokratik tepkiler, demokratik bir yöntemle gelen iktidarı yıkmaya yönelik olamaz, seçimle gelen iktidarın ömrü diger seçime kadardır…
Demokratik sistemler de iktidarların ömrünü halk belirler, seçerler yaşar, seçmezler gider… Tepki gösterirken, iktidarın halkın oyu ile geldiğini ve destegin devam ettiğini unutmayalım…
Demokratik toplumlar da, toplumsal olaylarda siyasi rant peşinde koşanlar kaybederler, tepkiyle dile getirilen sorun çözümü için uzlaşma yolları açık tutulur…
Seçilen parti ve iktidar, bütün ülke vatandaşları adına hareket etmesi geregini, bütün vatandaşların hükümeti olduğunu unutmamalıdır…
Demokratik tepkilerde demokrasi dışı düşünen grupların olması ile onların tepki insiyatifini ele gecirmesi çok farklı iki durumdur…
Demokrasiler özgürlüklerin yaşanmasının önünü açarken, diger özgürlükleri de garanti altına alır...
Demokrasilerde kimse, teba degildir, yönetim yetkisini, ne kiliseden, nede Tanrının ayrıcalıklı kulu olduğu iddiasından, nede tek başına otoriter tavırlardan alınmaz, yönetim yetkisi halktan alınır…
Demokrasi dışı düşünen sıra dışı siyasi gruplarn yaşamasına bile demokrasi izin verir… Bu izin demokratik sistemin kendini savunmayacağı anlamına gelmez…
Bunları daha da çogaltabiliriz, ama lüzumu yoktur, önce iktidardakilere bir çift sözüm var, tepki gösteren grub sizin grubunuz da olabilirdi, nitekim iktidara gelmeden önce çok haksızlığa uğradığınızı her ortamda hala ifade edersiniz, sonra tepki gösterenler ya siz iktidarda olsaydınız, ortalıgı kırıp dökenlerle aynı meydanı paylaşanlara karşı ne yapardınız?? Karşılıklı digergamlılık(empati) gerekiyor, bunun farkına varalım.
Demokrasi, çok renkliliğin yaşanması için geliştirilmiş en az sakatlığı olan sistemdir, yalnız bizim gibi demokrasi kültürü zayıf olanlar, tepkilerinde yıkıcı, iktidarlarında da otorite olabiliyorlar.
İşte devletin gücüyle halkın karşı karşıya gelmesi böyle oluyor, halkın tepkilerine iktidar tercüman olmazsa, muhalefet tercüman olmazsa, sendikalar, meslek örgütleri tercüman olmaz sa, uçtaki gruplar da bu tepkileri kullanarak oralar da kendi filamalarını gösterme, sloganlarını atma alanı haline geliyor…
Bunun üzerine güvenlik güçlerinin tepkiside sert oluyor, toplumsal tabanı ve meşruiyeti olmayan örgütlerin ön plana çıktığı bir eylem karşılıklı saldırıya dönüştürülebiliyor. Ben görmedim ama, Ankara da, Kızılay dan Kurutuluş parkına kadar bir çok alan ya yıkılmış, ya kırılmış, yada boyanmıştır, 30-40 yakın kamu ve özle araç zarar görmüş kullanılmaz hale gelmiştir. Yakılan otobüsle miting meydanına geldiğini unutacak kadar kendini kaybedenlerin hakları da kaybolacaktır…
Şimdi olaylarda genel olarak verilen zararı bakalım; 13 Haziran tarihi itibariyle olayların can ve mal kaybını gösteren acıklamalara geldiğimizde ise 4 kişi ölmüş, 600 polis, 1000'in üzerinde vatandaşımız yaralanmış, 40 kişinin ise hala tedavisi devam etmektedir, bunlar bizim canlarımızdır bir vatadaş olarak daha çok üzüldüm. İlk incelemelerde bu ölümlerin hiçbirinin ateşli silahla gerçekleşmediği açıklanmış olmakla beraber Adli Tıp sonuçlarına göre yeniden acıklama yapılması bekleniyor.
Olay maddi boyutuyla ele alındığında, göstericilerin yol açtığı toplam zararın 70 milyon Türk lirasını aştığı bilinmektedir. 259 sivil araç, 109 polis aracı, 4 özel otobüs, 18 belediye otobüsü, 281 iş yeri, 1 konut binası, 1 polis merkezi, tamamı AK Parti’ye ait 12 siyasi parti binası, 6 resmi bina, yüzlerce otobüs durağı, trafik ışık ve levhaları, mobese kameraları, ATM’ler ve kaldırımlar zarar görmüştür. Görüldüğü gibi ne orantılı bir müdahale, nede orantılı bir tepki gösterilememiştir. Demokratik tepki kırmaz, yıkmaz, öldürmez, demokratik müdahaleler de 1600 yaralı, nede 4 ölü olmaz…
Bu olaylar bize demokratik iktidar tavrı ile toplumun demokratik tepki gösterme yetenegi üzerine iyi düşünmemiz geregini anlatmıştır. Anladık mı, aceb.
Fikri Adil – www.vatandasfikri.com
|