ALÇALARAK, YÜKSELMEK
Alçaklarda mıyız, Yükseklerde miyiz?
Bu ne demek, kendi içinde paradoks , çelişki taşımıyor mu, evet taşıyor gibi, öte yandan yaşanıyor gibi, diyemeyecegim, yaşanıyor da...
Herkes birbirini alçatmak için uğraşıyor nereden anladım, yaşadım da ondan, adam bir konuda usta, daha doğrusu tecrübeli, bu işi ögrenmek için geleni bilmiyorsun diye kendince, seviyesince aşagıladıkca aşağıya cekiyor farkında degil... Aynı şey öğretmen öğrenci ilişkilerin de, patron işçi ilişkilerinde de gecerli, hatta baba oğul, ana kız, büyük küçük, güçlü güçsüz ilişkilerinde de gecerli... İşi biraz daha abartalım doktor hasta ilişkilerinde de gecerli, doktor sen nereden bileceksin diye hastaya hava attığı durumlarla ya karşılaşmışızdır, yada yaşamışızdır.... Bunu hayatın her alanına taşıyın bir iş yerine girdiniz, siz işe girdim diye tam sevinirken orada sizin bu sevincinizi kursagınız bıracak tipler hazırdır...
Bu tipler kendi yaşadıkları çukura sizi çekerler, siz iyi niyetle bir şey yapmaya çalışırsınz oradaki düşük enerjili, alcağı, yükseklik sayan tipler oranın seviyesinin yükselmesine izin vermezler...
Bu sorunumuzu dini ve siyaseten inceleyerek devam edelim mi, yoksa, bu sorunların nedenleri üzerer.nde mi, duralım, bana kalırsa bunlar sonuc, bunları ne kadar tartışırsak tartışalım, bir şey degişmez sonucu tartışmış oluruz... Sonuçlar sorun doğurmuşlarsa, sadece sorunu tartışınız, nedeni bilmediğimizden teşhis ederek sorunu çözmek yerine, sorunun sorumlusu olmayan bir kişi, grup, daha acık ve net isim verelim, genel geçer akce olan, hain, ajan, provokatör, dış mihrak ve işbirlikcisi buluruz oh ne rahat sorun bizden kaynaklı degil deriz.. İyide bunlar senin sorumluluk alanında bu kadar rahat at koşturuyorlarsa sorumlusu kimdir? Gercekte sorumlu başkası mı? Olaya ekonomi acısından bakalım mı?
Bir ekonomi düşünün duran varlıklar satılıyor, 80 milyar dolar, 300 milyar dolarda borçlanarak buradan gelen kaynakları daha iyi bir yatırıma dönüştürmek yerine, tüketerek ekonomik canlılık saglarsak, sağlamışsak, sadece 2011 yılında 105 milyar dolar dış ticaaret acığı vermişsek, aldığımız borçlarla, üretecek, gelir getirecek bir ekonomik düzen kurmamışsak... Ekonomik sorunla karşılaştığımızda ne yaparız? Dış mihraklar deriz..Fakirlik/yoksulluk, kriz yaşarız, sanırım öylede oluyor, olacak... Şimdi 2011 yılına geri gidelim tartışmalara bakalım, birileri derdiki biz babalar gibi satacağız, dış ticaret acığımız bizim zenginlik göstergemiz, borç veriyorlar ki itibar görüyoruz, paramız varki alıyoruz, vatandaşın rahat yaşaması neden sizi rahatsız ediyor, ekonomik göstergeler büyüdüğümüzü, geliştiğimizi gösteriyor... Buna karşın birileri de derdi ki bu büyüme saglıklı büyüme degil, sıcak paraya ve tüketime dayalı, üstelikde bizim olmayan borç aldığımız ülkelerin parasıylaa büyüyoruz, bunları da kalkınmaya neden olacak yatırıma degil, tüketime neden olacak ucuz kredilere dönüştürüyoruz, borç cogaldıkca, gelir artmazsa ki, gelirimiz olmazsa ki, kurumları, işletmeleri satarak, artmayacagına göre bu borçları ödeyemeyiz derlerdi... Bir çok kişi onlara kızardı, yabancılardan borç alanları yerli ve milli, bu kadar borçlanmayalım yabancılara diyenleri gayri milli ilan ederlerdi... Şimdilerde sonuçları yaşanıyor, biz o zamanlar hangi grubu desteklerdik? Bunu siyaseten ele alalım, dini yorumlarla alalım ve başkalarını yargılama yerine kendimizi, kendi grubumuzu yargılayalım... Son olarak!
Hangimiz yukardayız, hangimiz aşagıdayız, bunu paran var, yok diye degil, makamın var, yok, makam araban son model, pahalı bir marka veya degil diye degil, güçlüsün güçsüz diye degil... Kim iyi, güzel, doğru, ahlaklı, adaletli düşünerek, davranarak yaşıyor, kim bunların tersini yaparak aşagılarda bir yerde, yukarılarda yaşıyormuş gibi yaparak yaşıyor? Ekonomide kalkınmayı savunanlarla büyümeyi savunanlar, dinde tövbe ile kurtuluşa ermek isteyenlerle, takva ile kurtuluşa ermek isteyenler... Siyaseti kendi cıkarı için yapanlarla, siyasetin asıl konusu olan kamusal yarar için yapanlar, arasında ki farkı bilenler için çok fark var... Bu farkın, fakına varmak dilegiyle, Selam ve Sevgilerimle...
Fikri Adil – vatandasfikri.com—27.8.2020
|