MUTLULUK, AİDİYET İLİŞKİSİ
Birçok şeyde amaç mutlu olmak ve mutlu etmek olmalıyken, biz neden bu kadar mutsuzluk sonucu alıyoruz, hiç düşündük mü? Gelin birlikte düşünelim ve bir sorgulama, öz eleştiri, neden böyle sonuçlar çıkıyor diye mumumuzu yakalım mum bitinceye kadar bu konu üzerinde düşünelim…
Bana sorarsanız, mutsuzluğun ilk nedeni beklenti ile bu beklentilerin gerçekleşmesi için caba gösterme dengesidir, ikinci ana nedeni aidiyetsizliktir, üçüncü nende ise ortamın mutsuzluk üretmesidir, dördüncü neden ise biz mutsuzluga alışmışızdır ve her ortamda mutsuz olmayı bekleriz, ortamlarda bize mutsuzluk verir… Genel olarak insanlara mutluluktan ne anladıklarını sorduğumuzda, birçoğumuzun mutluluğu hazla ilişkilendirdiğini görürüz… İnsanın fiziksel ihtiyaçları veya arzuları vardır ve bu ihtiyaçlarını tatmin ettiğinde, bu tatmini haz takip eder. Hiç kuşkusuz bu tarz bir tatmin oldukça kısa süreli bir doyumdur, oysa sanatsal ve bilinçsel mutluluk daha rafine bir mutluluktur diyebiliriz… Bizim konumuz mutluluk aidiyetsizlik üzerine durmaktı, dönelim konumuza… Aidiyetsizlik nedir, neden mutsuzluk üretir??
Aidiyet ne demek, aidiyet, ait olma durumudur, değginlik, ayniyet hissetme halidir, ilişki kurabilme nedenidir dersek… Ait olamayacağımız yerde, ne güven duyarız, nede orayla, o kişilerle, kişiyle sevecek kadar ilişki kurabiliriz, işte burada sorun başlar sevemeyiz ait olamayız huzur bulamyız mutlu olamayız… İşte belki toplumsal huzursuzluklarımızda kişisel mutsuzluklarımızda aidiyetsizliğin etkisi tahmin edilenden daha fazla olabilir… O zaman ya ait hissedelim, yada ait hissetdecegimiz ortamlar yaratalım.. Bunlar dini, milli, coğrafi, kişisel olabilir, aidiyetsizliklerimiz bizi ruhsal olarak yorar, enerjisiz bırakır… Bir vatan duygusu olmayan vatanı için neden iyi şeyler yapmaya çalışsın ki, bir millet, toplum duygusu, sevgi olmayan nende o toplum için iyi şeyler hissetsin ki? Sevmediğimiz kişi için bir iyilik yapmak bize zahmet verirken sevdiğimiz için beş, bilemedk on şey yapmak zahmet vermez bunu hepimiz biliriz… İşte aidiyet güvene, sevgiye neden olur, bunlarda mutluluğa, hissedelim, mutlu olalım der, mutluluk nedir dersek, son olarak onun üzerine düşünelim mi?
Mutluluk: Tüm özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, °saadet: “...mutluluk büyük yığınların sosyal yapısını düzeltmekle, adaletsizliği ortadan kaldırmakla olur.” -O. Akbal. “Yoksulum, mutluluğum seninle yaşamaktı.” -A. İlhan.
Mutluluk: Türkçe: saadet, İngilizce: happiness, Fransızca: bonheur, Almanca: Glück
Sokrates’e göre yaşamın amacı ve herkesin yaşam boyunca peşinden koştuğu en yüksek iyi mutluluktur. Mutluluğa erişmenin yolu ise bilgidir; insana ve yaşama ilişkin bilgi, çünkü doğru bilgi insanı doğru eylemlere, doğru eylemlerde insanı mutluluğa götürecektir. Buraya götürecek araçlar nedir diye araştırmak lazımdır…
Genellikle insanların kendilerine ulaşılması gereken en yüksek seviye olarak koydukları hedef değerdir mutluluk. Tatmin edilen hazların, ulaşılan sanatsal ve bilimsel hedeflerin, doldurduğu bilinç ile tam bir doygunluk hali, durumudurda diyebiliriz. İstek, hedef, beklenti ve eğilimlerin tam bir uyumu ve doygunluk halidirde diyebiliriz… Değerli görülen şeylerin bolluğu içinde alınan hazza dayalı kişisel ve toplumsal durumlardır da… Kişisel tatminlerin sonucu ulaşılan duygu halidir de mutluluk… Ahlak felsefesinin ana kavramlarından biridir, özellikle klasik eskiçağ ahlakının temel kavramlarından biridir… Bireyin mutluluğu, Toplumun mutluluğu gibi ayrımlar yapılabilir… Kant'ta mutluluk erişilmesi güç bir ülküdür demiştir, bunun karşısına Kant mutluluğa layık olma değerini koymuş, buna ulaşılabilir bir amaç olarak koyarki hem hak etmek için çalışalım.. Günümüzde mutluluk paradoksu/çelişkisi diyebilecegimiz bir çelişki de bizi mutsuz ettiğini söyleyebiliriz.. Bu nedir derseniz? Mutluluk beklerken bencilce bekleme, başka mutluluklara neden olmadan, mutluluk vermeden sürekli mutluluk alma beklentisi ve hali.. Bunu 50 milyonluk toplumda 40 milyonun yaptığını düşünürsek mutlu olabilme ihtimali olan sayısı 125 kişidir… 50 milyonda 40 milyon kişinin mutluluk vemek için çalıştığı düşünürsek 50 milyon eksi 125 kişi 49.999.875 kişi mutlu olacaktır.. Bu ideal, sayısal, hayal edilen mutluluk oranıdır ama gerçekçi olmak gerekirse 50 milyonun 30-35 milyonu mutlu edilemedikçe, o toplum mutsuz toplum diyebiliriz…
Her neyse, bu konu çok önemli yazı bitti, siz üzerine düşünmeye devam edin, mutsuzluğumuzun kaynakları nedir, ben kendi ve birlikte yaşadıklarımın mutluluğu için ne yapıyorum, mutsuzluk haram mı, günah mı, mutlu edenlere, olanlara tanrı ne ödül verecek? Ait ol, ait olacağın ortamlar, mekanlar yarat, sevgi beklediğin kadar sev, mutluluk beklediğin kadar mutlu et ki, mutlu ol diyelim kendimize, Mutluluğu üretmek, hak etmek lazım, hak edenlere selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 30.6.2023
Kaynaklar
1*https://sozluk.gov.tr/
2*http://www.dildernegi.org.tr/TR,274/turkce-sozluk-ara-bul.html
3*https://uskudar.edu.tr/pozitif-psikoloji/filozoflarin-gozunden-mutluluga-bir-bakis
|