FELESEFEMİZ, SİYASEFET FELSEFENİZ YOKSA!!
Siyaset felsefeniz, felsefemiz yoksa siyaseti sadece çıkar ilişkisine dayandırırsınız ki, toplumsal düzeniniz, düzenimiz tehlikeye girecektir. Siyaset felsefesi, devlet, hükümet, siyaset, özgürlük, güvenlik, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükümeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, devletin vatandaşa karşı sınırı ve görevi nedir, vatandaşın devlete karşı görevi nedir? Bütün bu soruların cevaplarıyla yetinmeyen felsefe, siyaset felsefesi iyiye, iyi yönetime nasıl ulaşılır? Sormaya ve cevap aramaya devam eder…
Egemenlik nedir, kim tarafından nasıl kullanılır, meşruiyet nedir, neye dayanarak meşruiyet sağlanır, STÖ’lerini görevleri nedir, Demokrasi Nedir, Erk nedir, erkler ayrılığı ne demektir gibi sorulara cevap aranmış, sistemler bu cevaplara göre oluşturulmuştur… Bizim sistemimiz, Cumhuriyet ve Demokrasinin de bir felsefesi vardır, bu felsefe devletin kim tarafından yönetileceğinin, vatandaşların çoğunluğunun onayını alanlar tarafından yönetileceğinin belirlendiği bir yönetim şeklidir… Vatandaşın, devletin hak ve hukukunu anayasayla ve hukuk kurallarıyla belirlenen bu sistem de, herkes bu kurallara uymakla görevlidir. Bu kuralları kim yapar?
Bu kuralları toplumun seçtiği temsilciler meclisi yapar, örnegin ülkemizde bu kuralları TBMM yapmaktadır… Bu kurallar yapılırken, vatandaşların talepleri, anayasamız ve evrensel demokratik hukuk devleti kuralları dikkate alınır. Siyaset felsefesi devletin yönetim ilkelerinin nereden kaynak alınacağı, bu kaynaklardan oluşmuş kuralların kim tarafından nasıl iyi, ortak iyiye neden olacak şekil de kullanılacağı üzerine yapılan düşünsel sorgulamalardır… Bu sorgulamalar yapılmazsa ne olur?
Bu sorgulamaları kim yapacaktır, bunu entelektüeller, akademisyenler, yazar ve çizerler, muhalif düşünce ve partiler yapacak, toplum ve siyasetçiler de bunları dinleyecek ki, istenilen iyiye ulaşılabilsin… Bu sorgulamalarda temel hedef iyi, adil, ahlaklı bir toplumsal işleyiş dengesine ulaşma amaç edinilmektedir. Bu denge neresidir sorusunun cevabını bulmak için yine felsefeye, siyaset felsefesine başvurmamız gerekmektedir… Bu sorgulamalar, toplumun düşünenleri, düşünürleri tarafından yapılarak toplumsal bir felsefe oluşturulacak ki… Toplumda yönetenlerle, yönetilenler, güçlü ile güçsüzler, işçilerle patronlar, dindarlarla dinsizler, fenni, bilimi, düşünceyi önemseyenlerle, geleneği önemseyenler, sağcılarla, solcular, liberallerle, sosyal adaletçiler kendi düşüncelerini savunurken yaşanılan çatışmaları düşünsel, siyasal seviyeler de tutarak, toplumsal işleyiş de toplumsal sorunlara neden olmamaya çalışma felsefesi de ancak bir felsefeye dayanmakla mümkündür… Felsefemiz olmazsa ne olur, ya da herkes kendi kabulünü karşı tarafa hukuksuz olarak kendi gücüyle dayatırsa ne olur? Yine bunun için derinine düşünmek için felsefeye ihtiyaç duyarız..
Felsefeyi kişisel ve toplumsal hayatımızdan dışlarsak, düşünmeyi dışlamış oluruz, düşüncenin dışlanması demek, düşüncesizliğin, ön kabullerin düşünce sanılarak, çatışmaya neden olması demektir ki… Şuanda dünyanın çeşitli yerlerinde ki yaşanılan sıkıntıların, çatışmaların, ölümlerin nedenleri de düşüncesizliğin neden olduğu sonuçlardır… Örnegin ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin yaşanılan bu sorunlar da, çatışmalarda etkisi nedir? Bak bir sorgulama bir sorun, sorunun çözümü için yine felsefe ve siyaset felsefesi… Egitim ve düşünce sistemimizde daha önce olduğu gibi daha çok felsefeye yer ayırmak dileği ve önerisiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 7.11.17 – vatandasfikri.com
|