EN YÜKSEK EGİTİMİN EGİTEMEDİĞİNDE…
Üniversitelerimizin Eğitimi Dünya Üniversiteleriyle Karşılaştırıldığın da Ne durum da?
Dünyada İlk 100 veya 500’e giren üniversiteler vardır, ama makbul olanları ilk yüzdür, bu ilk yüz de kaç üniversitemiz var biliyormusunuz? Bunlar neye göre sıralanırlar? Bizim üniversitelerimiz bu sıralamalara neden giremez? Bunlar üzerine düşünecek değiliz şimdi meşgulüz mü diyorsunuz? O zaman yaşadığımız sorunların temelin de eğitimsizliğin olduğunu bilmiyoruz demektir. Üniversiteler nasıl ölçülürler, sırlanırlar?
Bu eğitim kurumlarımızın araştırmalarının yayımlandığı bilim dergileri vardır, bilimsel itibarı çok yüksek bu 68 bilim dergisinde yayımlanan araştırma makaleleri temel ölçüt alınır. Dünya genelinde ki 8 bin üniversite buna göre sıralanır. Bu sıralama da ilk 100 çok önemlidir, bu ilk yüze baktığımız da şunu görürüz, “ilk 10’un 9’u Çin üniversitesi” Çinliler Sadece bununla da yetinmemişler, ilk 100 üniversite arasına 40 tane daha üniversite sokmuşlar… Yani ilk 100 üniversitenin neredeyse yarısı Çinlilerin, neden bu kadar hızlı geliştiklerinin bir göstergesi bu olmasın sakın… Bizi rahatsız edecek diye şu soruyu sormayalım mı? Bizim kaç üniversitemiz var ilk 100 de?
Önce diğer ülkelerden bahsedelim, örneğin ABD’nin 11, İngiltere’den 9, Rusya, Singapur, Güney Kore. 3 Hint. Polonya böyle devam ediyor… Bizimkiler kaç tane, kaçıncı sıradalar?
Ne yazık ki ilk 100 de hiç üniversitemiz yok, bilimsel çalışmalarda patentlerde neden bu fakir olduğumuzun göstergesidir bu sıralama aynı zaman da…
Bu listeden ayrı olarak, bir de bölgesel listeler yapmışlar, burada, Batı Asya da Ortadoğu listesin de bile durumumuz pek parlak değil desek… Bu listede de Doğu Akdeniz Üniversitesi (EMU) 10.sırada, ODTÜ 12.sırada ve Cumhuriyet Üniversitesi 24.sırada yer almaktadır. 25 üniversitenin yer aldığı bu alt kümede Türkiye’den 3 üniversite varken, İran 6 üniversite ile listenin üst sıraların da yer almaktadır. Yani bölgesel olarak bize rakip olabilecek tek ülke, akademik ve bilimsel olarak şu anda bizden çok iyi durum da..
Şimdi bu sıralamalara baktığımız da bizim üniversiteleri neden göremiyoruz sorusunun cevabını, liyakate göre değil adamımız mı, değil miye göre akademik personel atarsak işte böyle olur…
Bir akademisyen atanacak, akademik yeterliliklerden çok, iktidarla arası nasıl, çatlak ses çıkarır mı, her ortamda bilimsel gerçekleri ya söylerse, ya eski köye yeni icatlar çıkarırsa, bağımsız bilimsel verilerle ya düşünürse… Bizim miting meydanlarına ki sallamalarımıza muhalefet ederse, ya bizi rezil ederse? Biz Türkiye’nin uçtuğunu iddia ederken o emeklediğimizi söylerse! Bu yüzden böyle riskli adamlara görev vermemek lazımdır, bize bilim değil bizi onaylayacak bilimsel çalışma kılıflı raporla lazımdır… Akademisyenlerimiz, siyasetçileri onaylamaya dönük çalışmalardan, yüz yıllık bilgileri nakletmekten bilimsel bilgiye dayalı çalışmalara zaman bulamıyorlar demek ki! Egitim eğitemezse ne olur?
Bir defa üniversitelerimiz sıralamalara giremez, giremiyor da, sonra bilimsel bilgiye dayanarak bilimsel çalışmaların kaynağı olamazlar olamıyorlar da, sonra üniversitelerimizin patent olacak, icatları olamaz, olamıyor da…. Daha da acısı, mezunları iş başvurunda bulunduğun da diplomasına bakarak bu yeterli diyemiyor iş verecek olanlar… Bilimsel bilim alanı böylede tarihimizi, kültürümüzü değerlerimizi öğreten bir eğitim sistemimiz mi var, buda yok… Hani o klasik soru ne olacak halimiz??
Böyle gidersek ne olacağımız belli, bilimsel çalışma, araştırma yoksa teknik, teknolojik gelişme de yok demektir, bunlar yoksa sanayi, teknolojimiz, bu alanda ki firmalarımız güdük demektir, bunlar yarım ise uluslararası ticari alanda rekabet edemeyecekler demektir, rekabet yeteneğin yoksa, ürünlerin bilimsel araştırma ve geliştirmelere dayanmıyorsa, yüksek teknoloji içermiyorsa biz üretemeyeceğiz, başkalarının ürettiklerini tüketeceğiz demektir… Öyle mi oluyor ne?
Liyakat yoksa, bilimsel ilke ve yöntemlerden uzaksa akademik kurumlarımız burası üniversite olamaz, burası gençlerimizi dünya ölçeğin de eğitemez, istenilen bilimsel çalışmaları üretemez, işte dünya ile kıyasladığımız da durum da budur… Ülkeyi yöneten sorumlular, bize liyakat lazım değil bizim adam lazım diye düşünüyorsa… Ancak bizim sözümüzü bizim adamlar diler diye düşünüyorsa… Daha çok ilk 100’e girmeyi çök heves eder giremeyiz.. Acaba ilk yüze girme planlarımız var mı, oda şüpheli… Bilimsel çalışma yapma niyetimiz yoksa, niyetsiz de olsak başkalarının sömürüsüne acık hale geliriz…
Üniversitelerimiz, teknolojimizi, teknolojimiz sanayimizi, sanayimiz de ekonomimizi desteklemedikçe, bunların hepsini yönetimler(siyasi, akademik veya bürokrasi) desteklemedikçe teknolojiyi sadece kullanırken görürüz… Bu arada da amma teknolojimiz gelişti diye de övünürüz… Dünya bilim ve teknolojiye dayalı sanayiye ve ekonomiye geçti, geçiyor, buna geçebilen ülkelerin ürünleri pazarları, rafları dolduruyor… Bu arada da hazineleri de doluyor, halkının refahı artıyor, biz kendi aramızda akademik, siyasi, sosyolojik kayıkçı kavgalarına devam ediyoruz… Bu durumdan uyanmak, kurtulmak istiyorsak şu üç ülkeyi izleyelim, Bir Çin, İki G.Kore, Üç Singapur… Bu ülkeler nasıl başardı, bizde başarabiliriz yeter ki başarmak isteyelim…
Başarı akıl, bilim ve ilkeler üzerine çalışanların olduğunu görüyoruz, bu amaçla eğitim alanında reformlara, zihniyet reformlarına ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz… Bizi tutan nedir o zaman neden çalışmalara başlamıyoruz? En yüksek Eğitim, Eğitemediğinden bunları yaşıyor olmayalım sakın… Selam ve saygılarımla…
Fikri Adil --- 20.8.16 --- www.vatandasfikri.com
Kaynak : Orhan Bursalı -- http://www.herkesebilimteknoloji.com
|