İSLAM’IN ADALETTEN UZAKLAŞTIRILMASI
(İslam’ın mensupları aracılığıyla adaletten uzaklaştırılması)
İslam da en önemli dört şey ne dersek İman, Adalet, Ahlak üzere iyi ve güzel işler yapmak diyebiliriz. Hemen itirazları duyar gibiyim, İslam da önemsiz şey mi var diye, bir konuyu anlayabilmek için onu bölümlere ayırmalıyız, mesela İslam adalet konusunda ne diyor dersek, İslam’ın kuralları içinde adaleti değerlendirmiş, İslam ve adalet konusu üzerinde durmuş oluruz. Ben bu dört şeyden bahsederken siz barıştan, ibadet den, paylaşımdan, mücadele etmekten, sorumluluk yüklenmesinden bahsedebilirsiniz.
Her ne üzerinde duruyorsak o, o anın önemlisidir, çünkü onu anlamaya çalışıyor onun üzerinde düşüncelerimizi koyuyor, düşüncelerinizi ortaya koymanızı bekliyoruz.
Adalet İslam’ın temelidir dersek yanlış demiş olurmuyuz? Olmayız, hemen bakalım kuran ne diyor bu meseleyle ilgili buyurun:
Hadîd- 25 -Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah da kendisine ve Resüllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
Mâide- 8- Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
En’âm- 115 -Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Nahl -90 -Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Şûrâ- 15 -(Ey Muhammed!) Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.”
Nisâ- 3 - Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2 Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
Adalet konusunda toplam 30-32 ayet var gözüküyor bazılarını yukarıya aldım bunlar bile İslam’ın nasıl bir adalet tesis etmeye çalıştığını görmeye yeter. Bu kadar ayete rağmen adaletsizlik yapabilen İslam toplumlarının, iktidarlarının ve Müslümanların İslam’a nasıl zarar verdiklerini, dinimizi bu eksik temsiliyetimizden, Dünya gözünde İslam’ın adaletsizlikle anılır hale gelmesine neden olduğumuzu bilerek artık dinimizin emrettiği bir adil davranış düzeni acilen geçmeliyiz. Bu ille de siyaseten ve iktidar aracılığıyla yapılması gereken bir şey değildir. Ayetlere baktığımızda bunların bir bölümünün kişisel adaletten bahsettiğini görmekteyiz.
Örnegin, Nahl -90, Mâide- 8 gibi ayetlere baktığımızda kişilere hitabın söz konusu olduğunu görmekteyiz.
İslam’ın adalet meselesi üzerine bu kadar kesin hükümlerle durmasına rağmen, İslam dini mensupları neden adaletli bir davranış, düzen kuramamışlardır? Adalet konusunda zafiyetlerin ortaya çıkmasının nedenleri, iktidar, güç, para, mal gibi, toplumsal düzen için, kişisel hak ve ödevler gibi kişilere güç ve çıkar sağlayan toplumu da ilgilendirdiği için mutlaka adalet gerektirecek olayların üzerinden çıkmış olması daha da düşündürücüdür. Mutlaka adaletle davranılması gereken bir olay varsa oda devlet, hazine, kamu, toplumsal düzeni gerektirecek işlerdir. Benim kişisel izlenim ise bu alanlarda adalet daha çok ayaklar altındadır. Bunun nedeni nedir?
Bu durum İslam’ın önerisinin dışına çıkılması nedeniyle, İslam toplumlarında yönetim zafiyetlerine, sosyal adaletsizliklere neden olmuştur. Eleştiri, tepki gösterme gibi ister kurumsal, ister kişisel önerilerde otoriter iktidarlar yüzünden yapılamamış söz konusu adaletsizliklerin düzeltilme yoluna gidilememiştir. Seçimlerin ve demokrasinin olmaması da bu adaletsiz iktidarların uzun süre iktidarda kalmalarına neden olmuştur. Bunun yanı sıra eğitim sisteminde de adalet üzerine yeteri kadar durulmamış olmasını da gösterebiliriz. Bunun öncelikle nedeni
Çünkü iktidar sahipleri adaletsiz iktidarlarının kaynağını İslam’dan aldığını iddia etmişler böylece toplumu iyiden iyiye tepkisiz hale getirmişlerdir. Zorlama yorumlarla kendi adaletsizliklerinin kaynağının sanki İslam’mış gibi bir algılama yaratmaları toplumun tepkisini engellemiş, iktidarlarının devamını sağlamıştır. Ama bu vasatlıkları kendilerinin dışındaki dünya kamuoyunda İslam’a maledilmiştir. Adaletsizliğin bir bölümü iktidarın paylaşılmasından diğer bir bölümü ise ekonomik paylaşımlardan ortaya çıkmaktadır. İktidar sahipleri lüks içinde yaşarken aç Müslümanların oluşuna ne yazık ki hepimiz tanığız.
Kendileri kişisel egolarını tatmin için görgüsüzlük boyutunda lüks içinde yaşamaya başlamışlardır. Öyle ki binlerce en pahalı arabalar, bir bölümü altından uçakları ve altın kaplamalarla dolu sarayları oldu, ama İslam’ında emri olan adaletleri olmadı.
Allah onlara şa şa içinde yaşamayı değil adaleti emretmişti oysaki.
Benim kişisel kanaatim İslam toplumlarının yaşadığı sıkıntıların temelinde otoriter iktidarların toplumların başına bela oluşlarıdır. Ne seçimle gitmeye, ne adaletle hükmetmeye yanaşmamaktalar. Bu iktidarları adaletle iktidar yapmasını nasıl sağlarız?
Öncelikle Müslümanlar kapitalizmle ve liberalizmle aralarına mesafe koymak zorundadır, bu iki sistemde İslam’ın onlarca paylaş emrine ters, çok ters sistemlerdir. Oysaki siyasi sistemlerin içinde İslam’a en yakın iki sistem olduğunu düşünüyorum, sosyal demokrasi ve sosyalizmdir.
Öncelikle istişare, seçimle iktidar, yani demokrasi, iktidarların denetimini sağlayacak bir kurumsal yapılanmanın ortaya çıkarılmasının yanı sıra yanlış ve adaletsizlik karşısında itaat eden bir toplum değil tepki gösteren toplumla aşılacağını düşünüyorum. Daha önce aşan İslam toplumları olmuştur ve bundan böylede olacaktır. Bu din mücadeleyi, çalışmayı, üretmeyi, gelişmeyi üstelikte adalet ölçülerine göre önermektedir, biz ne, nasıl anlıyorsak İslam toplumları olarak şuandaki durumumuz hiçte İslam toplumlarına yakışan durum değildir. Bir İslam toplumuna yakışan, bir Müslüman’a yakışan ne ise onu yapmak dileğiyle selam ve sevgiler.
Müslüman’ım diyen Vatandaşların görevi sadece ibadet yapmak, toplumsal kurallara uymak değil, aynı zamanda yanlışla, sömürüyle, zulümle, zalimle, adaletsizlikle mücadele etmektir. Fikri Adil
|