İLKELİ AHLAK
Ahlak ilkelerle olur, ilkesiz ahlak olur mu olduğu sanısı yaratılabilir… Savaş ahlaklı olur mu, olmaz mı, yazının devamın da bizim tarihimizden bir örnek vereceğim…
Normal tek tanrılı dinler yokken bile toplumlar ahlak ve erdem üzerine çalışmışlar, Dogu öğretilerinde Konfüçyüs, Tao, Hint’liler de Buda, Akdeniz’in Güneyin de Mısır da Ahlak üzere birçok çalışma ve ilkeler varmış, yaşanmış… Şimdi size Mısır da Mumyalanmış Ölülerin yanına konan “Ölüler Kitabından” birkaç ilke sayacağım…
“1- Hile Yapmadım 2- Dul Kadına Eziyet Etmedim 3- Yasak Olan Bir Şey Yapmadım 4- Boş Gezmedim 5- Esire Sahibinin Yanında Zarar Vermedim 6- Tapınaklardan ekmek Çalmadım 7- Ölülerin Yiyeceklerini, Yağlarını Almadım, 8- Buğdayın Tartısına Hile Karıştırmadım 9- Kutsal Hayvanları Kovalamadım 10 - Kutsal Balıkları Avlamadım 11-Saf Bir İnsanım 12- Açlara Ekmek, Susuzlara Su Verdim 13- Çıplaklara Giyecek Verdim 14- İlahlara Kurban 14- Ölülere Cenaze Yemeği Hediye Ettim.. Nurettin Topcu Ahlak Kitabı Sayfa 32” Şimdi bunların yanı sıra Tevrat’tan on emri de koy işte bize yaşam rehberi… Dinimiz İslam ise hayatı korumak üzere beş ahlak ilkesi bize önermiş, Canı, Aklı, Nesli, Dini, Malı, korumayı emretmiş… Can bütün canları, Akıl düşünce özgürlüğü, nesil biyolojik ve kültürel devamlılık, mal temel ihtiyaçlar ev, binek araba gibi, din ise inanç özgürlüğü… Şimdi baştan size bahsettiğim savaşta bile ilkelerle ahlak nasıl oluru, bizden bir örnekle devam edelim mi? Bakın ilkeli Ahlak en zor şartlarda bile insan ne yaptırıyor..
Anadolu’nun kapısını Türklere açan Osmanlı dan önceki İmparatorluğumuz olan Selçuklunun Sultanı Yıldırım Beyazıt’ın 1071 yılın da savaştığı Bizans İmparatoru Diyojene davranışı bize günümüzde nasıl bir örnek oluşturuyor.. Yıldırım Beyazıt, neden böyle davranmış, ilkeli Ahlak böyle davrandırmış olsa gerek..
Savaşı kazanan Yıldırım Beyazıt, esir ettiği İmparator Diyojen’e esir gibi davranmamış, Kendisine Türk geleneklerine göre davranarak ikramlarda bulunmuş, hatta imparatorla, kendi tahtında beraber oturmuş, bir müddet sonra imparatoru serbest bırakmakla yetinmemiş… Hatta onu Trabzon’a kadar kendi uğurlamış, bu davranış karşısında Bizans imparatoru Diyojen Ayrılırken Hüngür, Hüngür ağlamış… “Ahlak Kitabı- Nurettin Topcu 26 sayfa”
İnsanlık tarihine baktığımızda bunun gibi onlarca örnek bulabiliriz, ilke, değer fakirliği olan, onlarca da kötü örnek bulabiliriz… Bu ilkeli ahlaki değerleri kişilere, toplumlara yayabilirsek, bu dayatmayla değil, öneriyle yapabilirsek, normal şartlarda insan olanın iyiyi bırakıp kötüyü tercih etmemesi gerekir… Ahlak ve özgürlük arasındaki ilkeye de geldiğimiz de şunu söyleyebiliriz…
Zorlamayla ahlaklı davranılmaz, davranılsa da ahlaklılık sayılmaz, neden, kişi kendi özgür iradesiyle ahlaklı davranmıyor, dışardan bir zor ile davranıyor da ondan… Oysa sanat ve ahlak kendi özgür iradesiyle işler, daha iyi arayışıyla, hep bir üst seviyeye çıkmayı amaçlar… Bu çıkışlarla insanlığın sanat ve ahlak seviyesi yükselir, böylece hayvanlardan farklı olarak bilen, düşünen, iyi, daha iyi arayışı içinde olan ilkeli bir ahlaklı kişi ve bunlar toplumlarının için de çoğunluğunu oluşturabilirse ilkeli ahlaklı bir toplum ortaya çıkmış olur…
Bizim amacımızda insan olarak daha iyi olanı yapmaktır, daha iyi ve güzel olanı, hayata, aynı zaman da doğaya da katkılar yaparak iyi olunması, güzel olunması sağlandıkça, hem bu katkıları sunan kişi, hem de bu katkılardan yararlanan kişilerin mutluluğuyla daha iyi bir yaşam yaşanmış olur, yaşanır umuduyla… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil --- 2.11.18 – vatandasfikri.com
Kaynak : Ahlak, Nurettin Topcu Degah Yayınları
|