Ütopyamıza(Hayali Yaşam) Hapsolmak
(Bazı Durumlar da Kendi Kabullerimizden Bile Habersizken, Başka Kabulleri Bilmeden, Tanımadan Düşman İlan Etmek, En Belirgin Ütopya Hapishanesi, Prangası Göstergesidir. Fikri Adil)
Hepimizin bir dünya görüşü var, bu dini kaynaklı olabileceği gibi siyasal kaynaklı da olabilir, düşüncelerinizi dini kaynaklara (vahiy Kaynakları) dayandırabileceğimiz gibi, beşeri akılla üretilen bilgiye de dayandırabilirsiniz… Bunlar gayet normaldir, o zaman anormal olan nedir?
Dünyayı sadece kendimizden ibaret saymak, kendi inancınızın dışında, kendi düşüncemizin dışın da, hiçbir düşünceyle karşılıklı düşünce alış verişimiz yoksa!! Kendi ütopik (Hayali) düşüncemize hapsolmuşuz demektir… O zaman ne olur? Bizim dışımızdaki herkes bize düşman gibi görünür, olsun… Ya karşımızdaki de ütopya hapishanesindeyse! Oda bizi düşman görmez mi? Görür, o zaman ne olur?
Tartışma, Çatışma, tartışma iyiyi arama niyetinde olanların arasında değilse, çatışmaya dönüşür, çatışma müzakere, uzlaşma niyeti olanlar arasında değilse, çok can yakar, zaten hayalleriyle yaşayanlar, hayallerin uyuşturucu özelliği ile gerçeklerden kopmuşlardır… Bu kopuş onlarda fanatizme, şiddete cana kıymaya, kan akıtmaya neden olur, hatta kutsal bile sayarlar… Böyle olan, bunları yaşayan bir toplum varsa direk ütopya hapishanesinde yaşıyorlar diyebiliriz.. Diyelim ve biz bu hatalarla toplumsal düzenimizi bozmayalım, ama kanıksanmış adaletsizliklere ve ahlaksızlıklara karşı da sessiz kalmayalım, tepkimizi gösterelim…
Benim izlenimiz biz toplum olarak iki uca çok kolay savruluyoruz, ya kendimize, kendi yorumlarımıza dayalı dini ütopyadan kaleler yapıyor, bilimin, hayatın gerçeklerine kale kapılarını kapatıyor… Ya da toplumun mevcut dünya algısına, düşünüşüne, inanışına bakmadan kendi dünya algımızı dünyanın tek ekonomik, siyasal, sosyal gerçeği gibi… Ütopyamızı kişilere, gücümüz yeterse topluma dayatıyor böylece toplumsal sorunların kaynağı oluyoruz… Ne yapmalıyız ki, bu durumdan kurtulalım?
Sadece bizim cemaatin yazarını okursak, sadece bizim cemaatin gazetesini okursak, sadece bizim partinin yayınlarını, sitelerini, tv’lerini izlersek, kısacası sadece ütopik kalemizin duvarlarını güçlendirecek haber, bilgi belge edinirsek… Biz kendi gözlemimizi, kendi deneyimlerimizi nasıl başka şartlardan besleyecegiz veya düşüncemizi, inancımızı başka düşüncelerle kıyaslama fırsatı bulacağız? Oysaki…
Aslolan aslında daha baştan inanç ve düşünce seçmeden başka inanç ve düşüncelerle kıyaslama yaparak tercih etmek olmalıyken… Biz doğduğumuz toplumun dinini din, aşağı yukarı içine doğduğumuz ailenin siyasal düşüncesini düşünce kabul ediyoruz… Bu toplumun bize sunduğu dini inanç ve siyasal düşünce olabilir, bu kabuller doğrusu da olabilir… Ama biz tembellik yapmayacağız inandığımız dini, kabul ettiğimiz siyasal düşünceyi öğrendiğimiz kadar, kabul etmediğimiz, hatta nefret ettiğimiz inanç ve düşünceleri de öğrenmeliyiz ki… Neyi, neden kabul ediyoruz, neyi neden kabul etmiyoruz bir bilgimiz ve düşüncemiz olsun ki!!! Hem ütopik kalelerden kurtulalım, hem de başka inanç ve düşünceleri tanıyalım, tanımayalım ki bilmediğimiz düşmanlarımız, nedensiz nefretlerimiz olmasın… Kıyastan sonra, düşüncemizin, inancımızın iyi olduğuna eminsek sorun yok, değilsek üstelik alternatif düşünceleri tanımıyorsak, bilmiyorsak… Size üzülerek söyleyeyim biz kendi kabullerimizi bile bilmiyoruz ki ütopyada yaşamaya mahkumuz demektir… Çok uyanık olmak zorundayız… Neden ?
Ütopya hapishanesinde yaşayanlar, her şeye kendini kapatanlardan oluşur, bu tuzağa düşmemeye çalışalım, diyelim ki düştük, neydip, edip bizi dışardan besleyecek kanalları en az olsa bile, bize farklı kanallardan bilgi, belge, haber gelecek şekil de açık tutalım, dilek ve temennilerimle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 16.10.17 – vatandasfikri.com
|