SİYASAL İSTİKRARSIZLIK -1
T. C Devleti ilk kez bu derece dini kimliklerini öne çıkaran bir hükümet tarafından yönetiliyor, vatandaşlarımız ilk kez bir hükümete bu kadar destek veriyor… Benim görebildiğim hükümetler için de en güçlülüleri, üstelik de devletin diger kurumları da demokratik sınırlara çekildiler… Hatta güçler ayrılığı ilkesi gereği gücü elinde bulundurması gereken Yasama ve Yargı erklerini bile kontrol eder hale gelerek istediğini yapacak güce ulaştı… Ulaştı da ne oldu?
Evet, gülcü iktidar istikrardır derler, öylemi oldu, ülkenin durumuna bakarak karar verelim…
Biz bize gösterilene göre karar verirsek iktidarın etkisi altında ki yayın kuruluşları, araştırma kuruluşları, istatistik kuruluşları bizi aldatabilir.
Sanayi üretimimiz arttı mı, evet, beklenen kadar artımı hayır, tarım üretimimiz artımı buna tamamen hayır diyebiliriz… Üretmediğimiz için ve enerji ihtiyacımızı da dışarıdan karşıladığımız için… Gerçi neyi karşılamıyoruz ki… Sürekli dış ticaret açığı veriyoruz… Buda borçlanma demektir… Eee hani hükümet borçları kapattık diyordu ya, valla bilmiyorum… Yalan mı desek, demek istemiyorum hiç koskoca ülkeyi idare eden devlet adamları yalan konuşur mu? Konuşmaz elbette, ama borçları kapattık dendiği zamanlar da, Merkez Bankası borçlarımızı açıklıyor ve hatırı sayılır bir borcumuz var olduğunu görüyoruz… Üstelik de bu arada 80-90 yılda kurulan kurumlarımızı, arsaları, devlete ait binaları da satarak 80 milyar dolara yakın hazineye para girişi olduğu dönem de…
Bu paraları sattığınız kurumlardan daha iyi teknik ve teknoloji üreten Ar-Ge atölyeleri, fabrikalar ve kurumlar kurarsanız gelişme sağlayabilirsiniz… Ama Türk Telekomu satıp da Corumla Cankırı arasına yol yaparsanız iyi bir yatırım yapmamış olursunuz… Tüpraşı satarak Erzurum’la Kars arasına duple yol yaparsanız iyi bir yatırım yapmamış olursunuz… Fabrika yerine kamu bina sayısını artırırsanız, üretim gücünüz düşer, neredeyse Milli eğitime ayırdığınız para kadar, devletin bina ve araba alımı ve kiralamaları olursa, hazinede para kalmaz… 120 milyar dolarımız varya derseniz, ben bir yıl içinde ödenecek borçları ve dış ticaret açığının ne olduğunu söylerim bu rakamın da 170-200 milyar dolar arası olduğunu söyleniyor.. Kısacası siyasal istikrar, ekonomik istikrar olarak piyasaya yansımamış…
Toplumsal istikrar, onu siz söyleyin toplumsal ayrışmalar, toplum nereyse %50 %50 bölündü birinin ak dediğine digeri kara diyor, toplumsal sorunlarımız da 14 yıl öncesinden daha iç acıcı değil… Dogu sorunu, Kürt sorunu Hükümeti en çok desteklediğim alanlar arasında geliyor du, bu kadar güzel adımları öncelikle örgütün hataları, sonra da hükümetin hatalarıyla bu kadar alınan yol heba edildi, edilecek… Tam çözmüştük derken, çözülecek sorun da tekrar çözümsüzlüğü girdik..
Dış politika, Ak Partili dostlar kusura bakmasın ama hükümetin başarısızlığını hükümet üyelerinden biri değerli yalnızlık diye ifade etmişti… Bu şu demektir herkesle sorunumuz var, herkesle sorunumuz varsa, bir yerler de hata yapıyoruz demektir… Hataları tartışma ve eleştirileri yetenekleri olan topluluklar daha çabuk görürler ve hatalardan tez elden dönerler. Bizim genel olarak AK Partinin de daha yoğun sorunudur bu sorun… Eleştirileri sevmeyiz, bizim düşüncemizin üzerine tartışmaları hiç sevmeyiz, birde düşüncesi tartışılan kişi lider veya yöneticiyse düşünlerini tartışmak daha da zordur…
İnsanlar, yönetimler, liderler, toplumlar hatalarını anlayabilmeleri için eleştiri, öz eleştiri yapabilmelidirler, bizde eleştireni düşman ilan ederiz… Aslın da eleştiren en iyi dosttur, senin hatalarını sana söyler, yanlışlarını söyler, hatandan ve yanlışından dönme ricasıdır bir acıdan…. Ama biz de siyasetciler genel olarak çevrelerin de alkışlayanları barındırırlar, her şeye evet efendim diyenleri “evetefendincileri” çevrelerin de tutarlar… Eleştirenleri itiraz edenleri uzaklaştırırlar ve istikrarsızlıklar başarısızlıklar, böylece başlar.
Siyaset inançla yapılır ama ekonomik, fiziki ve bilimsel gercekleri de göz önünde bulundurmak şartıyla, siyaset lidere itaatle yapılır ama, liderin yanlışlarına dur diyecek bir mekanizma kurarak, siyaset toplumun psikolojik olarak rahatlamasını sağlar ama, bunun altı ekonomik, sosyolojik gerçeklerle desteklenir… Bunlar yoksa sakinleştirici almış insanların olağanüstü durumlarda bile tepkisiz kaldıkları gibi toplum iktidarı ve lideri destekler ama durum hiç iyi degildir… Lider de bu desteği şöyle sağlar, kendi konuşma, ikna yeteneklerinin yanın da aynı kültür dairesi içinde olanlara kültürel mesajlarıyla yapar, biraz da karizmatikse, karizmanın cazibesiyle hata yapsa bile, toplumun destegini almaya devam eder…
Siyasal istikrarsızlıklar topluma hem sosyolojik hem de ekonomik olarak yansır, biz ülke olarak böyle bir döneme, giriyoruz gibime geliyor… Allah yöneticilerimize, vatandaşlarımıza akıl ve düşünce gücü versin ülkemiz bu istikrarsız döneme girmesin, girerse bile aşabilsin dileklerimle…
Selam ve saygılarımla…
Fikri Adil – Eylül 15 – www.vatandasfikri.com
|