BİZ MÜSLÜMANLAR!
Sonlarımızı Neden Çözemiyoruz??
Müslümanlar kavramının içine genel olarak tüm Müslümanları koyabiliriz, üzülerek belirteyim ekonomik durumu iyi olan ülkelerde dahil buna, sözde barış olan ülkeler de dahil buna… Bu ülkelerde bile vatandaşları gönüllü yaşamıyorlar… Bunu şöyle açabiliriz… Başka bir ülkede yaşama fırsatı, alternatif vatandaşlık verilmiş olsa, Müslüman toplumların ülkelerinde vatandaş kalmaz… Biz Türkleri de, Türkiyeliler de nispeten buna dahil edilebilir… Bunun nedeni nedir üzerinde düşünmek gerekmez mi? En önemli neden, ya ümmet olamamaları, ya da vatandaş olamamaları, yani kabile kültüründe kalmalarıdır diyebilirim… Siz düşünün başka bir neden bulun, ama bana şunu demeyin şu tarih deki gibi davranırsak yaşadığımız sorunları aşarız… Ne sorun onların sorununa benziyor, nede biz onlarız, mekan değişmiş, zaman değişmiş, araçlar gereçler değişmiş, dolayısıyla sorunlarda sorunu algılamada değişmiş,… Biz geçmişe öykünerek sorunlarımızı çözemeyiiiz… Çözemiyoruz da… O zaman ne yapacağız, yapmalıyız, yada yapmamalıyız?
İlk önce yönetimlerimizi şuralarla seçeceğiz, buna günümüzde demokrasi diyorlar, başkacada yol görünmüyor… Devletin gücünü yönetecek insanları kutsamayacağız, onları sadece alkışlarla şımartmayacağız, onların insan hata yapabilir, yanılabilir, yanıltılabilir olduğunu düşünerek denetleyecek mekanizmalar oluşturacağız… Sonra seçtiklerimizin devletin gücünü adil kullanıp kullanmadığını izleyeceğiz, adil kullanmadığı her durumda tepki göstereceğiz… Tepki göstermeyi yönetenler isyan olarak kabul etmeyecek, bu insanlar, vatandaşlar neden tepki gösteriyor üzerine aklı selimle düşünecek… Düşünmezse, Düşünmezsek H.z Osman vakaları günümüzde de yaşanmaya devam eder, ediyor mu ne? Saddam Hüseyin, Kaddafi vakaları… Bir defa bir aileye yönetim yetkisi verilmesinin bir orta çağ anlayışı olduğunu kabul edeceğiz, günümüz de seçimsiz, şurasız, liyakatsız yönetim işlerine itiraz edeceğiz, demokrasi, yani Kuranın önerdiği Şura ve Meşveret yöntemlerini işlerimizde uygulayacağız… Onların ileri danışmayladır emrini, önerisini hayatımıza aktaracağız… Muaviyenin yaptığı ayak oyunlarını günümüz siyasetine taşımayacağız, ehil, değilsek, liyakat sahibi değilsek, ahlak ve adalet konularına zafiyetimiz varsa… Ne görev talep edeceğiz, nede görev verilecek ki adalet ve ahlak üzere yönetimler oluşsun… Sonra…
Devleti yönetenlerin kamu, hazine malı koruma hassasiyetleri Yusuf peygamber gibi olacak… Keyfi harcamalarını maaşlarıyla yapacaklar, git harcırah gel harcırah, harca örtülü ödenek, al lüks arabalar yatlar, saraylar, uçaklar olmayacak… Her gördüğümüz yere kamu binası dikmeyeceğiz, fabrika dikeceğiz, teknoloji Ar-Ge’leri, tekno kentler kuracağız… Biz bunları mı yapıyoruz yok, 21 yüz yılda yol yapmakla övünüyoruz… Belki uçuk gibi öngörü gelecek size, ama çok eğil 25-30 yıla kadar yol kullanılmayacak hava taşıtları kişiselleşecek aynı arabalar gibi desem… Devletimiz planlarını buna göre yapmalı desem… İnanmazsınız ve hatta delimi ne dersiniz.. Şunu dersem bir tarafın hoşuna gider, diğer taraf kin besler… H.z Alinin halifelik hakkıydı yediler, Yok H.z Ebubekir’in Hakkıydı, Sonra H.z Ömer, daha Sonra H.z Osman’ın en son da H.z Alinin Halife olması normaldi diyerek o günün fitnelerini bugüne taşısak beni anlardınız ve hak verirdiniz, yada kızardınız… Degil mi? Müslümanlar düşünce donmuşluğunda kalmışlar… Yani 1400 yıllık vakaları bugün yaşanıyormuş gibi tartışıyorlar, tartışıyoruz… Allah düşüncemizi, aklımızı geri ver, günümüz sorunlarını, günümüz aklıyla düşünceleriyle çözmeye çalışalım… Ki sorunlarımızı çözebilelim… Başka ne yaşıyoruz?
Ne teknik sorunlarımızı çözebiliyoruz, nede toplumsal sorunlarımızı, neden? Çünkü günümüz aklıyla, günün bilgisiyle, günün teknikleriyle hareket etmiyoruz da ondan… Nükleer santral yapılıyor, kim yapıyor, zaten enerji bağımlısı olduğumuz ülke, beli ki de anlaşmanın detaylarına baksak, yap, işlet, devret modeli gibi bir şey… Köprüler yapılıyor kim yapıyor, hava savunma sistemleri alıyoruz kimden alıyoruz.. İşin detayına girmeyelim, kullandığımız eşyaları kim üretiyor, yediklerimizi kim üretiyor, düşünmeliyiz, sormalıyız ki yaşadığımız sorunların farkına varmalıyız…
Sorun bizim, çözümünü de biz bulmalıyız…. Onun için acilen günümüzde yaşayacak zihni, fikri, zikri oluşturmalıyız.. Geçmiş siyasi olayları günümüzde oluyormuş gibi tartışmamalı… Sorunlarımızı günün bilgisine, düşüncesine dayanarak çözmeliyiz… Çözemediğimiz de, sorunlarımızı çözenlerde bizi biz olmaktan sömürüleriyle çıkarırlar… Biz, Bizim Sorunlarımızı, Biz Olarak Çözmek zorundayız, Bu Bilinçle Akla, Bilgiye, Düşünceye, Uygulamalara Sahip Olmak Dileğiyle Selam ve saygılarımızla…
Fikri Adil --- 15.4.18 – vatandasfikri.com
|