TOPLUMLARIN İKTİDARI DEVRETME/DEVRALMA YETENEGİ
Ortadoğu da görüyoruz, diyelim ki yönetim de zalim bir iktidar var, ama demokrasi yok, iktidarı nasıl toplum olarak görevden alacaksın? Seçim yok, farklı bir örgütsel yapı yok, muhalefet yok, yani iktidara mahkümsunuz… Zaten buralarda ki sorunun ana kaynagı bu, ikinci kaynagı laikliğin olmaması ve meshepsel grupların hem meshep, hem de aşiretcilege dayalı toplumsal yapıların ve daha çok da bu yapılara dayandırışlan siyasal nedenlerle çatışmaların nasıl toplumsal barışı bozduklarını görüyoruz.. Bu ülkelerde iktidar nasıl devralınılır, İran, Pakistan ve Türkiye bu acıdan çok şanslı, seçim yapabiliyorlar. Bunun için seçme, seçilme hakkı veren demokratik sisteme sahipler ve sahip çıkmalıyız… Bunu hem kurumlar, hem de vatandaşlar olarak yapmalıyız, yoksa Ortadogu da çıkan sorunlar bu İslam ülkelerine de taşınır… Bu iktidarı devretme/deviralma sorunun nelere malolacagını gömek için Mısır daki soruna biraz daha yakından bakalım… Suriyede de durum daha vahim…
Mısır da bir halk tepkisiyle Hüsnü Mübarek İktidardan indirildi, indirenlerin agırlıkta olduğu Müslüman kardeşler seçiler de başarılı oldu ve iktidara geldi, ilk acıklamaları ne demokrasi, ne de laiklik ilkelerine uymuyordu, demokrasi talep eden toplum vardı… Toplumda bir otoriteden kurutulup diger otoritenin emrine girme kaygısı baş göterdi toplum ikiye bölündü... Demokrasi ve laiklik, toplumsal barışın garantörüdür, bunu Mursi ve taraftarları göremedi… %50 - %50 ikiye bölünen toplum ayrı ayrıo meydanlar da toplandı ve bir taraf iktidarı destekledi, diger taraf ise karşı çıktı, haftalarca süren gerginlik sonucu Ordu darbe yaptı ve seçilenleri iktidardan uzaklaştırdı.. ABD muhtemelen demokrasi ve laiklik kaygılarından dolayı destegini çekti ve körfez kıraklıkları da bu iktidarı halkın talep etmesi, seçimler bize sirayet eder diye destegi çekmeyi bırakın seçilmişlerin karşısındakileri destekledi ve işte sonuç… Şmdi dış güçlerde mi sorun var, iktidarı devretme ve devralmayı başaramayan toplumlarda mı?
Sonuç ne, kim iktidara geliyorsa hukuk, adalet, sosyal eşitliği bırakın, digerinin yaşam hakkına bile saygı duymuyor… İktidara gelen Yasa yapma yetkisini, Yargılama yetkisini, hğkğnet etmek yetkisini tekelin de tutuyor ve her şey benim diyor… İşte o zaman iktidarı elinde bulunduranlar gitmemek için her yolu deniyorlar, Ortadoğuda iktidardan inmek demek nedir biliyorlar… İktidar zulmünden bıkmış olanlarda bu iktidarı her alanda zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar… Böylece iktidarı ele gecirme mücadeleleri ülkenin bütün enerjisini emiyor, vasat bir toplum yapıyor, toplumsal olarak sağlıksız bir toplum, toplumsal barışı bozulmuş bir toplum yapıyor… Şunu takdir edelim Mısır da ve etkin olduğu başka ülkelerde Müslüman Kardeşler genel olarak şitdetten uzak duruyor, ya bir de şitdet taraftarı olmuş olsalardı, Mısır da Suriye den farksız olurdu…
Böylesine etkin bir Müslüman örgüt siyasal, diplomatik duruşlarını zenginleştirmeiliydi, şunu daha iyi anlamalıydı ve Müslüman toplumlara önermeliydi, demokrasi ve laiklik toplumsal barışın garantisidir diyerek iktidardan İndirilenlere veya vazgecenlere sizi adalet, hukuk düzeni tekrar iktidara gelme şansı bekliyor diyebilmeliydi. İslam kurumsal mı yaşanmalıydı, kişisel mi, bu tartışmaların, çatışmaların temelin de buda var, sorunların başka kaynagı ise iktidar paylaşımı için din ve ırksal nedenlerin kullanılmasıdır, bundan nasıl vazgeçilecektir…
Bu düşünsel degişiklikler yapılmadığı vakit, görünen o ki toplumsal yapılarla ne demokrasi nede laiklik nede toplumsal barış yakın da üzülerek söylüyorum bu coğrafyaya uğramayacaktır… Bu toplumların barış içinde yaşayamama nedeni ise demokratik bir şekil de İktidarı devralma ve devretme yeteneklerinin olmamasına bağlıyorum..
Orda doguda ki Müslümanlar iktidarların egitime müdahaleler aracılığıyla itaat eden, tepki göstermeyen, yukarda alınan kararların hep ülkenin, milletin, ümmetin hayrına alındıgını/alındığına düşündürülen bir egitimden geçirilmiş bir toplum olduklarından dolayı hep yanlışı ya kendilerin de ya da kaderlerin de, ama daha çok da karşı meshep de ve aşirete ve dışarda ki düşmanlarda aramaktadırlar… İkitdarların yanlış yapma olasılığı yok düşüncesi kafalarına kazınmıştır… Ama ne yazık ki kendi yöneticilerinin bu ülkeleri bu hale getirdiklerini göremiyorlar. Ne haber kaynagı var ne muhalefet, dahası demokrasi yok... Bir ülke nasıl idare edilemez olur, edilir derseniz bütün özellikleri taşıyorlar, ne denetim var, ne yargı bagımsız, ne yasa dini kaynaklı demelerine, degil yorumun da yorumu, yasaları dinle belkide laik hukuk düzenlerinden daha çok çelişir durumda… Allah adalet ve Ahlak (Cinsel ahlak dışında da) emreder, bu toplumlar ne yapar aşiret reisini, Meshepsel yorumcuları, iktidarı eline gecirenler de iktidardaki zalimi dinler… Oysa ki Kuran ne der??
26.Sure Ayet 150 "Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin."
Daha ne desin biz anlamadıkdan sonra… Bir başka ayet bizi acilen uyarıyor, ama biz 1400 yıldır hala uyanmadık anlaşılan, ayete bakalım mı?
“”Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Sure-4 – Ayet-58””
Allah yardım etsin diyecegim ama Allah kuran da defalarca ben düşünmeyenlerin, çalışmayanların, adaletsizlige, zulme baş egenlerin başına neler gelecegini bize Peygamberi ve Kuran aracılığıyla bildirmiştir.
""16. Sure/44. Ayet (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur'an'ı indirdik.""
İktidar hırsının nasıl insanlığın başına bela olduğunu görmek isterseniz, Ortadoguda ki ülkelere bakın ricasıyla… İşte bu nedenle seçme/seçim, iktidarı devretme/devralma, inançlara karşı saygının geregi olan laikligi inşaa ederek toplumsal barışlarını tesis edebilir bu coğrafyada yaşayan toplumlar… Kısacası toplumların iktidarları devralma ve devretme yetenekleri onların nasıl yaşayacaklarını da etkileyen en önemli yetenekleridir, bu yetenegi olan ve olmayan diye toplumlara bakabilir ve nasıl, yaşadıklarını görebiliriz...
İşte bu nedenlerden dolayı biz de bu demokratik seçim, demokratik hukuk kuralları ve laiklik gibi toplumsal yaşamın sigortası ilkelere sahip çıkarak vatandaşlık görevimizi yapabiliriz düşünceleriyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – Mayıs 15 – www.vatandasfikri.com
Kaynak : http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#26:151
|