İMPARATORLUK NEDEN YIKILDI?
(Bağnazlığın Yıkıcılığı, Bağnazlık Devlet Yıkabilir mi?)
Osmanlı döneminin düşünür tarihçilerinden biri olan Taşköprüzade 1540 da şunları yazar. “skolastik (İlahi Olanla, Dünyevi Olanı Uyumlulaştırmak için Düşünce üretenler) İlahiyat ve Matematigi medrese uleması önemsemedi, böylece ilim düzeyi düştü” Bu düşünür devam eder: Ulemanın sadece basit el kitapları okuduğunu, sonra da kendilerini alim saydıklarını söyler. Taşköprülüzade ilimsizlige, bilimsizlige, bağnazlığa tepki göstermeye devam eder… Tenkit ettiği alimlerle ilgili şunları yazar: Onlar Kuran, Kelam ve Kuran Tefsiri gibi ilimlerle değil, yalnızca islam hukukunun dünyevi yanlarını ya da şiir, inşaa, fıkra gibi hoppalık sayılacak şeyleri önemsiyorlardı, Kelam, Matematik gibi yararlı ilimler ve sanat yerine, kadılık gibi dünyevi makamlar elde etmeyi önemsedkleri için ilimde derinleşme olamadığını mealen söyler… Bu birinci neden imparatorluğun yıkılmasında ki ikinci nedeni ise şu!
1577 yılında Takiyyündin Mehmet tarafından kurulmuş Galata rasathanesinin, Müslüman toplumların tek rasathanesi olan bu rasathanenin başına gelenlerdir… 3 Murat rasathaneyi astronomi için degilde astroloji için kurdurmuş olsa da… Bir grup ulema astroloji ile Astronomiyi karıştırmış olsa gerek, bunların arasında şeyhülislam da varmış, bu rasathanede yapılan çalışmaları büyücülük, falcılık, dinsizlik saymışlar ve uğursuzluk olarak görmüşler… Şeyhülislam, Sultana veba salgınının tanrının gizlerini çözmeye çalıştığımız için başımıza geldiğini bildirmiş… Kafası karışmış olan sultan da 1580 de yeniçerilere emir vererek, bu tek rasathaneyi top gürleleriyle yıktırmış ve böylece imparatorluğun yıkılışının temeli atılmıştır… Bunlara “Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Klasik Cağı eserinde, Bağnazlığın Zaferi” diye bir bölümde değinir… Gelelim günümüze, Cumhuriyet neden beklenen atılımı yapamadı?
Cumhuriyet kuruluş ruhunu 1945 de yaşanan ikinci dünya savaşından sonra kaybetti, birinci kaybedişin nedeni bu savaşın galibi Rusya dan korunmak için Nato ya üye olmak için onlarca sözleşme imzalandı… Bizden teknolojik ve üretim imkanları acısından güçlü olan emperyalist ülkeler bizi korurken aynı zamanda pazarları ve hammadde kaynakları haline getirdiler… Bu kısır döngü bugün hala devam etmekte ve biz toplum olarak, sürekli kaybetmekteyiz… Bunu delillendirmek gerekirse…
2000 yılın da ülkemizin borcu 118.806.000 dolar iken bugün 460 milyar dolar olmasının nedeni bu teknolojik, sanayi, silah, artık tarımı da buna dahil edebiliriz, pazarı olmamızdan kaynaklı borçlanmalardır… Şimdi biz ne yapıyoruz da bunlar oluyor dersek, birine göre şirket kültürüyle devlet kültürünü, diğerine göre tahrikat anlayışıyla, devlet anlayışını karıştırmamızdır… Diyebiliriz… Şimdi yukarda zikrettiğimiz iki kavramı anlamaya çalışarak yazımıza son verelim mi?
Biri skolastik anlayış, diğeri kelam ilmi…
Bir felsefe terimi olan Skolastik şu anlama geliyormuş: İnanç ve bilgiyi, bilimi, özellikle de Aristoteles’in bilimsel dizgesini kiliseyle uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan ortaçağ felsefesidir.. Yani felsefi düşünceyle dini düşünceyi uyumlu hale getirmeye çalışan felsefi çalışmalara skolastik düşünce çalışmaları diyebiliriz… Biz ise hala bilimi, düşünme işini, değil gösteriş işini magazini düşünce sanılarını önemsemeye devam ediyoruz… Kelam ne dire gelince…
Kelam: din bilimleri acısından düşünüldüğünde başta Tanrı'nın varlığı, birliği, peygamberlik ve ahiret olmak üzere İslamiyetin ana ilkelerini konu edinen bilim alanıdır… ilk anlamı söz olsada dini düşüncenin bel kemiği, dinin temel ilkelerini anlamanın yollarından en önemlilerinden biri diyebiliriz…
Bilim, İlim, Felsefe, Din, Matematik, Fen, Sanat dünyayı anlamamıza, amaçlara ulaşmamıza yardım eden araçlarımızdır.. Bu araçlardan mahrum olmak demek amaçlardan vaz geçerek, kendi kendimize bağnazlık zincirleri vurmak demektir ki… İmparatorluğun yıkılmasının en önemli nedenlerinden biri aracsızlığın amaçsızlığa dönüşmesidir diyebiliriz.. Tanrı ve akıl korusun ki Cumhuriyeti de bu nedenle kaybedebiliriz… Aman ha dikkat toplumsal düzen kaybedildiğinde hepimiz kendimizi kaybederiz… Akılla, bilimle, felsefeyle, dinle, yaşayarak toplumsal düzenimizi daha mamur, daha çağdaş, daha iyi ve toplumumuzu daha mutluk verir hale getirebiliriz… Getirmek dikeğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
FİKRİ ADİL 17.8.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
-
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Cağı 1300-1600
-
-
|