SAYIN, BAŞBAKANIM, MİLLİ EGİTİM BAKANIM
Ben Allah'ın takdiriyle ülkemiz de doğmuş bir çocuğum, benim gibi dünyanın çeşitli yerlerin de doğmuş çocuklar vardır… Bunların ilk anda dilleri, yoktur, onlar gibi ben de içine doğduğum toplumun dinini, kültürünü, adını, dilini alıyorum… Bu alışlarım da seçme hakkımın da olmadığını biliyorum, yalnız sizden ricam şudur ki… Biraz olsun bazı şeyleri bana bırakın, Hz İbrahim gibi ben aklımla arayarak da Allah'ı bulabilirim… Bana Allah'ı öğretmek yerine, ilk olarak dünyayı öğretin, dogayla nasıl uyum içinde yaşarım bana egitim aracılığıyla bu bilgileri verin…
Bana ilk önce bu soguktur üşüdür, dondurur, bu sıcaktır, çarpar, yakar, burası çukurdur düşersin, şurası zirvedir çıkarsın, havanın hacmi ve kaldırma gücü vardır, suyun basıncı ve kaldırma güçü vardır. Motorların buharlılarından sonra içden yanmalıları geliştirilmiştir., Önümüzde ki yıllar da elektirikli ve güneş enerjili araçlar yollar da yerlerini alacagını...Ucakların çeşitli modelleri vardır, bunların uçma nedenleri, şudur budur demeden önce sen Müslümansın, sen bu dinin kitabınını Türk olmana rağmen Arabca aslından öğrenmelisin, hatta bu kitabı anlamadan baştan sona ezberlemelisin, sabah akşam 1000 lerle ifade edilen zikir görevleri, ödevleri yapmalısın, bunlar tercihe degilde zorunluluğa dönerse... Bunları yap dersen, ben bu dünyayla ilgili bilgileri alarak dünyayı imar etmeden öbür dünyaya nasıl geçerim… Bana ilahi olarak verilen dünyayı imar et görevini gerekli mesleki egitimi alamadan nasıl yapabilirim… egitim bunun için degilmidir...
Dini bilgilerin çoğunu yaz ayların da camiler de, evde ailelerimiz veriyorken, Allah'a şükür Müslüman olduğumu biliyorken bunlar yapılırsa… Benden ailem sınavlar da başarı, toplum da teknik teknolojik gelişme beklerken, ben bilimsel bilgilerle bunları yapabilecekken, ders yükümü artırmanın alemi var mı… Haddim olmayarak size bir hatırlatmam olacak… Günümüzden 6 asır önce yazılmış önemli İslam sosyologlarından İbn-İ Hadun'un Mukaddime'sinin egitim bölümü üzerine danışmanlarınız bir küçük araştırma yapsınlar, baksınlar ne diyor…
Bizi hangi çalışma geliştirir, 11-12 asırlara kadar neden bilimsel gelişmeler de iyiydik de şimdiler de vasatız bunları anlayarak egitimin içerigini tabiki degiştirelim… Tabi ki farkındayım egitim ne sadece bilimsel, nede sadece kültürel, dinsel kaynaklı olmamalı, ama biri için digerini feda etmemeliyiz diye düşünüyorum… Sizin (Başbakanımızın ve bakanımızın) akademik ve yazarlık dönemizden yazılarınızı hayranlıkla okurdum, şimdilerde de, başbakanımız daha bir sakin görüntüsüyle, bakanımız da ak saçlarıyla, gözlüklerinizle ikiniz de sempatik bir siyasetci, babacan bir başbakan ve bakan olarak görüyorum Selamlar sunuyor ellerinizden öpüyorum.. Kaygılarımın anlaşılmasını umuyor, degişiklikler yapılırken bizi dünya ölçegine göre hazırlayacak degişikler yapılsın, bu degişikliklerin bizim dünyayı daha iyi okumamıza neden olacak şekil de yapılmasını sanırım hepimiz istiyoruz… Dünya istesek de istemesek de bir sanal agla birbinine bağlandı, ben bu ağın içindeyim, kendim olarak bu ağa nasıl enteğre olabilirim mesajları içermesi gerekmez mi egitim...
Öte yandan da tarihimizi masalsı kahramanlar gibi uçtu kaçtı , yıktı geçti degil biraz daha gercekci okumak istiyoruz.. Bunun için tarihimizin de masalcılıktan biraz olsun gercekciliğe geçirilmesinin bu toplum için çok büyük hizmet olacagını da düşünüyorum… Biliyorum çok düşünmenin bu toplumda pahalıya malolduğunu bunun çilesini çeken düşünce adamlarımızdan ve alimlerimizden de haberdarım.
Egitim işini siyasal kaygılardan uzak tutarak, uzun vadeli degişikliklerin tabiki gerektiğin de yapılmasını da düşünebiliyorum… Ama Daha çok din egitimi, daha çok Osmanlıca öğreniminin nasıl daha çok dünyayı okumamı sağlayacagınıbu yaş da henüz anlayamıyorum... Hemen kendini bilmeyen dünyayı bilmez derseniz, hemen yalan dünyayı mı ebedi dünyayı mı öğrenmek istiyorsun, sen yalan dünyayı öğrenmeye çalışan kafirsin filan denilecekse… Ben elhamdülillah Müslümanım… Bunu da en iyi Allah bilir sonra da tabi ki ben bilirim…
Kuranın Arabca aslından okunmasının, Arabca bilmeyenlere bir şey ifade etmediğini bana öğretmeniz gerekirken, Osmanlıcayla, günümüz Türkcesinin arasında çok fark olduğunu,(%15-20 benzerlik bulunduğu söylenmektedir) toplumun Osmanlıcayı degil, Türkceyi konuştuğunu bizim kültürel kaynaklarımızın ister Osmanlıca İster Fasrca, İsterseniz de Arabca olsun günümüz de konuşulan Türkceyle, günümüz de kullandığımız alfabeyle bana ulaştırma sorumluluğunuz olduğunu da hatırlatır. Ayrıca bir kişinin bile istemediği durumları düşünerek bir şey uygulamaya konurken tartışmalıysa seçmeli konması gereginin de düşünülmesi gerektiğinin altını çizerek… Ben dünya klasiklerini okumak için o eserlerin yazıldığı dilleri öğrenmem yerine onu öğrenenlerin günümüz de kullandığımız dilimize tercübeleriyle bana ulaşmasının daha kolay olduğunu düşünüyor… İlla da bir şey yapılacaksa M.Akif'in Safaat'ının sadeleştirilerek günümüz de konuşulan dile aktarılmasını, bu kitabın her gence hediye edilmesinin gerektiğini de düşünerek... Bu sadeleştirmeyi bir sendikanın (Türk Egitim Sen) bunu yaptığını ve ben çocuklarıma bu Safaat dan parcaları okuduğumu aktararak, tekraren elleriniz den öper, selam ve saygılarımı sunarım…
Çocuklarımız Adına
Fikri Adil --- Aralık 14 vatandafikri.com
Kaynak
İbni Hadun- Mukaddime - MEB yayınları Cilt 3, 33 fasıl sayfa 158-157 - Çeviren Zakir Kadiri Ugan
|