SİYASAL TIKANMIŞLIK
İKTİDAR + MUHALEFET = SİYASAL TIKANMA
(Siyasal Tıkanmışlıktan Nasıl Kurtuluruz?)
Önce ana muhalefet partimizden başlayalım, bu partimiz toplumla kültürel çatışmaları nedeniyle bir türlü istediği ivmeyi yakalayamıyor, bu partimiz en kurumsal partilerimizden biri desek yeridir… Kültüre karşı bir dil sorunu algısı nedeniyle anca bu kadar oy alabiliyor… Yani üst sınırlarda biraz daha zorlarsa belki %30 olacak… Buda iktidar olmaya yetmiyor… Bunun için bir tıkanmışlık yaşıyor… Yalnız hakkını yememek lazım, CHP neredeyse tek muhalefet partisi ve demokrasi için de muhalefet çok önemli, bu partimizin de önemi buradan geliyor… CHP, CHP’lilerin bile farkına varamadığı kadar önemlidir, bu da biline… Kültürel değerleri içselleştirmiş bir söylemle dil sorununu aşmasını öneriyorum…
Sonra muhalefet partilerimizden MHP’ye geldiğimiz de ise onlarda demokratik tıkanmışlık yaşıyorlar, genel başkanlık sorunu olduğunu iddia edenlerle olmadığını iddia edenler işi mahkemeye kadar götürdüler önümüzde ki dönem, bu gerilim daha da artacak ve bu siyasal partimiz de daha da bir siyasal tıkanmışlıkla devam edecek gibi görünüyor… MHP de etkisizleşme nedeni parti içi sorunu aşılamaması.. Bu partimiz yetkililerine demokratça lider seçimleri öneriyorum…
HDP kendini terör örgütünün etkisinden kurtaramadı etkisizleşti, son olarak şehirleri porsuk yuvasına döndüren terör örgütüne tepki göstermedi, çatışmaları hep kırsal da gören halk bu sefer çatışmaları evinin içinde buldu… Olayın vahametini anladı, evleri yıkıldı, tarihi eserler yıkıldı, kentlerinin alt yapısı bozuldu, artık bıçak kemiğe dayandı halk HDP ile bu işin olmayacağını anladı, HDP temsilcileri gittikleri her yerde tepkiyle karşılaşır oldu… Bu partiye terör örgütüyle arasına ciddi mesafe koyması gereğini öneriyorum… Sonuç olarak bu muhalefet partisi kendi ipini kendi çekti… Muhalefetin durumu bu da iktidarın durumu nasıl derseniz, bence pek farklı değil derim… Nasıl yani? Siyaset tıkanırken birbirini etkiliyor, buyurun iktidarı değerlendirmeye…
Siyasetimizin durumu bu… Kötü olan şu, toplum olarak iktidar alternatifi yaratamıyoruz, bu da sevelim sevmeyelim AKP’yi desteklememize neden oluyor, tam bu noktada 3 dönemdir üst üste iktidar olan parti de bu alternatifsizliği hissediyor, güç sarhoşluğu yaşamaya başlıyor… Kimi kez Osmanlıyı yeniden kuracağız diyor, Kimi kez Ortadoğu da bizden habersiz kuş bile uçmaz diyor, kimi kez liderimizi dünya lideri ilan ediyoruz, kimi kez İslam lideri diyoruz, diyoruz da buna sadece ve sadece AKP liler olarak bizim adamlar inanıyor… İktidar partisine oy vermeyenler gülüyor, dünya gülüyor, neden mi? Arkadaşlar bir türbe vakası yaşadık yurt dışındaki türbeyi apar topar gece karanlığından yararlanarak bizim sınıra taşıdık… Sonra Musul elçilik baskını sorunu yaşadık, sonra uluslararası güçler anlaştı Esad’la görüşmeler başladı biz Suriye politikamızı bu güç sarhoşluğu ile yenileyemedik, güncelleyemedik kendi müttefiklerimizle bile ters düştük, onlarda çıkarları gereği PYD ile anlaştı, şaşırdık, sonuç Suriye meselesinde etkisiz eleman oluverdik.. İşte burada muhalefeti dinleseydik, aydın, bizi alkışlama derdin olmayan yazarçizer, uyaranları dinleseydik, her şeyi yüksek perdeden alkışlamasaydık belki de kendimize çeki düzen vermiş olacaktı… Ne yazık ki yapamadık….
Sonra aynı hataları Irak da yaptık merkezi hükümetle sorunlar yaşıyoruz, Mısırla yaptık, şu an Mısır yönetimiyle buzları eritmeye çalışıyoruz… Ruslarla her şey iyi gidiyorken Ucağın düşürülmesiyle bu ülkeyle de ciddi sorunlar yaşamaya başladık… İran’la ise İran’ın devlet kültürü gereği sorunları örtülü yaşıyoruz… Ortadoguda birkaç körfez ülkesi dışında yalnızlaştık, buna da değerli yalnızlık gibi efsaneleştirdik yine alkışladık…
Hadi bu taraf da olaylar böyle de diğer taraf da batıda durum nedir derseniz pek iç acıcı değil, AB ile aramız serin, ABD ile aramız serin ya biz kimle iyiyiz, üç beş körfez ülkesi ile dış politika yürür mü? İşte bunu tıkanmışlık denir, hala fark edemez de bizi yönetenlere ne yapıyorsunuz alem kötüde sadece biz mi iyiyiz demedikçe ister iç siyasal, ister dış politik tıkanmışlıktan kurtulamayız…
Bu tıkanmışlıktan hepimiz sorumluyuz, ama biz iktidarda değiliz diyen muhalefet partileri de sorumlu, Çünkü bu yanlışları topluma iyi anlatamadığı için sorumlu, AKP ye oy veren ve verdiği temsiliyeti nasıl kullandığına hiç bakmayan vatandaşlar olarak da sorumluyuz… Bakın şuraya yazıyorum, Hani bir ara Rabia işaretini gördükçe çoşuyorduk ya, şimdi olaylar tam tersi durum da gelişiyor… Şimdi orada ki Müslüman Kardeşler bizim bu dönüşümüze ne diyecekler, o sevgileri aldatılmışlık hissiyle nefrete dönüşür mü, dönüşür… İşte bu nedenle sınır ötesi olaylara müdahil olurken çok, hem de çok dikkat etmek gerekir… Bunu vatandaş bilmeyebilir ama dış politika uzmanı kaç kişi çalışıyor, Dış ilişkiler de, Başbakanlıkta kaç danışman var (en az 100, çık çık sadece kızaktaki elçiler bu kadar vardır, 250, sen de 500 ) bunlar bilmeli değil mi? Bu kadar çok danışman var da neden danışılmıyor… Dedik ya dokunmayın bana ben güç sarhoşuyum… Artık her şeye kendimizi muktedir sayar da ve hareketlerimizi yapar, istenmeyen sonuçlar aldığımızda ise, sorumluluğu da üst akla, ajanlara, paralellere, hatta biraz zorlama bile olsa sorumluluğu muhalefete de atarız işin içinden çıkarız diyorsak kasaba politikacısıyız demektir… Kasaba dışında politik tıkanmışlık yaşarız yaşıyormuyuz ne? Terör sorunu muhalefet partilileri, insan hakları gereği hasta bir teröristti ziyaret etmiş de onun için terör azmış mış… Suriye de ki Esad yönetimini Muhalefet koruduğu için mi ayakta durmuş muş… Pardon onu da ziyaret etmişti sanırım muhalefet partimiz… Arkadaşlar biraz sapla samanı karıştırıyoruz gibime geliyor… Sapla samanın karışması demek, bu harmandan ürün almamız zor demektir… En kısa zamanda siyasal tıkanmışlıktan kurtulmak için kurumsal yapılar dinlenilmeli, sorumluluk sahipleri sorumluluklarının farkında olmalı, olası yanlış kararlar alınırken biz vatandaşlar alkışlama geleneğini bir kenara bırakarak tepki göstermeliyiz, devlet kurumlarının uyarıları, muhalefetin uyarıları dikkate alınmalı yoksa daha zor bir döneme gireriz ki… Siyaseten yaşadığımız tıkanıklıklar ekonomik olarak da yaşanmaya başlar ki… Allah korusun istemediğimiz sonuçları yaşarız…
O zaman halkın teveccühü de kaybolur ve toplum olarak hiç istemediğimiz sıkıntılar yaşarız… Siyasal tıkanmışlıktan kurutulmanın yolu, güçler ayrılığından geçer, güçler ayrılığı yönetmeye engel gibi algılanmamalıdır, güçler ayrılığı aslında herkesin birbirini denetlediği için kararların daha dikkatli alınmasına neden olan bir sistemin adıdır… Bu aynı zaman da demokrasinin de gereğidir, güçler ayrılığı (Yargı, Yasama, Yürütme) bunların yanı sıra muhalefet, özgür basın yoksa demokrasi de yoktur… Demokrasi olmayan ülkelere bakalım mı? Neler yapıyorlar, örnek mi K.Kore, hemen yanı başın da demokratik sistemle G.Kore nasıl karşılaştıralım mı? İşte demokrasi güçler ayrılığı, bilimsel eğitim, ülkeleri farklı, hem de çok farklı mı yapıyor… K.Kore de eğitim sistemi, siyasal sistemin, liderin nasıl iyi olduğunu liderin çok yakışıklı oluşu, ülkeyi nasıl güzel idare ettiğinden bahseder ve toplum da inanır… Olay budur…
Nereden bakarsak bakalım siyasi tıkanmışlık yaşıyoruz, eğitim politikalarımız eğitim de çözüm olmadı, nereden mi anlıyoruz, ölçme ve değerlendirme sınavlarından… Dış politikalarımız bizi komşularımızla dünyanın belli başlı devletleriyle sorun yaşatır oldu, nereden mi anlıyoruz? Haber kaynağımızı değiştirirsek göreceğiz duyacağız, bunu herkes biliyor da biz bilmiyoruz… Ekonomik sorunlar yaşıyoruz nereden mi bileceğiz Bankalarda ki mevduat oranları ile kredi oranı arasında ki farka bakarsak göreceğiz, dış ticaret açıklarına bakarsak, borçluluk oranlarına bakarsak göreceğiz… Borçluluk oranlarının şirketlerimizi tehdit ettiğini göreceğiz… Satışlardan gelen, alınan borçlardan gelen paraların verdiği yalancı bahar sona mı eriyor ne? Hala başarılıyız diyorsak, gözlüğümüzü değiştirelim ve gerçekleri gösteren gözlüğü takalım mı? Hala gerçekleri kabul etme zamanı gelmedi mi? Bir vatandaş olarak ülke sorunlarımızı çözecek bir siyasi tavrı öncelikle iktidar partimizden sonra da tüm siyasal partilerimizden, sivil toplum örgütlerimizden bekliyorum… Selam ve sevgilerimle…
|