İNANÇ AHLAKI (İnanç/Düşünce Ahlakı)
İnanç Ahlakı, inancının ahlakının gereği gibi davranmak, bunu düşünce ahlakına da uygulayabiliriz, bir kişi, grup, toplum ben şu inancın mensubuyum diyorsa, buna böyle inanıyor, inanmakla kalmıyor bunu içinde yaşadığı topluma deklare ediyorsa, inancı ahlaki ilkeler içeriyorsa, buna uymaya inanç ahlakı diyebiliriz… İyi de inanç ahlakı olurda düşünce Ahlakı olmaz mı, felsefi veya siyasi düşünceler de ahlak sistemleri olduğunu iddia ediyorsa ve genelde ederler, o zaman bu düşünüş tarzının da ahlakı, düşünceye inananlar tarafından yaşanması beklenir…
Çünkü bu düşünüş ve inanış şekilleri ahlakını kişilere topluma deklare eder, bizim inancımız, düşüncemiz şu, inancımız ve düşüncemizin Peygamberleri din adamları, alimleri, filozofları, felsefecileri, teorisyenleri biz inançlılar düşüncedaşlar için, bir ahlak sistemi çıkarmışlar ben inanarak ve bu düşünceyi seçerek bunları özgür irademle kabul etmişim ve böyle yaşayacağım dendiğin de normal insanlardan ahlaki olarak biraz daha ayrışmış olunmaktadır…
Bu ayrışma daha düşük seviye de değil, daha üst seviyede ahlakın yaşanmasına neden olması gerekir, öyle mi olur, çok zaman olmaz ve genelde de gerekçeleri vardır… Ahlak kurallarına uymama gerekçelerine baktığımız da şunları görürüz… İnanç içinde olanlar inançlarını aşırı kutsadıklarından, karşı tarafı kafir gördüklerinden dolayı kutsalları için, daha düşük saydıkları ahlak ve adalet kurallarını çiğneyebilmektedirler.. İlk olarak ahlak kurallarını karşı inanç grupları için çiğneyen inançlılar, karşı tarafı ahlaksızlıklarıyla yendiklerinde, yani düşman kalmadığın da… Dönerler kendi iç gruplarıyla ve farklı yorumlarla iftira, dedikodu, hile, yalan gibi ahlaksızlıklarla kendi içlerinde de birbirlerine karşı ahlak sınırlarını yok sayarak davranmaya başlarlar ve Allah, Akıl esirgesin, ahlaksızlık toplumlarının normali olur…
Aynı hatayı siyasi düşünce içinde olanlar da yapar, yeterki bizim parti iktidara gelsin derken, zafere kadar her şey mübah, karşı taraf zaten hain, onların siyasi düşünceleri düşünce değil heyezan, bunları nasıl bir insan düşünebilir ki?! Aman ha, bunların iktidara gelmemesi için her türlü çamur atmayı siyasetimizin temel ilkesi yapacağız, kendi içlerinden birileri ahlak ve adalet hukuk, yasa gibi hatırlatmalarına karşı… Lan bu içimizde ki ajan mı ne dikkat edin bunu ilk kongrede tasfiye edilecekler listesine koyun, derler ahlaksızlıklarıyla baş başa kalırlar… Bu tür siyaset iktidara geldiğinde vatandaşlık hakları yerine, yandaşlık hakları uygulanır, bu ise siyasal olarak ahlaksızlık demektir ki…
Aşırılık, farklı inanç ve inanç yorumlarını, felsefi ve siyasi düşünceleri yok sayma ile başlar, kendi iyi düşünürlerine karşı çıkan herkes ahlaksızlığı ve adaletsizliği hak edere gelirsek ki… Biz toplum olarak bu aşama da olduğumuzu söyleyebiliriz, her düşünce karşı düşünceye düşman değilse bile nefret eder, etmezse bile sevmez, saymaz… Aynı şeyi acık gizli inanç yorum farkları (Meshepler, tahrikatler) üzerine de söyleyebiliriz, kısacası biz ister dini inancımızı, ister siyasal tercihimizi başkalarına karşı düşmanlık veya ahlaksızlık için dayanak yaparsak, karşımızdakilerde bizim için aynı şeyleri düşünüyorlarsa!!! Karşılıklı ahlaksızlığı beslemiş olmaz mıyız? Karşılıklı, sadece inançdaşa/düşüncedaşa değil insana, hatta cana ahlaklılığa, adalete, sevgiye, saygıya neden olacak olan inanç ve düşüncelerle… İnanç ve düşünce ahlakı inşaa etme dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 7.1.19 – vatandasfikri.com
|