DEMOKRASİMİZİN KAYIP HALKALARI
(Kayıp halkalardan en önemlisi ön seçimdir, Ön Seçimsiz Demokrasi Olur mu?)
Bunun cevabını 1924 anayasasının 10.1.1945 yılında ki hali veriyor; Buyrun bakalım ve demokrasimizin yarım asır sonra nasıl hala emekleme dönemini bitirerek ayaklanamadığını üzülerek görelim. Bunun en temel nedenleri üzerinde az bi düşündüğümüz de, darbeler ve asker vesayeti kadar, belkide ondan daha fazla liderlerin otoriter tavırlarına dayalı vesayet yanı sıra demokrasimizin kayıp halkarıdır. Belki de en önemli kaıyp halka, liderlerin ve genel merkezlerin aday belirleme iniyatifini üyelere bırakmamasıdır. Bütün bunlar demokrasimizin üzerinde ki karabasanlardır, bunlardan kurutlamadıkca demokrasimiz, özürlü demokrasi den kurutlarak, sağlıklı karar alamayacak, liderin her söylemi, eylemi her kararı eleştirilmeden, sorugulanmadan, tartışılmadan hep yüksek sesle evet efendim denilerek onaylanacak ve sürekli alkışlamaktan partililerin, vekillerin ve aday olanların elleri nasır tutacaktır. Demokrasi seçimdir, demokrasi düşünce özgürlüğüdür, demokrasi örgütlenme özgürlüğüdür, demokrasi hak gasplarına karşı, talepleri gündeme taşımak için tepki gösterme hakkıdır, demokrasi temsilciler aracılığıyla halkın iradesinin kararlara yansımasıdır, temsilcileri kim secerse onu temsil ettiği düşünülürse, vekiller genel olarak secenlere karşı sorumludur. Yerel yöneticileri ve vekil adaylarını kim seçiyor? İşte demokrasimizin temel kayıp halkası, bu halkayı bulduğumuz da ve bu soruna vereceğimiz, bulacağımız sağlıklı bir cevap da saklıdır. Bütün bunların yanı sıra demokrasi ortak akıl kullanılarak sorunlara çözüm bulmaktır.
Bundan 68 yıl önce anayasada adaylar parti üyesi vatandaşlar tarafından seçilir maddesi varken, bu madde neden sonraki anayasalara yansımamış, şimdi ki anayasa çalışmalarında hiç gündeme gelmemiştir. Bilinçli bir şekilde bütün teklifler de böyle bir öneri yok, neden acaba? O seçim kanun da anayasa da yer almaz diyorsanız, seçim kanunu degiştirmek daha kolay degil midir? Sanırım liderler ve genel merkezler parti üylerinin seçimine ve iradesine saygıları yok! Liderleri ve genel merkezleri ön seçim yapmaya ve üyelerin belirlediği adaylarla seçimlere gitmeye davet ediyorum. Parti üyesi Vatandaşların seçtiği adaylarla demokrasi daha iyi işleyecek, vatandaşların ve seçilenlerin düşünceleri yönetime daha fazla yansıyacaktır diye düşünüyorum… Şimdi 68 yıldır demokrasimizin kayıp ilkesini 1924 anayasasın da bulduk bu maddeye bakarak devam edelim…
1924 ANAYASASI
T. Düstur, Cilt 26, s.170 - Kanun No Kanun Tarihi 4695 10/1/1945 - Resmi Gazete 15/1/1945-5905
BİRİNCİ BÖLÜM
Esas Hükümler
Madde 1- Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.
Madde 2- Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Demokratik laik, sosyal adaletci hukuk devletidir. Devlet resmi dili Türkçedir, Başkent Ankara’dır, Bayragı beyaz Ay ve yıldızdan oluşan kırmızı bayraktır
Madde 3-Vatandaşlar egemenlik haklarını temsilcileri aracılığıyla TBMM aracılığıyla kullanır .
"Madde 4- Meclis üyeliği aday belirlemeleri, parti üyesi vatandaşların seçimleriyle yapılır"
Vatandaşlar olarak, özlediğimiz bir maddedir, çünki aday belirleme işini parti üyesi vatandaşlara bırakmaktadır, aynı zaman da ön seçimi zorunlu hale getirecek bir maddedir, vatandaşlar olarak bu maddeyi yeni anayasada görmek istiyoruz…
Evet, yine demokrasinin yönetim belirleme yöntemi olan bir seçim arefesindyiz, Demokrasilerde aynı yönde düşünen vatandaşlar aynı partide örgütlenerek yönetme işine yerel yönetimler de belediyeye ve genel yönetimde hükümete talip olurlar. Yönetime talip olan partiler halktan yönetim yetkisini almak için seçmenlerin karşısına adaylarıyla çıkarlar. Adaylarını düşüncelerini ortaya koyar ülke vatandaşlarının en çok oy verdiği parti yönetim yetkisini alır. Çoğunluğa dayalı bu partinin vatandaş adına devlet iktidarının gücünü kullanırken, iktidarın baskısından azınlıkta kalanın korunması da demokratik esaslardandır. Ülkemizde demokratik bu işleyiş, zaman, zaman demokratik kaidelere uymamaktadır. Bu uymayış çeşitli şekiller de ortaya çıkmaktadır, etnik, dinsel, kişinin kutsalı, kültürel degerleri, kişisel özümsemeye ama siyaset dışı olması gerekenler, davranışlara yasıması gerekirken, siyasetin içine sokularak, siyasi tartışmalara açılarak temel demokratik yanlış yapılıyor, bu nedenle siyasetimiz hep gerilimli oluyor. Son 40-50 yıldır, en önemli tartışmalar, ezan Arabca mı, Türkce mi okunsun, millet ne giysin, şakamı fes mi, kadınlar başını örtsün mü, açsın mı, Kürtler dillerini nere de nasıl konuşsun, vatandaş nasıl inansın, aleviliğin ibadethanesi neresi olsun, ne zman içiki içsin içmesin, ne oran da dindar olsun olmasın, çok müdaheleci bi devlet ve siyaset tavrıdır. Bunlar sosyyolojik durumlardır nasıl siyasileştiğini görerek üzülüyorum… Bunlar siyasetin konusu mu?
Diğer bir önemli neden ise geleneksel aile yapımızda olsun, gerekse kurumsal yapımızda olsun, itaat kültürünün en uç öneklerini yaşıyor, görüyor oluşumuzdur. Bu durum bizde, otoriteden ve güçlüden gelen düşünceler yanlış bile olsa onaylamamıza veya sessiz kalmamıza neden olduğunu hepiniz biliriz. Bizim kültür de haklının, doğru düşüncenin değil, yanlış düşünce dahi olsa güçlüden gelen düşüncelerin onayının kapısı açar. Otoriter toplumsal yapının siyasetimize ve dolayısıyla yönetimlere de yansımaları oluyor. Toplumsal hayatın için de adam, sosyal demokrat düşüncesi geregi idaresi altındakilere tepeden bakmaması, düşücelerinin tartılşılmasına izin vermesi gerekir, ama nafile, gururdan kibirden kedini alamıyor. Hep erkeklerden örnek vermeyelim, kadın, dindar, gurur ve kibir Allahın emri ile yasak, ama nafile sanki o bunu emreden dinin mensubu degil. Neyse yine siyaset ve kültürel degerler karştırmayalım biz, demokrasimizin kayıp halkalarını aramaya devam edelim.
En önemli kayıp halkası ön seçimin olmamasıdır, bu hiç tartışılmaz da herkes halinden memnundur, adaylar memnundur, bir çok üyenin onayı yerine sadece liderin onayını al, almak içi de yöntem bellidir, lideri iki alkışla, bir iki takla at, her toplantıda gözünün için içine bak, onun her düşüncesini en çok sen onayla, ona sadık kal iş tamamdır. Ya seçimezse işta o zaman ön seçin gereklidir, bu yöntem ne demokrasiyle, ne adaletle, nede ahlakla bağdaşmamaktadır. Bundan sonra ki seçimler de mutlaka ön seçim yapılmalıdır. Kendisi seçilmiş olsaydı demokrasi tecelli etmiş olacaktı, lderin ve genel merkezlerin belirledigi adaylardan bir delikanlı çıkar mı acaba, bu aday belirleme yönte mi demokratik ilkelere ters diye aday seçilmesine rağmen istifa edecek demoratik tavır gösterecek birileri çıkarak demokrasimizin kayıp halkalarını bulmamız mücadelemizde bize önderlik edecekmidir?
Demokrasinin kayıp halkalarını düşündükce ya demokrasi yok diyesim geliyor. Diyaloğ ve muzakere ile sorunları çözmek, farklı düşüncelere ve inançlara saygılı olmak, hoş görü ve saygıya dayanan bir siyaset ortamı tesis etmek, düşünelim eksik halkaları daha neler buacaksınız. Demokrasi özgürlükler sistemi olduğu kadar ilkeler sistemidir de, ön seçim demokrasinin ilkesi degil mi?
Demokrasimizin kayıp halkalarını bulmak dilegiyle selam ve sevgilerimle….
|