ÇATIŞMALARIMIZ! (Çatışma Sanatı)
O kadar çok çatışma nedenimiz ve kaynağı var ki üzerinde düşününce ben deyim 20, siz deyin 50, hadi sayıyı da geçtim, bu kadar önemli bir kavram ve olgu üzerine neden bu kadar az düşünüyoruz ona şaşırdım… Çatışma felsefemiz yoksa mutsuzluk bizi takip eder, her yerde bizi bulan mutsuzluğa adresi nereden alıyorsun da beni takip ediyorsun diye sordum, çatışmalarınızdan dedi ve üzerine düşünme kararı aldım… Çatışma kaynaklarımıza kaynaklarımıza kısaca baktım…
Benim, benle çatışması, yani isteklerim arzularımla, amaçlarımın çatışması, bunları uzlaştıramazsam, mutsuzluk hemen kapımızda değil içimizde olur ki, birçok konudaki başarısızlığımız, acaba isteklerin neden olduğu, disiplinsizlik nedeniyle oluşan başarısızlıkların mutsuzlukları mı? Bunu geçtik, siz geçmeyin, üzerine düşünün, yazı icabı geçiyorum…
Geçmişte yaşadıklarımla, bugün ki, yapmak/yaşamak isteğimle, gelecekte yapmak/yaşamak istediklerim… Bunları da geçtik, özgürlüklerimle, sorumluluklarım, ister kişinin kendine karşı sorumlulukları, ister ailesine ve toplumuna karşı sorumlulukları olsun, toplamda dünyaya karşı sorumluluklarımız… Toplumun kurallarının sınırlarıyla kendi istekleri ve özgürlüğü arasında ki çatışmalar… Bunları da bir kenara koyun üzerinde düşünmek üzere!!!
Uyumlulukla Uyumsuzluk çatışmaları, buna girmeyelim, o kadar çok çatışma alanı varki hepsini buraya taşırsak, işin içinden çıkamayız belki de hayatımızın kısmen düzenlilik, kısmende düzensizlik içermesi bundan olsa gerek, hayat bazen tüm çabalara, disipline, görev bilincine rağmen bizi başka yerlere götürür, acaba bundan mı olsa gerek… Ya şu çatışmalar!!!
Adaletle, Zulmün çatışması, ahlakla, ahlaksızlığın çatışması, iyi ile kötünün çatışması, fayda ile karın, zararın çatışması… Düşündükçe çatışma çıkıyor azizim, düşünmediğimiz bundan mı olsa gerek… Kuşaklar çatışması Bebek ile çocuk, çocuk ile genç, genç ile orta yaş, orta yaş ile yaşlı çatışmaları… Hele hele kaynana gelin, karı koca çatışmaları… Amir Şef, memur çatışmaları…
Rasyonellikle, (Akılcılıkla) İrrasyonellik, (Akıldışılık) çatışması, düşünün akıl size şu böyle diyor, böyle yapman halinde şu sonucu alırsınız diyor, siz ister dini içtihadi, ister siyasi, ister kültürel olanlara dayanarak aklı geri plana atarsanız/atarsak, bırakın çatışmanın getirdiği sorunları kendi ellerimizle sorun çıkarırız…
Sevgi, nefret çatışması, az bir çatışma mıdır, sevenlerle, sevmeyenler, nefret edenler acık, gizli çatışma halindedirler… Biz burada hangi tarafız, şu net, iyi olan neyse onun taraftarıyız, yani sevgi aşk taraftarıyız, tarafımızın bilincinde olarak çatışmalıyız…
Şu çatışmadan bahsetmezsek olmaz, işçi patron çatışması, Marx bunu emek sermaye çatışması diye teori etmiş, işçi ilk olarak köle olarak üretmiş, sonra insanlık çatışarak gelişmiş işçi olmuş, yani bazı haklar almış, imkanlar geliştikçe hakları da gelişmiş ama patronlar aslan payı almaya hatta, kölelik döneminden daha çok almaya başlamışlar… Yani çatışma biteceğine daha da artmış, bunun üzerine de düşünün, işçiyseniz iki kere düşünün… Artık şuna inanmaya başladım…
Allah bizi dünyaya çatışma için mi gönderdi ne? O zaman iyi yaşamak istiyorsak iyi bir çatışma sanatçısı olmak zorundayız, nasıl olunurla bitirelim mi?
İlk önce biz ve toplumsal yaşam, bunu aile, iş, içinde yaşadığımız toplum ve nihai olarak insanlık olarak genişletebiliriz… Tün bu yaşayışlar içinde istesek de istemesek de çatışma var kaçamıyoruz, o zaman nasıl çatışmalıyız? Önce gaye belirleyeceğiz, yani ülkümüz, idealimiz olacak, bu gayeye ulaşma cabamız için daha iyi arayışı için de ahlak, adalet sahibi olacağız, neden, niçin çatışdığımızın farkında olacağız, biz iyilik için, güzellik için, doğruluk için, insan türünün daha iyi olması ve yaşaması için mücadele ettiğimizi unutmayacağız… İşte çatışma motivasyonumuz,(isteğimiz) hevesimiz, heyecanımız buradan gelmektedir… Ya kötüler daha çoksa, şahsen ben buna bakmam, gayeme, idealime, hedefime, amacıma bakarım… Gaye o kadar büyük ki, zamanım o kadar çok dar ki, bu iyilik ve güzelliğin kazanması gereken çatışmalarda ben bir bayrak yarışçısıyım, bayrağı bir sonraki yarışmaya kadar gerektiği gibi taşımalıyım… Ben bir sorumsuzluk, disiplinsizlik yaptığımda iyiler değil kötüler kazanacaktır… Yani iyiliğin kazanması için yeteri kadar caba sarf etmiyorsak, kötüler, kötülük kazandığında, işte en büyük günaha girilmiş olunacaktır… Aslında çatışmanın maksadı, iyiliğin, güzellin, mutluluğun, ahlakın, adaletin, insan türü adına ne iyiyse onun kazanmasıdır, çok çeşitli yol ve yöntemler vardı, dinler, ideolojiler, felsefe, bilim, akıl, düşünce bunun için yol ve yöntemlerdir… Kazanılması, dilek ve temennilerimle, Selam ve Sevilerimle…
Fikri Adil – 28.11.18 – vatandasfikri.com
|