|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
İNSAN DOGALLIĞINI KAYBETTİ Mİ? |
İNSAN DOGALLIĞINI KAYBETTİMİ?
İNSANIN DOĞASINI KAYBETMESİ HEM DOGAYA, HEM İNSANA PAHALIYA MALOLUYOR!!
İnsanın dogadan uzaklaşması, dogallığının bozulmasına neden olmuştur, bazıları şunu demektedir biz hayvanmıyız ki dogal ortamlar da yaşayalım evet haklısınız, ama aynı zamanda haksızsınız da…
Neden haklısınız insan hayvan ama akıl yoluyla bilgi edinen, bu bilgilerle düşünen, bu düşüncelerle daha iyiyi arayışı için de olan bir canlıdır ve bu anlamıyla daha iyi arayışı bizi dogallıktan olması gerektiğinden daha fazla uzaklaştırmıştır. Bu uzaklaşmanın bir sınırı yokmudur, bunun bir sınırı olması gerekmez mi?
İşte bu sınır insanlık acısından aşıldı gibime geliyor ve bundan sonrası için hem kendimize hemde diger canlılara ve dolayısıyla ekosisteme zarar verir hale geldiğimizi düşünüyorum ve bilimsel verilerin de, bilim insanlarının da acıklamaları bu yöndedir. İşte bu sınırın her aşılması durumunda doga ve canlıların haklarına tecavüz ediyoruz ve kendi alanımızı genişletiyoruz derken, lehimize gibi görünen durumların nihai olarak ekosistemi bozarak bu sistemin içindeki bize de zarar verme noktasına gelecektir, belki de geldi. İşte bu nedenledir ki, aman ortalık biraz sıcak mı ne, hemen klimayı acalım….. Ya havalar da sogudu hemen kalörüferi yakalım. Biraz düşünelim bütün canlılar dogada yaşarken, yada göçlerle bu sorunu aşarken, bazıları uyukuya dalarken biz sürekli bir mücadele ile her şartta yaşamaya çalışarak dogayı ve kedimizi zorlayarak her yerin içine adeta etmiyormuyuz? Sonuç hem dünyanın dogal işleyişi ve dogası bozulmakta bizde daha fazla, daha fazla derken kendimizi, birlikte yaşadıklarımızı mutsuz etmekteyiz. Dogadan bu kadar uzaklaşmanın bir kaç maliyeti var…
Birinci maliyet, insanın dogaya yabancılaşması, bu yabancılaşmanın getirdiği maliyet nedeniyle daha çok paraya ulaşmak için kendi cinslerini daha çok kullanması, sömürmesi gerekmektedir ki, buda kendine yabancılaşmayı getirir ki…. Sonuçta insanın her şeyi olur, ama insanlıktan çıkar…
Doğaya maliyeti bizimkinden daha fazla biz her başımız sıkışınca ya doga amca bize şunu da ver bunu da ver diyoruz, ama doga marketinin bir sınırı var bunu bilmiyoruz. Doga amca bize gül veriyor biz ona tükürüyoruz.
Bazı örnekler vermek gerekirse, örnegin temizlik artık o hale geldik ki sanki ameliyata girecek gibi üst düzey bir temizlik yapıyoruz. Çok steril ortamlar da yaşıyor hiçbir mikroplarla karşılaşmıyoruz… Çocuklarımızı da karşılaştırmıyoruz ve bağışıklık sistemimiz bozuluyor ne bir mikroplarla ne de bakterilerle karşılaşmayan bagışıklık sistemi bozuluyor ve sürekli hastalanır hale geliyoruz.. Hastalanmasak bile son zamanlar da artan alerji hastalıklarını ben buna bağlıyorum… Temizlikte bazı kişiler o eşigi aştılar ve sıkıntıları bu alerji hastalıklarını yaşıyorlar, aşırı temizlik dogal sınırlar için de kalarak alacağımız mikroplarla karşılaşmamızı engellemektedir. Bu alanda da dogaya yabancılaşıyoruz, sıcaktan ve soğuktan korunma konusunda da dogal durumları çok zorladık. Ulaşım ve iletişim alanlarında da aynı durum sözkonusu gerekli gereksiz birçok bilgi geliyor ve kafamız çok karışık… Gerekli gereksiz geziyor ve sadece gezmek sadece farklı bir yerde bulunmak degil bir duygu alışverişi, bir kültürel inceleyiş yok sadece bak geç… Bu kadar dogallıktan uzaklaşınca bu yaşanılanların lezzetine ve hazzına da varamıyoruz… Ya sevişecegi kadında marka koku, sevişecegi erkek de nitelikten çok nicelik arayan hale getirdi bu yabancılaşma... İşin dogandan uzaklaşarak bu hale geldik ki bu işin bile hazzına varamaz olduk…
Nasıl mı, bir erkek/kadın seçilecek neyine bakarız, parası var mı, işi var mı, gözleri hangi renkte, hangi marka saat takıyor, hangi marka ayakkabı giyiyor, hangi koku kullanmış, kokusu cakmamı degil mi, hangi semte oturuyor şunu unutuyoruz erkek mi/kadın mı, birlikte bir şeyler paylaşacagımız biri mi, lazım yoksa bir sömürecegimiz kişi mi? Bu kadar analiz yapacagımıza karakteri bize uyarmı desek daha kolay yaşayacağız... Bu saydıklarımızın en basit şeyler de bile önemsenmesi bunlara ulaşmaya dayalı rekabet ortamını körüklüyor ve zaten insanlar bunlara ulaşma cabası içinde, senin/ benim aradığım kişi olacagım derken aşırı rekabet ortamın da kendine bir kez daha yabancılaşıyor.. Al sana bir maliyet daha….
Kendi olamayanlar, insan olamaz, insan olamayan ise insanlık dair hiçbir şeyi layıkıyla yapamaz. Fikri Adil
İlk önce dogada yaşayan canlıların alanlarını daralttık, sonra kendi bindiğimiz dalı kesmeye devam ettik, şehirleri beton yıgınına cevirdik, bunaldık cevirdik gözlerimizi, tarım alanlarına ve başka canlıların yaşam alanları olan ormanlara buraları da işgal ettik, yetmedi yerin kilometrelerce altından petrol ve dogal gaz çıkardık ve maden çıkarmak için vurduk doganın bağrına kazmayı yetmedi dogayı bozduğumuz…
Bu devam ettik, kendi ilişkilerimizi de çekilmez hale getirdik.. Acaba bu üzerimizde ki lanet, diger canlıllara yaptıklarımızdan ve çevrenin laneti olmasın…
Evet çevreden, dogadan, dogallıktan uzaklaşmak bize mutluluk getirmedi,hem dogaya zarar verdik, hemde kendimize, daha da mutluluk getirmez görünüyor, dogaya ve dogallıga dönüş gerekir düşünceleriyle, bazen iş yerin de, bazen sokak da dogallığını kaybetmenleri görüyor seviniyorum, dogallığını kaybetmeyerek dogadan yararlanırken dogaya saygı duyanlara selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 20 Kasım 14
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|