HAYATIN KAYNAĞI VE NİTELİĞİ
(Hayat, Akılla, Bilgilenmeyle, Düşünceyle Yapılan Bir Yolculuktur. Fikri Adil)
Hayatın kaynağı deyince ne anlayalım, bir biyolojik olarak nereden geldi, Su’mu, Havamı, Toprak mı, yoksa üçünün birleşenimi, yoksa daha başka bir şeyler daha mı var, bunu bilimciler tartışadursun, biz hayatın anlamını kendimizce anlamaya çalışalım mı?
Biz insanların iki yanı var bir biyolojik, diğer hayvanlara da benzeyen yanımız, iki ruh, akıl, düşünce yanımızla diğer hayvanlardan, bu yanımızla ayrılırız… Anne ve babamızın cinselliğiyle, Anne rahminden, beşikle başlayan hayat yolculuğumuz, ölümle mezarda sonuçlanır, öncekilerin yaşamlarına tanık olduğumuzdan, bunu kabaca biliriz… Bunları da geçelim mi, bunlar da biyolojik gelişmeler, asıl bizi ilgilendiren hayvanlardan ayırılan yanlarımız… Akıl, Bilgi, Düşünce..
Evet, bir biyolojik vücut içindeyiz, onun sağlıklı olması akıl, bilgi, düşünce sağlığıyla da ilgilisi olacaktır, onun için bedenimizin ihtiyaçlarına dikkat edelim, yemek ister, meşru sınırlar içinde yemeğini verelim, cinsellik ister, kültürel sınırlarımızla oluşan toplumsal hayatın kurallarına dikkat ederek meşru olarak bu hakkını da verelim… Konumuz sadece bunlar değil, hayatın içinde bunlarda olduğu için kısaca bahsetmek durumunda kalıyoruz… Ne demiştik Akıl, Bilgi Düşünce biz insana has özelliklerdir… Bunları nasıl daha iyi yaşarız, bunlar yapılmazsa ne olur, yapılırsa ne olur? Bunlar üzerine düşünelim, durarak devam edelim mi?
Hayat, yolun da, bize ne gerekir, akıl, bilgi, düşünce bunlar neden gereklidir? Tanrı, yaratıcı, doğa, her ne dersek diyelim, bize özgürlüğü verirken bunları da vermiş ki yaşarken iyi yaşama idealimiz olsun, amacımız olsun, bunlarda akılla, bilgiyle, düşünceyle oluşuyor, oluyor, olduranlardan görüyoruz… Biz bu bizi hayvanlardan ayıran özelliklerimizi ne kadar çok kullanırsak o kadar çok insanlaşırız, insanlaşmak ne demek? Bilinç ve Kişilik oluşturulması demek, bunlar oluşturulunca karşılaştığımız bilgi, düşünce, madde, doğa olayları, başka kişi, insan toplulukları üzerine tanıma maksatlı şüphelerimiz üzere araştırmalarımız gerekir ki, Hayatımıza daha nitelikler katabilelim… Bunları gerçekleştirirken başka bir şeye daha ihtiyaç duyarız, aslında bunları ayırmak hata ama anlamak için mecburen ayrı, ayrı değerlendiriyoruz… Eleştiri ve muhakeme, evet, evet, muhakeme ve eleştiri akıl, bilgi üzere oluşmuş bir bilinçle yapılan bu iki nitelik, özellik bizi adeta hayatta tutar… Hayatı anlamamamızı sağlar, karşılaştığımız, olaylar, olgular üzere muhakeme ve eleştiriyle olayları neden sonuç ilişkisi içinde değerlendirerek, neden iyi olmadı, neden daha güzelini yapamadık, neden daha iyiye ulaşma amacımızı gerçekleştiremedik değerlendirmesini yaparak yaşarsak, hayata kendimize, doğaya, birlikte yaşadıklarımıza katkılar sunarak yaşamış oluruz… Katkıda amacımız nedir derseniz?
Taa, ilk yazılı kaynaklardan bu yana iyi olanı değildi bizim doğa için kötü olanı tercih etmek ahlaksızlıktır sayılmıştır… Son derece haklı bir düşünce, ama ahlaksızlığın, adaletsizliğin anlaşılabilmesi için.. Akıl, Bilgi, Düşünce, Özgürlük, kişiliklilik, Şüphe, Eleştiri ve bunları kullanarak muhakeme yeteneğimizdir ki… Bize verilen bu kaynakları kullanarak daha iyi yaşama sorumluluğumuzu gerçekleştirmiş oluruz…
Böylece hayatın kaynaklarını meşru sınırlar içinde kullanarak, hayattan daha çok şey alma yerine, hayata daha çok şeyler katarak yaşamayı amaç edinebiliriz… Örneğin herkesin bir ağaç diktiği dünyayı düşünelim ve bu amaç için çalışalım, belki de küresel ısınmanın çözümü bu olabilir… Bu insani amaçlar, bizim daha iyi, daha güzel, daha mutlu yaşamamıza da yardım edecektir, düşüncesi, dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 26.2.18 – vatandasfikri.com
|