DÜŞÜNSEL SİNSİLE
(Sağlıklı Düşünme) (??)
Biraz şunu düşünelim mi, biz insanlar nasıl düşünürüz? Düşünürüz işte deyip geçmeyelim, düşünelim, kişi nasıl düşünür toplum nasıl düşünür bunlar üzerinde durmak gerektiğini düşünüyorum. Düşünmezsek insan olarak nasıl var olabiliriz, sağlıklı düşünmek nasıl olur, Allah, Allah sağlıksız düşünmek de mi var….? Her hal de olması gerekir ki, üst, üste bu kadar çok yanlış yapıyoruz… Efendim üst akıl düşündürüyor, hayda, Atilla Mayda, bir de üst akıl düşündürmecesi mi var? Biz düşünelim derken üst akıl bizi düşündürmüyor olmasın, yok düşündürüyor ama kendi istediklerini, kendi sunduğu bilgilerle, yandık desene… Yok kurtuluş reçetesi yazacağım şıp diye bu üst akıl hikayesinden kurtulacağız… Ben reçeteleri çok sevmem yan etkileri var ama ne yapalım düşünmek için, bilgi ilacını içelim, düşüncesizliğin hapını yutmadan bilimsel bilgi ilaçlarını içelim…
Evet, bilgi ilacını içmezsek düşünüyor sanısına kapılırız, sağlık düşünme için doğru bilgi, gerçek bilgi gerekir, bunu nasıl temin ederiz? Evet, bu gerçek bilgi kaynağı sağlam olan bilgidir, referansları sağlam olan bilgidir, çok az bile olsa şüphe ediyorsak (genelde etmeliyiz) başka kaynaklardan doğrulanan bilgidir… Buna nasıl bir bilgi edinme derseniz, şüpheyle karşılanmış, bunun üzerine doğruluğu veya yanlışlığı başka kaynaklardan ölçülmüş bilgidir… Yani her gelen bilgi çat diye düşünce oluşturmaz, oluşturmamalı yalan, yanlış bilgiler bizde yalan yanlış kanaatlar oluşturur ve biz bunları doğru diye savunuruz ne zamana kadar sonuç alıncaya kadar. Sonuç hüsran olunca…
Yanlış sonuçlar, yanlış bilgilerin, yanlış düşüncelerin, yanlış kararların ve uygulamaların sonucudur. H.Benek
Bize bazı bilgiler bilinçli yanlış verilir, yada yarım verilir biz onu başka haberlerle kendimiz tamamlarız bu haber yarım verilen bilgiyi tamamlama haberidir, haberi duyunca direk daha önce yarım bırakılan yere koyarsınız, hım tamam dersiniz ama yarım olan bilgide ki amaç sizi işin içine çekmek üzere kurulmuş tuzaktır… Siz sanki kendiniz yapıyor sanırsınız, aslında yaptırılırsınız, nasıl yani yarım verilen bilgi de, sonra onu tamamlayan bilgi de aynı kaynaktan mı? Evet, aynı kaynak geliyorsa ki genel de aynı olur, yada aynı kaynağın farklı sesi olur ki dikkat edemezsek fark edemeyiz… Burada önemli olan sizin onların istediği gibi düşünmenizdir… Onların istediği gibi düşünürsek, onların istediği sonuçlara ulaşırız… Aaa hipnoz uyanıyormuyuz ne? Bakın düşünmenin yararları işte bu, biz bizmiyiz sorusu üzerine durarak devam edelim isterim ama konu dağılıyor ve uzuyor… Bu soruya biz bildiklerimiziz, bildiklerimiz neyse biz oyuz, yada bildiklerimizi kim aktardıysa işte oyuz, işte bu nedenle başka kaynakları yasaklarlar, başka cemaatleri küçük görürler, başka haber kaynakları çıstır, kötüdür, kakadır.. Onlar da okunur mu, kafirdir, dinsizdir, haindir, ajandır, yobazdır, gericidir, çağdaş değildir, yalancıdır, hovardadır, namussuzdur, içki içer güvenilmezdir vs. vs … Bunların hepsinin bizim için bir duvar oluşturduğunu, oluşturduğumuzu fark etmedikçe büyüklü, küçüklü üst akıl denen, her zaman bizi istediği gibi düşündüren büyük küçük grupların olacağını, bizi düşünce oyuncaklarına çevireceğini unutmayalım. Bunları aşmanın yolu düşünceye neden olacak bilgi ve kaynakları çeşitlendirmek ve bu kaynaklardan bağımsız olanlarını, güvenilir olanlarını tercih etmek bizim düşüncemizi bizce kılar, yoksa düşünüyor sanısı ile aldatılırız. Bunun için konular seçmeliyiz, bu konuları amatör bir merakla incelemeliyiz ki bilgi düşünce bizim olsun…
Örnegin son 50-60 yıldır, hep demokrasi getiren, teknolojide ülkeyi uçuran, ihraçta patlaması yapan siyasileri biz tercih ediyoruz değil mi? Sonuç ekonomik, teknolojik, sosyal güdüklük, efendim üst akıl böyle istedi der işin içinden sıyrılamayız. 50 yıl önce bizle aynı seviyede olan, hatta daha kötü durum da olan G. Kore bu arada uçtu doğru… Onları üst akıl kontrol edemedi… Neden ki? İyi eğitim aldılar, iyi bir sinsile içinde düşünce ürettiler, bunları toplumları uyguladı, ülke, toplum olarak geliştiler…
Evet düşünsel sinsile gerek, buda önce bilgiyi akdemi işler, sonra entelektüeleler işler bundan çıkan sonuçları yazar çizer işler topluma yayılır… Bunun içine o çok bilmiş siyasileri de dahil edersek düşünsel sinsile içinde düşünürüz.. Yoksa bir şıh şunu dedi, o şeh bunu dedi, şunu kafir ilan etti, bunu soysuz ilan etti, şuda bilgimi dedi gibi… Kutsanan kişilerin ifadeleriyle, hikayeleriyle düşünce hadımı edilir uyutuluruz, bilgi kaynağı ancak inanç alanında kutsal olabilir, oda çok sınrlıdır, örneğin İslam dini acısından Kutsal Kurandır, Peygambere iman etmek, onun getirdiğine iman etmektir. Onun kişisel ve kültürel, giyim kuşam gibi tercihlerini bile kutsayamayız değil mi? Kutsallık inanç alanında bile sınırlıdır, kaldı ki siyasal alan da hele hele bilimsel alan hiç kutsanamaz, ama kutsal gibi davranılır. Nasıl yani çelişki yok mu? Yok… Biz bilimsel ve siyasal alan da kutsal alan gibi dürüst, ahlaklı, adaletli olursak, doğru bilgiyi, haberi hem verenler, hem bunları duyanlar namus kabul edersek bu bilgiyi sunan akademi oluşturabilirsek, düşünen, yazarlar, çizerler, öğretmenler, imamlar aracılığıyla sağlıklı düşünen toplumlar oluşturabiliriz. İşte düşünsel sinsile bu olsa gerek… Siz düşünsel sinsileyi başka bir şekilde de düşünebilirsiniz, doğru tekdir, yolları farklıdır diye düşünerek… Düşünsel yolculuğunuz acık olsun, sağlıklı düşünmeler dilerim. Selam ve sevgilerimle.
Fikri Adil --- 17.12.16 – vatandasfikri.com
|