ACIK BİLGİ!
(Madde deki Gizi, Açığa Çıkarma Seferberliği)
Acık bilgi, bilgiyi üretenlerin bilgi paylaşımları aracılığıyla paylaşılmış bilgidir, ders kitapların da, teknik kitaplarda, kullanma kılavuzların da, makaleler de, arama motorlarında mevcuttur.. Yani küçük bir cabayla ulaşılabilir bilgilerdir, gerekli midir, gereklidir, gerekliliğinin nedeni başka bilgiye ulaşmakta bize rehberlik etmesindendir… Bu başka bilgi ise kapalı bilgidir, bilimsel çalışmalar da asıl amaç kapalı, gizli, gizemli bilgiye ulaşmaktır, bu kapalı bilgilerin açığa çıkışı bizde bilimsel gelişmeye neden olacaktır… Acık, ortada olan, yada başkaları tarafından ortaya çıkarılan bilgiler, ortaya çıkaranın adını, izini taşırken, bu bilgiye ulaşanlara bilimsel, teknolojik, ekonomik olarak katıklar sunmuştur, sunar… O zaman bizim arayacağımız bilgi ister insan da, ister varlığın tümün de, ister madde de, ister mikrop da ortaya çıkarılmamışları, gizdekini aramak ve ortaya çıkarmak olmalıdır… Olmalıdır olmasına ama durum bu kadar basit değildir…
Bir mikrop ve madde üzerin deki gizi kaldırmak demek, onu daha yakından tanımak demek ve bir adım daha maddenin içine girmek ve bilimsel gelişmeye, icata neden olmak demektir… Bu konuda zayıflığımız ortada, bırakın kapalı bilgiyi açmayı, acık bilgiler üzerine eğitim çalışmalarda bile nakil ve kopya dışında, onu da yeterli, olması gereken düzeyde de olmadığımız anlaşılıyor… Bu eksikliğimizi görmeden, ne akademisyenlerimiz, ne öğrencilerimiz acık bilgi üzerinden, kapalı bilgiye gidecek duruma gelemeyeceklerdir… Bu alanda ciddi yetersizliklerimiz vardır, bunu nereden çıkarıyorsunuz diyorsanız…. Dünyada kapalı bilgiyi ortaya çıkartacak, aynı maden arayıcısı, petrol arayıcısı, altın arayıcısı gibi bilgi arayıcı sayımızın ve bulduğumuz (kapalı bilgiyi açığa çıkartma işi) bilgi sayısının az oluşundan anlayabiliriz… Durum bu, pes mi edeceğiz, bilgi arayışından vaz mı geçeceğiz, yok…
Her alanda bilgi arayıcıları yetiştireceğiz, her alanda bu arayıcılar yeni bilgiler bulacaklar, bu buldukları bilgiler araçlığıyla toplumumuza, sosyolojik, teknolojik, ekonomik katkılar sunulacak ve toplumumuz, diğer toplumlarla yapılan bilgi yarışında, olması gereken yere ulaşacak… Böylece bilimsel, ülkesel/toplumsal saygınlığımız artacak, bu kolay mı tabiki değil, bu zor mu tabiki değil, çalışırsak bilgi peşinde koşarsak neden yapamayalım ki??
Engeller varmış tabiki olacak, başkaları bizi sapote ediyormuş onlar bizim bilgi arayıcılarımızı (bilimsel çalışma yapacak eğitimli, bilgili insanlarımızı) elimizden alıyorlarmış, bunlar rekabetin gereği olan şeyler… Yarışmak da maksat kazanmaktır, biz bilgi açığa çıkardık da elimizi tutan mı oldu, biz patent aldık, icat yaptık bir makineye yeni bir yetenek kazandırdık, bir maddenin gizini ortaya çıkardık, bir tarımsal teknik bulduk da elimizi tutan mı oldu? Diyelim ki tutanlar var, tutturmayacağız, engel olanlar var oldurtmayacağız… Bilimsel çalışmalara öyle gireceğiz ki ölüm bile bize engel olamayacak, diyelim ki biz öldük, üzerine çalışılan bilimsel çalışma, proje yaşayacak devam edecek… Bazı çalışmalar bizim ömrümüze malolacak ki toplum olarak biz bilginin derinine doğru yol alabilelim… Yoksa şuanda ki vasatlığımız devam eder durur, vasatlığı aşmanın yolu nedir dersek?
Bilimsel eğitim, bilimsel çalışma seferberliği derim, bilimsel çalışma alanlarında bizden olanların değil liyakat sahibi, yetenekli kişilerin görevlendirilmesi, görev almasıyla bu seferberlik de istenilen sonuçlar alınabilir düşüncesiyle.. Yarından itibaren yarın geç olabilir bugünden itibaren akademik camiada, başka bilimsel çalışma yapılan Ar-Ge atölyelerinde, laboratuvarlarında, kurum ve kurullar da bilgide ki gizi kaldırma çalışmaları, seferberliği başlatılması düşüncesiyle, dileğiyle, umuduyla… Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil – 10.1.19 – vatandasfikri.com
|