SAĞLIKLI TOPLUM
Sağlık nedir, olması gereken bir şekil de organların görevini yapmasıdır, sağlıklı toplum nedir ister kurumların, ister toplumların ve de fertlerin olması gerektiği gibi görev yapıyor olması demektir… Bunun için yerel ve evrensel hukuk kurallarının dikkate alınarak kurumların yapılandırılması, kişi hak ve özgürlüklerin oluşturulması gerekir, yeter mi? Yetmez bu devletin ve kurumlarının yapması gerekenleri kapsayan yapısal alandır… Birde vatandaş, fert ayağı vardır, bu ayakta da kişilerin toplumunun ve evrensel olarak insanlığın ulaştığı değerlere (Maddi, Manevi) göre hak ve sorumluluklarını yaparak, yaşayarak oluşmuş, vatandaşlık bilinci… Bu hakları koruyacak Sivil Toplum Örgütlerinin yanında devletin kurumsal yapısının da bu hakları ihlal etmeyecek şekilde sınırlandırılarak oluşturulması gerekir. Böylece devlet ve vatandaşlardan oluşan bir toplumsal işleyişle yaşayan topluma, sağlıklı toplum diyebiliriz…
Şimdi bu tür topluma daha yakından bakmak için mercek tuttuğumuzda şunu görürüz, devlet vatandaş ilişkileri sağlıklıdır, kişi toplum, devlet ilişkileri sağlıklıdır, bu sağlık bilmeye ve hakka, hukuka dayanır.. Bu ne demektir, Her toplumun kuralları vardır, bunlar hukuk kuralları gibi maddi yaptırımlı kurallar olabileceği gibi, manevi yaptırımlı kurallar olabilir… Örnek vermek gerekirse, arabanızı yanlış yere park ederseniz devletin trafiği düzenlemekle görevli kurumu size para cezası yazar.. Komşunuzun veya başka birine ait bir park yerine park ederseniz başkasının hakkını ihlal etmiş olursunuz ayıptır, günahtır, kabahattir… O zaman hemen şu kural devreye girer, “size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, sen de başkasına yapma!!” Evet, tam da böyle işler kişi, kişi arasında sağlıklı toplum, bu nedenle kişileri toplumsal hayata hazırlarken bu evrensel ve toplumsal kuralı ister yazılı, ister sözlü bir şekilde toplumun fertlerine iyi aktarmalıyız… Aktaramazsak ne olur? Kişiler kendi sınırlarını bilmez başkalarının sınırlarını ihlal eder kişiler arası sağlıksız ilişkiler başlar… Buda herkesi rahatsız eder, mutsuz eder, sağlıksız kişisel ilişkilerin en belirgin özelliği mutsuzluktur, bu tür kişilerin toplumda yaygın olmasıdır.. Devlet tarafından sağlıksızlığa, mutsuzluğa nasıl neden olunur? Dersek…
Devletin sınırını, nasıl hizmet edeceğini anayasa belirler, devlet kurumlar ve bu kurumlarda çalışanlardan oluşur, mesela kolluk, koruma kuvveti olan jandarma veya polisin görevi nedir? Vatandaşların güvenliğini sağlamaktır, güvenlik sorunu olanları engellemektir… Engelleyemez vatandaşın güvenliği sağlayamazsa, görevini yapmamış olur… Yada kendi devletin verdiği imkanlarla vatandaşın hak ve hukuk sınırlarını ihlal ederse yine sağlıksız bir toplumsal işleyişe neden olunur… Aynı şey yargı alanında da geçerlidir, yargı kurumları toplumda sınırlarını aşan kişi ve kurumları hukuk kuralarına dayanarak sınırlarında tutarak toplumsal işleyişe katkı sunmak için kurumsallaştırılmıştır… Yargı kurumları hukuk kuralları yasalarla işler, adaletle karar vermeleri beklenir, vermediğinde toplumsal sorunlara, sorunlarda çözülmezse sağlıksız bir topluma neden olur? Bu örnekleri çoğaltabiliriz, mesela…
Her toplumun bir ekonomik işleyişi vardır, bu işleyişe dayalı bir ekonomik değer üretilir, bunun içinden toplumsal hizmetler için vergi alınır… Vergi ekonomik durumu çok iyi olandan da, kötü olandan da aynı oranda alınırsa burada adaletsiz, sağlıksız bir vergilenme var demektir… Nasıl ki bir sigara içen, elektrik, telefon, doğalgaz, petrol kullanan, zenginde, asgari ücretlide, işsizde aynı vergiyi veriyorsa, burada sağlıksız bir vergi politikası uygulanıyor demektir… Bu durum gelire göre vergilendirmeyle aşılabilir, nasıl yapılacaktır uzmanlar bunun üzerinde düşünülmelidir… Geçenler de milletvekilinin biri gelire göre trafik kural ihlallerinde cezalandırma yapılası için yasa önerisi vermişti ne oldu bilmiyorum.. Ekonomik sağlıksızlık sadece vergilendirmede değil üretilen refahın paylaşımına dayalı olarak da sorunlara neden olabilir… Hatta oluyor da, ekonomik olarak en eşitsiz toplumların başında geliyoruz diyebiliriz… Dolayısıyla yoğun ekonomik adaletsizliklerin yaşandığı 5-6 ülkeden biriyiz, bu sorunda toplumsal sorunların ve sağlıksızlıkların ana nedenleri sayılabilir… Bu sağlıksızlık şöyle topluma şöyle yansır… Toplumun fertleri ben ne yaparsam yapıyım, o çok kazanacak, ben az kanacağım düşüncesine kapıldı mı, orada toplumsal dinamik, canlılık ölür… Toplumun fertleri güçlerini toplumları için kullanmamaya başlarlar.. Bana göre gelişmiş ülkelerle, gelişmemiş ülkelerin en temel ayrımı budur… Birinde kişi toplumu için gücünü kullanır, diğeri toplumsal katkısıyla aldığı arasında eşitsizlik ve orantısızlık nedeniyle toplumsal katkı sunmaz, yada zorunluluktan sunar… Ekonomik refah paylaşım sorunlarını çözmüş ülkelerin toplumsal işleyişleri daha sağlık olur… Kısacası…
Toplumsal sağlığımızın yerinde olması için, başta kültürel alan olmak üzere, çevre, doğa faktörleri hava, su, toprak temiz olmasının yanın da, siyaset, ticaret alanı olsun, ister dini yaşam alanı olsun, ister fiziki sağlık alanı olsun, ister ruhsal sağlık olsun, ister diğer sosyal alanlar olsun hepsi bir birini etkiler.. Kamusal alanlar kişisel alanı, kişisel alanlar kamusal alanı olumlu, olumsuz etkilerler, sağlıklı toplumda her alan diğerine katkı sunarak olumlu etkiler, sağlıklı olması için çalışır… Olumlu etkilemek ve sağlıklı bir toplumda sağlıklı, mutlu kişiler olarak yaşamak dileğiyle, Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 30.1.19 – vatandasfikri.com
|