ÖLÜM AHH, ÖLÜM!!!
Ölümü biliyoruz, ölenleri görüyoruz, sevdiklerimizi toprağa gömüyoruz, onları hak ettikleri gibi yaşatabildik mi, bu soru kafamızın içine sıgmıyor, sevdiğimizi kaybetmenin acının yanı sıra bize ikinci bir yük oluyor… Hele, hele günlük hayatın içinde birde sudan sebeplerle kaybettiğimizi kırmışsak, üzmüşsek kısacası mutlu etmek yerine, mutsuz etmişsek sevdiklerimizden ölüm ayrılığı daha dahada agır gelecektir… Şimdi ölümü anlamaya çalışalım mı?
Ölüm, biyolojik olarak, yaşamın sona ermesi diyebiliriz, bunun çeşitli nedenleri olabilir, kaza ile olabilir, vücut organlarının görevini yapmamasıda diyebilecegimiz durumalarla olabilir… Genellikle kalbin durması, nabız atmaması dediğimiz durum ölümün ilk belirtisidir… Beyin fonksiyonlarının ve solunumun durmasıylada kendini gösterir. Ölüm hakkında her felsefi akım, kültür ve din kendince yorum yapmıştır, bunlara kısaca bakacak olursak…
Bilimim Ölümü Açıklaması Şöyledir: Bizim yaşama temel taşımız hücrelerin ve devamında organların işlevlerini sürdüremeyecek duruma gelmesi diye acıklar, bu süreçler, yaşlanma, hastalıklar, kazalar veya dış etkenlerle oluşabilir…
Ölümle İlgili Dinler Hangi Yorumları Yapmıştır?
Hristiyanlığa göre: Ölümden sonra ruhun cennete veya cehenneme gideceğine inanılır.
İslam’a Göre: Ölüm, ahret, öbür alem hayatının başlangıcı olarak görülür, hesap verildikten sonra hak edene, iyilikleri sevapları çok olana ödül olarak cennet, veya dünyada kötülüğü, günahı fazla olana ceza olarak cehennem verişecektir…
Budiz’min Ölüm Yorumu İse Şöyledir: Reenkarnasyon (yeniden doğuş) kavramı vardır; ölüm, bir yaşam döngüsünün sonu ve başka bir döngünün başlangıcıdır.
Hinduizm: Reenkarnasyon ve karma inancı ile ölüm, ruhun bir bedenden diğerine geçişi olarak algılanır.
Felsefeciler Ölümü Nasıl Yorumlamışlar, Buna Bakarak Devam Edelim mi ?
Varoluşçuluk: Ölüm, insan yaşamının anlamını ve varoluşun doğasını sorgulayan bir konudur.
Stoacılık: Ölüm, doğal bir süreç ve yaşamın bir parçası olarak kabul edilir, korkulacak bir şey değildir.
Kültürel Açıdan Ölüme Baktığımızda Şunları Görürüz…
Farklı kültürler, ölüme farklı yaklaşırlar, ölüm törenleri, anma şekilleri ve yas tutma süreçleri çeşitlilik gösterir. Örneğin, bazı kültürlerde ölüler için festival ve kutlamalar yapılırken, diğerlerinde daha sakin ve hüzünlü anma törenleri gerçekleştirilir.
Ölüm, canların sonu olan bir gerçeğimiz olmasına rağmen, insanın hayatında karşılaştığı veya karşılaşacağı kaçınılmaz bir sonuç olmasına rağmen, bu konuda nasıl düşünecegimiz, ölümü nasıl karşılayacağımız, ölüm sonrasında neler olacak soruları tam olarak cevaplanabilmiş degildir. Bu nedenle bireysel, kültürel ve dini inançlara göre büyük ölçüde yorumlar, uygulamalar değişir… Ölüm vardır, belki yarındır, belki yarından da yakındır… Ölüme karşı tek gücümüz iyi yaşamak ve birlikte yaşadıklarımızı iyi yaşatmaktır… İyi yaşamak mutlu yaşamaktır, mutlu yaşamak ise temel ihtiyaçların karşılanmasının yanı sıra, haz lezzet, ne ile mutlu olunacaksa onunla mutlu olmak ve etmektir.. Biz mutluluk konusunda bencil davranıyor, sadece mutluluk almak istiyoruz.. Oysaki mutluluk söz konusu olunca karşılıklı kazan kazan ilkesini uyarak karşılıklı mutlu olunması ilk amaç olmalıdır… İyi yaşamak, iyi yaşatmak ise ölüm karşısında kazançtır. Kazananlardan olmak dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil – vatandasfikri.com - 31.1.2025
Bu yazının yazılmasında X yapay zekasından yardım alınmıştır
|